Adın ne güzel bahane ölüme yatılan gecelerde.

21 6 3
                                    


Jane, elindeki anahtarlardan kapıya uygun olanı deneme-yanılma yöntemiyle ararken Caitlyn Zoe'nin koluna girip sıkılgan şekilde konuştu.

''Jane, sence de kapı anahtarını artık ezberlemen gerekmiyor mu?''

Jane bunun üstüne anahtarlarını yukarı kaldırdı ve Caitlyn'e doğru salladı.

''Benim suçum değil. Bunların hepsi aynı.''

Zoe, omzunun üstündeki saçını geri attı ve tavsiye veriyormuş edasıyla konuştu.

''Kapı anahtarın için farklı bir anahtarlık kullanmaya ne dersin?''

Jane, tekrar denemek için anahtarlardan birini kapıya götürdüğü sırada, kapı açıldı ve içerden sarışın, uzun boylu, mavi gözlü bir erkek çıktı. Taşa dönmüş gibi hareketsiz kalan Jane, nefesini bile almıyordu.

''Selam Jane. Yine mi doğru anahtarı bulamıyorsun?''

Jane, bir adım geri gidip çocuğa geçebilmesi için yol vermişti.

''Sana da selam Luis. İyiyim, sen nasılsın?''

Zoe ve Caitlyn anlamsız bakışlarla birbirine bakmışlardı. Jane verdiği cevabın saçmalığını fark ettiğinde alt dudağını ısırıp mahçup şekilde başını kaşıdı.

''Ş-şey, kusura bakma. Hep bu diyaloğu yaptığımız için alışkanlık olmuş.''

Jane'in açıklamasının, verdiği cevaptan daha kötü olduğunu düşünen Caitlyn gülmemek için Zoe'nin koluna tırnaklarını geçirmişti. Bunun üzerine Zoe acıyla ''aaah!'' diye bağırmıştı. Jane, bunu fırsat bilip dikkati Zoe'ye çekmek amacıyla endişeli bir ifadeye bürünüp arkadaşının yanına geldi ve yüzünü avuçlarının içine aldı.

''Zoe!? İyi misin? Ambulansı aramamız gerekebilir!''

Zoe, yüzünü Jane'in ellerinden kurtardığında arkadaşının konu değiştirme çabasını bozmadı ve Luis'e döndü. 

''Hey Luis, senin evin çaprazda kalmıyor muydu?''

Luis, Adrien'in ev arkadaşıydı. Adrien'le benzer kişilikleri olsa da ona göre daha enerjik ve espritüeldi. Kızların üçü ile de Adrien sayesinde tanışmıştı. Tanıştıkları andan itibaren Jane ona sırılsıklam aşıktı fakat fazlasıyla utangaç olduğu ve bu aşka umutsuz baktığı için hep geride duruyor, Luis konuşmadan ağzını bile açmıyordu. 

''Büyükannem Jane'in karşı komşusu. Bazen onu ziyarete geliyorum'' başını Jane'e çevirdi ve gülümsedi ''ve her seferinde Jane kapıda doğru anahtarı arıyor.'' diye tamamladı cümlesini. Jane, kızaran yanaklarını gizlemek için başını eğdi. 
Luis ardından yüzündeki tebessüm yerine ciddi bir ifadeye koyup Zoe'ye acıyan gözlerle baktı.

''Sen nasılsın Zoe? Toparlanabildin mi?''

Caitlyn, tripli bir şekilde kollarını göğsünde birleştirdi ve bir an boş bulunup ''Hıı, toparladı toparladı. O yüzden intihar etmeye kalkıştı.'' dedi. Ardından ağzını iki eliyle kapatıp, Zoe'ye baktı.

Bakır saçlı kız donuk bakışlarıyla Caitlyn'e adeta ''aptal!'' diyordu. 

Luis, büyüyen gözlerinden dehşete düştüğünü belli etmişti. 

''Bak Zoe, emin ol Adrien seni üzm-''

Zoe, sarışın çocuğun sözünü hışımla kesti.

''Beni üzmek istemezdi değil mi Luis? Canıma kıymama sebep oldu. Gözlerim kuruyana kadar ağlamama sebep oldu. Eve kapanmama, kendimden nefret etmeme sebep oldu ama eminim ki hiç üzmek istemezdi. Bu yüzden mi...'' Titreyen sesini yutkunarak geçirmeye çalıştı ve konuşmaya devam etti. ''Bu yüzden mi nikah masasında terk etti beni?''

Caitlyn, Zoe'nin kolunu bırakıp yanında olduğunu belirtmek için sırtını sıvazladı. Jane, Luis'in hala açık tuttuğu kapıya ellerini koydu.

''Sanırım biz eve girsek iyi olacak.'' dedi.

Luis'in kötü bir niyeti olmadığını üçü de biliyordu fakat Luis yine de üzülmüştü. Adrien'in yakın dostuydu ve geçerli bir sebebi olduğunu biliyordu ne yazık ki bunu Zoe'ye veya bir başkasına söyleyemezdi. Başını eğdi ve ''özür dilerim, üzmek istemezdim.'' dedi. Ardından kapının önünden uzaklaşıp kaldırıma gitti, bir kez daha arkasına baktı. Jane ile göz göze geldiklerinde bakışlarındaki pişmanlık ve çaresizlik okunuyordu. Jane bunu fark etmişti. Başını yavaşça öne eğip her şeyin yolunda olduğuna dair bir işaret verdi. Bunun üstüne Luis ufak bir tebessüm verip evine doğru yürümeye devam etti. 

Jane koşarak merdivenleri yarılayan Caitlyn ve Zoe'ye yetişti. 

''Hey, sanki önden gitseniz eve girebileceksiniz...'' dedi.

Caitlyn, alay eder gibi konuşup önüne gelen saçıyla oynadı.
''Sevgilinle yalnız kalabilmen için önden girdik, fena mı oldu?''

Jane, dudaklarını büküp eliyle Caitlyn'in ağzını kapattı.
''Şşş, sus. Bu apartmanda herkes onu tanıyor.''

Zoe, Jane'in dairesinin kapısının önüne geldiğinde durdu ve trabzanlara yaslandı.
''Bayan Molly'den başka kimsenin tanımadığına eminim.''

Jane ve Caitlyn de yanına geldiklerinde Jane kapıyı açmak için anahtarını çıkardı. Daire anahtarı diğer anahtarlardan büyük ve farklı olduğu için bu sefer kolayca bulabilmişti.
''Luis çok yakışıklı, karizmatik, tatlı, şirin, güneş gibi parlayan saç tellerine sahip, deniz gözl-'' sözünü bitiremeden derin bir iç çeken Jane, Zoe ve Caitlyn'i güldürmüştü. Kahkaha sesleriyle hayallerinden sıyrılıp gerçeğe dönünce sözünü tamamladı. ''Bu sebeple onu herkes tanır.''

Zoe, Jane'in başını okşayıp oturma odasına girdi ve kenarda masanın üstünde duran kafese yaklaştı. ''Coco! Çok sevimlisin. Sen hayatımda gördüğüm kalp kırmayan tek erkeksin.''

Coco, bir süre Zoe'nin yüzüne baktı ve birkaç kez cikcikledikten sonra ''Luis, Luis'' dedi. Zoe, aldığı cevapla kahkaha atarken Caitlyn erkek arkadaşını aramak için telefonuna sarılmıştı.

''Hayatım, birkaç günlüğüne Jane'de kalacağım.''

Jane, Caitlyn'in telefonuna kafasını uzatıp ''enişte bey sen de gelsene! Yoksa bu kızı zor görürsün.'' diyince Caitlyn telefonunu diğer kulağına aldı.

''Gerçekten Caitlyn.... İstersen Alex de burada kalabilir.''

Caitlyn cevap vermeden telefondan gelen ''EVET EVET EVET!'' çığlıkları odayı doldurmuştu. Zoe, Coco'nun yanından uzaklaşıp Caitlyn'in diğer tarafına geçti ve telefona bağırdı.

''Bağırmayı kes! Caitlyn sana evlilik teklifi etmedi sersem. Sadece gelip burada kalacaksın ve biz de senin Caitlyn'e uygun olup olmadığına bakacağız.'' Cümlesinin sonlarına doğru Jane'e şeytani bir bakış atmıştı. Jane de sinsi bir gülüş attıktan sonra ikisini izlemekte olan Caitlyn de gülümsedi. Cilveli bir ses tonu takınıp dudaklarını biraz öne çıkararak konuşmaya başladı.
''Hayatım, gelirken 4 waffle yaptırır mısın?''

Alex, kız arkadaşının isteğini kabul edince Caitlyn ona bir öpücük gönderdi ve telefonu kapattı. Ardından Zoe ve Jane' döndü.

''Alex'in bana uygun olup olmadığını 1 buçuk senedir anlayamadınız mı?'' diye sordu.

Zoe, koltuğa otururken konuştu.

''Tabii ki anladık. Siz karpuz ve peynir gibi yakışıyorsunuz.''

Jane söze atladı.

''Sucuk ve yumurta gibi lezzetlisiniz!''

Zoe, sözüne devam etti.

''Güzel vücut ve bikini gibi, birlikte harika görünüyorsunuz.''

Jane tekrar söze girdi.

''Bazen, gök gürültüsü ve şimşek gibi korkunç oluyosunuz.''

Zoe kaşlarını hafif çatıp Jane'e döndü.

''Ama süt ve kurabiye gibi de tatlılar.''

''Ondan şüphem yok.'' Jane, bakışlarını Zoe'den çekip Caitlyn'e çevirdi. ''Ama biz enişte beyin yemek yapışına ve kahvesine falan bakacağız.''

Caitlyn, acıyan bakışlarla etrafa bakındı. ''Uh, erkek arkadaşımı hizmetçi olarak çağırdığımızı yeni öğreniyorum..''

O sırada Jane'in telefonunda kurmuş olduğu alarm çalmaya başladı. Hızlıca alarmını kapatıp balkona koşan genç kız esniyormuş gibi yaptı. Zoe ve Caitlyn de arkasından çıkıp ne olduğunu soracaklarken yoldan Luis'in geçtiğini gördüler. Zoe başını olumsuzca sallayıp gülümseyerek Caitlyn'e baktı. O da oldukça şaşkın görünüyordu. Luis başını yukarı kaldırıp kızlara el sallarken yanında bir motor durdu. Caitlyn ''ALEX!'' diye bağırınca Luis de motordan inip kaskını çıkaran adama baktı ve gülümsedi. Luis ve Alex tokalaşıp muhabbet etmeye başlayınca Jane elini çenesine koyup dirseğini balkonun mermerine dayayıp, hayran hayran Luis'i izlemeye koyuldu. 

''Hep bu saatte spora gitmek için buradan geçiyor. Ne kadar da dakik değil mi? O harika biri.''

Jane'in sözlerine karşılık Zoe hafifçe eğildi ve ses tonunu düşürerek konuştu.

''Neden onunla konuşmuyorsun Jane?''

Jane, heyecanlanmıştı. 

''B-Ben, ne konuşacağım?''

''Ondan hoşlandığını söyle mesela?'' dedi Caitlyn.

Jane korkuyla Caitlyn'in ağzını eliyle kapattı.

''Sus, duyacak!'' dedi. Fakat bunu fark etmeden yüksek sesli söylemişti. 

''Kim, neyi duyacak Jane?'' dedi Alex.

Jane, dudaklarını bastırıp aşağı baktığında Luis'in de Alex'le beraber kendine baktığını gördü.

''Şey... Zoe!'' dedi. Parmağıyla Zoe'yi işaret ederek.

''Ben mi?'' diye mırıldandı Zoe.

Jane anlamamış bakışlarla kendini izlemeye devam eden Luis ve Alex'e baktı ve heyecanla konuştu.

''Biz Zoe mutlu olsun diye ona parti düzenleyecektik ama Caitlyn çağırdığımız kalabalığın gelemeyeceğini ve bu yüzden partiyi iptal etmemiz gerektiğini söyledi. Ben de onu susturdum.''

Söylediği yalana kendisi bile inanmamıştı fakat Alex ve Luis buna inanmış gibiydi.

''Üzülme minik kurabiyem! Ben o parti için birilerini bulurum!'' dedi Alex.

''Ben de gelebilirim! Tabii... çağırırsanız.'' dedi Luis.

Jane heyecanla bağırdı.

''GEL LUIS.'' diye bağırdı Jane. Ardından mırıldanırcasına sözlerine devam etti. ''Gel ve bir daha hiç gitme olmaz mı?'' 

Son cümlesini sadece Caitlyn ve Zoe duymuştu. Luis duymamıştı. Zaten Luis Jane'i hiçbir zaman duymamıştı ki. Ya da sadece öyle görünüyordu çünkü bazen o kadar güzel gülüyordu ki güneşten bir parçayı koparıp Jane'e sunuyormuş gibi oluyordu. Öyle özel, öyle yakıcı.


''Spordan sonra eve geçeceğim ve hazırlanıp akşam sende olacağım Jane!'' dedi Luis ve Alex ile vedalaşıp yoluna devam etti.

Jane yine tüm hayranlığıyla ''Sen zaten hep bendesin Luis...'' dedi. Zoe, Jane'e arkadan sarılıp gülümsedi.

''En azından yanlışlıkla da olsa onu evine davet ettin. Bu parti olayı fena olmadı sanki, ha?'' dedi.

Caitlyn arkasındaki balkon duvarına yaslandı.

''Fena olmadı, berbat oldu! Hiçbir hazırlığımız yok Zoe. Yemek, içecek, tatlı, çerez... Şuan ev partisi için elimizde olan tek şey ev!''

Zoe, alt dudağını ısırdı ve biraz düşündü.
''Tamam, manikürlü eller cebe kızlar. Bakalım kaç paramız var.''

Jane, cebinden Luis'in vesikalık fotoğrafını, bir simli kalem ve alınacakların yazılı olduğu bir not çıkardı.
Caitlyn, ceketinin cebinden birkaç tel toka, bir kulaklık ve 50 dolar çıkardı.

İkisi Zoe'ye döndüklerinde Zoe omzunu silkti.

''Hey, hastaneden geliyorum. İntihar ederken yanıma para alacağımı düşünmediniz değil mi?''

Jane, Zoe'yi baştan aşağı süzdü.

''Ama süslenmeyi ihmal etmemişsin.'' dedi.

''Senden anca Victoria Secret meleği olurmuş zaten...'' dedi Caitlyn kıkırdarken.

Zoe de buna güldü fakat ardından hemen ciddileşti.

''Tamam... Akşam için hazırlanmalıyız. Elimizdeki tek nakit para 50 dolar olduğu için kartlarımızı kullanacağız. Bu bir yandan iyi çünkü market için zaman kaybetmeyeceğiz.''

Jane ve Caitlyn de onay verince içeri girdiler. Zil sesini duyan Caitlyn heyecanla ''SEVGİLİM GELDİ!'' diyerek kapıya koştu.

''Neden heyecanlanıyor ki? Zaten sürekli sevgilisini görüyor. Asla bu kadar aptal bir aşık olmayacağım.'' dedi Jane. Ardından telefonuna gelen mesajı okudu.

Gönderen: Luis

Mesaj: Selam Jane. Spor hocamın önemli bir işi çıktığını öğrendim. Erkenden gelip size yardım etmeyi çok isterim. Ne dersin?

Mesaja ''OLUR!'' diye cevap verdikten sonra telefonu yavaşça masaya koydu ve çığlık atarak Zoe'ye sarıldı.

''ERKEN GELİYOR. BİZE YARDIM EDECEK. LUIS BANA YARDIM ETMEYE GELECEK. BENİ DÜŞÜNMÜŞ, AH ÇOK ŞİRİN!''

Zoe, Jane'in ellerinden kendini kurtarıp şaşkın şaşkın baksa da aşkın yarattığı bu heyecanı kendisi de çok iyi bildiği için sessiz kalıp gülümsemeyi seçti.



-----------




𝑆𝑎𝑑𝑙𝑦 𝐹𝑎𝑙𝑙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin