Ant Clemons & Justin Timberlake/ Better Days
⭐⭐⭐
Unutmak diye bir şey yoktur. Yüklediğin anlamları kaldırmak vardır.
Anonim
(Söyleyen biri varsa da bulamadım, bilen varsa yazabilir.)İnsan bir saniyeliğine bile geçmişe gitse neleri değiştirmezdi ki hayatında? Hele bir de birkaç saat önceye gidebilse... Sekiz yıl öncesine dönebilse...
Kendisine yöneltilen soru yersizdi belki ama bunun için, bardan getirdiği bir adamı suçlayacak değildi. Zoruna giden tek şey; aynı mekândan, kendi rızalarıyla, seks için ayrılan iki yetişkinden her nedense fahişelik rütbesinin kadının omzuna takılmasıydı. Yataktan iç çamaşırlarıyla hızla çıkarak üstüne sabahlağını geçirdi ve elektirikli sobayı açtı. İçi üşüyordu ama belki teninin ısısı artarsa kalbinin buzlarını kırmayı deneyebilirdi.
Kutay ise ağladı ağlayacak gibi duran Hasret'i izlerken kendi soru görünümlü merakına bir cevap bulamadı. Ama yanlış bir soru olduğu aşikardı.
"Hasret ben seni kırdıysam özür dilerim. Yaşadığın evin halini görünce... dedim belki ihtiyacın... Siktir. Batırdım, değil mi?"
Hem de nasıl? Şimdiye dek baştan sona yalnız senden zevk almıştım diyememek... Yalan söyleyecekti. Buna mecburdu. Bu gece ilk kez gördüğü bir adama, sırf ona fahişe yakıştırması yaptı diye alınacak kadar keçileri kaçırmamıştı. Tamam aptallığına doymayarak geçirdiği son üç ay, duygusal ve psikolojik analizi yapıldığında iyi bir referans değildi. Hatta içten içe alınmıştı da ama içinin ederini dışından görmeyene, hele ki doğru kişi olmayan birine bunu açık edecek değildi.
"Hayır, sorun değil. Aslında sorman hoşuma gitti."
Herhangi bir yanlış anlamaya yol açmamak için kısa bir duraksamanın ardından devam etti.
"Bakma öyle, cidden. Hani biriyle mesajlaşırsın ama duygu yoktur ya kelimelerde. İyi niyetle dediğin bir şey bile ters tepebilir çünkü onu yazanın yüzü hangi şekli alır göremezsin. Lafın kısası, yüzünü, mimiklerini gördüğüm için mahcubiyetini hissettim. Para bırakmana gerek yok."
"Tekrar görüşür müyüz peki?"
Asla, ama bunu bilmene gerek yok demeyecekti genç adamın yüzüne yüzüne.
"Çalıştığım yeri biliyorsun."
"Öyle değil. Yine yanında uyanır mıyım?"
"Birbirimizi yine istersek neden olmasın."
İçinden bir kez daha asla delikanlı diyerek uğurladı onu. Sabahlığıyla evin kapısında dikilirken Kutay koşar adım ondan kaçıyordu sanki. Belki yetişeceği bir yer vardı, belki o da kendisi gibi nezaketen ilgi göstermişti. Sebep her ne olursa olsun, artık biraz durulma kararı almasına yetmişti. Bugün iki farklı randevusu vardı. Aldığı durulma kararını kutlamak için güzel bir kahvaltı yapmaya karar verdi. Çayın demlenmesini beklerken de duşa girdi.
Kutay koşarak çıktığı bina üzerine yıkılacakmış gibi oradan uzaklaşıyordu. Ceketinin cebinde titreyen telefonun kimden geldiğini tahmin ettiğinden kapanmadan açmak istiyordu. Son çağrıda soluk soluğa açtı.
"Alo!"
"Beni ektiğini düşünmeye başlamıştım. Niye bu kadar geç açtın?"
"Merhaba Hasan Bey, evden şimdi çıktım. Yanınıza geldiğimde..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Tanıyorum
General FictionKelebek etkisinin hiç acımadan değiştirdiği hayatlar... Pis bir barın yollarını kesiştirdiği, bambaşka huyda, kafada, eğitimde iki insan... ...ve tabii insanın açıklama getiremediğine en güzel cevabı kaderin verdiği duygular...