Aslında lise bu kadar da büyütülecek bir yer değilmiş bunu anlamıştım. En az orta öğretim kadar sıkıcıydı benim için. İlgimi çeken şeyler yoktu veya dikkatimi verebileceğim. Saçmaydı. Oldukça saçma. Kurtulmak için can atıyordum. Tenefüsler birbirini kovalıyordu adeta. En son derse girmiştik mutluydum çünkü 40 dakika sonra bu lanet yerden kurtulacaktım. 40 dakikayı hocanın anlattığı saçma şeyleri dinleyerek geçirmeyecektim tabiki de bende en iyi yaptığım şeyi yaptım. Uyudum. Zil çalmıştı herkes ayaklanmış toparlanıyordu. Bu saçma yerde daha fazla vakit kaybedemezdim. Hızlıca sınıftan çıktım ve merdivenlerden indim. Okulun kapısından çıktığımda içimi kaplayan huzur anlatılamayacak kadar güzeldi. Kalabalıktan hiç hoşlanmazdım cadde de oldukça kalabalıktı kulaklığımı taktım ve ara sokaklardan birine girdim. Tek başımaydım koca bi sokakta. Aklıma bi an o garip mükemmel ses geldi. İsmim onun ağzına çok yakışmıştı. Bir kez daha duymak için her şeyi yapabilirdim. Normalde belki ürküp korkmam gerekirdi ama korkmamıştım. Ses tonu huzur verici olan bir insandın nasıl korkabilirdim ki. Yürümeye devam ediyordum. Koca bir sokakta yalnız olup olmadığımı kontrol etmek için arkamı dönmüştüm hızla saklanan mor kazaklı birisini gördüm. Neden saklanmıştı ki? Şüphelenmeli miydim? Korkmalı mıydım? Kalbim deli gibi hızla atıyordu. Hiçbir şey görmemiş gibi yoluma devam ettim. Eve geldiğimde çantamı bi kenara fırlatıp mor kazaklı çocuğu hayal ettim. Acaba o mükemmel sesin sahibi miydi...
Kahretsin!! Uyuya kalmış olmalıydım saat 8'e geliyordu okula geç kalmıştım. Hemen okul kıyafetlerimi giyip evden çıktım koşarak okula gittim ne kadar hızlı koşsamda 20 dakika geç kalmıştım derse. Tabi bide müdürün azarlamasını da sayarsak 30 dakika geç kalmıştım. 10 dakika için derse girmek istemedim kantinde oturdum yine dalmıştım mor kazaklı çocuk aklımdan çıkmıyordu bir türlü. Tenefüs zili çalmıştı sınıfa çıktım cam kenarına oturmak artık bi alışkanlık olmuştu bende gökyüzündeki bulutları izliyordum mavinin her tonuna aşıktım en çokta gökyüzü tonuna. Zil çalmış hoca sınıfa girmişti bile. Dersler çok sıkıcı geçiyor 10 dakikadan sonra içimi bunaltıyordu. Son saate girmiştik zaman hızla geçiyordu. Son 10, son 5, son 2 vee zil çalmıştı. Belki yine görürüm diye ara sokaktan yürümeye karar vermiştim. Arkamdan bir ses "Mısra" diye bağırdı. Oydu mor kazaklı çocuktu. Görünüşü adeta nefes kesiciydi. Açık kahverengi dalgalı saçları, mavi gözleri,etkileyici bakışları gerçek olamayacak kadar güzeldi. Bu kadar nefes kesici olmasını beklemiyordum. Şaşırmıştım. Kendime gelip ciddi bir ifadeyle "Sen kimsin?" diye sordum. "Ben Bora, Bora Aydın" dedi etkileyici bir ses tonuyla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başlangıç
Teen FictionHani kaybedersin ya, hayata tutunacak bir dalın kalmaz da tüm umutlarını kaybedersin. Sonra hayatına biri girer, elinden tutup kaldırır, yanında olur. İşte o iki gencin hikayesi sayfaların arasında geziniyor. Hayatta hepimizin bir başlangıçı olmuştu...