(umay umay - sokaklar uyudu artık öpüşebiliriz)
Kayıp Fraktallerin sırrı. Eğer bir gün kendimi sahiplenirsem ortaya çıkacak evrenin gizemleri. Bu sabah hiç rüya görmedim. Eski yapım film gibi geri sayımda dönüp durdu bilincim. Kara ekran. Beynime moloz yığını gibi yağan sorular yüzünden kafamın içi de nasibini almıştı. Hep aralık unuttuğum camı kapamaya üşenip kalın yorganımın altına girdim. Tül aralık perdeden sızan keskin soğuk yüzünden uçuşuyor, tavana kadar yükselip iniyordu. Kafam üşüdüğü için camı kapattım istemeye istemeye. Fokurdayan suyu işitmemle kaynayan çayın altını kapattım. Masayı kurdum kurmasına ama iştahımın kaçması bir dakikayı aldı. Kahvaltılıkları kaldırdım ama demlediğim çayı dökmeye kıyamadım, termos bir suluğa koydum ki en azından yolda içeyim. "Geleceksen gel be artık yaz!" diye yakındım ılık havaya. Gün boyu kendime yakınacak bir şeyler aradım. Ders için akademiye geldiğimde Taehyung'la defalarca karşılaştık ama dönüp bir kez olsun benimle konuşmadı. Yanımdan sadece bir selam verip gitti, bende zaten sönmeye hazır cesaretimle öylece baktım arkasından. Benim ona gitmemi bekliyordu, biliyordum. Ahmatova'nın kilitli olan sınıfımızın kapısının yanına doğru oturan, dizlerini kendine çekerek başını dizlerine gömdüğü bedenini görmemle ona doğru ilerlemeye başladım. Birkaç benim dönemimden kişi ve çokça ikinci dönem öğrencisi bekliyordu kapının önünde, koridorda. Ahmatova'nın dibinde yere çökerek aynı onunki gibi bir pozisyon aldım. O başını gömdüğü bacaklarından çıkarıp bana dönse de ben başımı kaldırmadım.
"Jungkook?" dedi dağınık saçlarımı düzeltirken. Başını omzuma yasladı. Kollarıma daha da gömüldüm. Ben cevap vermeyince daha zorlamadı. "Aha," dedi heyecanla başını omzumdan kaldırırken. "Seninki geliyor."
Başımı kaldırdım. Bana bakmıyordu. Yoongi ve Jimin'le gülüşüyor, toplu saçlarından düşen tutamları üfleyerek gözünün önünden iteklemeye çalışıyordu. Çenemi yasladığım dizimin üzerindeki kollarımda kafamı kaydırarak gülümsedim. Bunca basit kumaşın içinde bile gözlerimde parlıyordu. Yoongi'nin ona bir şey demesiyle bakışları bana çevrildi. Gözleri gözlerime sonunda değdiğinde aynı anda duraksadık. Birkaç günün sonunda ilk düzgün bakışmamızdı. Kaçamak bakışlardan, görmezden gelmelerden çok yıllar sonra bana bakıyor gibi hissetmekten alıkoyamadım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zamanın ütüsü bozulmuş yakası
Romanceyankılanan bir ağrı gibi gittiğim her yerde duyarken seni. içime taşıyorum, bulanıyor, ben seni yaşıyorum. gülüyor, chevkso. "sen aşkı yaşamıyor, ölüyorsun." diyor. ben seni bugün denize bırakıyorum. yıldızlar dökülüyor. bilmiyorsun, dünya hatırımı...