Annemleri arayanın Doğukan olduğunu öğrendiğimden beri iyi değilim. Yani nasıl olur da yanıma geldiğinde onu tanımam. Neyse ne. Ona teşekkür etmem lazım sanırım. Öğle arasına girdiğimizde Doğukan ve arkadaşları sınıftan hemen çıktılar. Arkasından koştum ama çoktan gitmişlerdi. Ben de kızların sınıftan çıkmasını beklemeden bahçeye doğru yürümeye başladım.Onu bulmalıydım.
Bahçeye çıktığımda etrafta göz gezdirirken onu gördüm. Bir bankta arkadaşlarıyla oturmuş sohbet ediyorlardı. Hemen o tarafa yöneldim. Yanına vardığımda
"Doğukan seninle biraz konuşabilir miyiz?" dedim biraz çekinerek. Önce bi yüzüme baktı, sonra baştan aşağı beni süzdü. Gerizekalı züppe.
"Konuşalım" dedi ama hala oturduğu yerden kalkmamıştı. Aptal aptal sırıtıyordu bir de. "Seninle konuşacağım arkadaşlarınla değil" deyip sert bir bakış fırlattım. Salak arkadaşları hemen ooo falan demeye başladılar. Doğukan bi el hareketiyle hepsini susturdu ve ayağa kalkıp kolumdan tuttu. Arka bahçeye doğru giderken kolunu kolumdan çekmeye çalıştım ama nafile.
Arka bahçeye gelince kolumu sertçe bıraktı. Sırıtarak "Konuşalım bakalım" dedi.
Ağzımdan " Partide bayılınca annemleri sen aramışsın doğru mu?" cümlesi çıkınca kendime lanetler yağdırdım. Onun ise sırıtışı gittikçe yüzüne yayılmıştı. "Evet ne olmuş yani?" deyince ben de " Teşekkür etmek istedim." deyiverdim. "Ne yani kuru bi teşekkür için mi buraya geldim ben" dedi. Ağzım şaşkınlıktan ayrılacaktı ama zor tuttum. "Ne bekliyordun ki" dedim hala devam eden şaşkınlığımla. Ben öyle deyince yüzünü buruşturup "Şimdilik bir şey beklemiyorum zaten" deyip çekti gitti. Şoktaydım. O da ne demekti şimdi? Bu çocuk ne sanıyordu kendini böyle?
O konuşmanın şokundan hala çıkamamıştım. Şimdi bir de tarih dersini çekmek zorundaydım. Son derse tarih mi konulurmuş diyip çantamdan kitabımı çıkartırken hoca da sınıfa giriyordu.
"Derse girmek istemeyenler varsa çıkabilirler. Girmeniz için boğazınıza silah dayamıyoruz." deyince çok kötü oldum. Nerden duydu bu kadın beni ya. Moruk falan ama kulaklar çok iyi maşallah. Sesimi çıkarmayıp sırama yapıştım. Ders boyunca uyumuşum. Zilin çalmasına son 2 dakika kala Yaman uyandırdı gülerek. Ben de güldüm.
O sırada Doğukan'ın bizim olduğumuz tarafa baktığını gördüm ama yine kafasını çevirdi. Ben de huysuz deyip kafamı çevirdim. Zaten zil de çalmıştı. Bizimkilerle birlikte sınıftan çıktık.
Eve doğru yürümeye başladık bizim tayfayla. Her zaman bir yere kadar beraber yürüyorduk. Sonra herkes kendi yoluna gidiyordu. Onlardan ayrılınca hemen kulaklıklarımı taktım. Yürümeye devam ettim.
Yürürken kafamda bir sürü soru işaretleri vardı. Kardeşimi kaybettikten sonra İstanbul'a gelmemiz, yeni bi okula başlamam, yeni arkadaşlar , yeni öğretmenler birden alt üst olan hayatım... Gözlerime gelen yaşları geri gönderdim.
Eve geldiğimi farkettim. Annem kapıyı açtı. Odama çıktım üstümü değiştirdim. Yemek için mutfağa gittim. Annem döktürmüş yine. Yemeğimi yiyip odama ödevlerimi yapmak için gittim.
Çok ödev vardı. Bu ara dersleri çok boşladım. Haftasonu ders çalışmam gerekiyor. Ödevlerle boğuşurken aklıma Doğukan geldi. Niye aklıma geliyor ki? Allah Allah! Hemen kovuyorum onu. Hayır kovamıyorum. Niye aklıma geliyor ki? Gelmesin. Niye yanıma geldi ki niye annemi aradı başka insan mı yoktu ? Neyse ödev yaptığım da yok.
Annemlerin yanına gittim. Biraz televizyon izledim. Gözlerim kapanmaya başladı. Annemlere iyi geceler deyip odama doğru yol aldım.
Pijamalarımı giyip yatağıma girdim. Gene aklımda Masal'la uykuya daldım.
Alarmın itici sesiyle uyandım. Annemin zoruyla biraz bişeyler yiyip evden çıktım. Yolda Sıla'yla karşılaştım. Onunla evlerimiz yakındı. Sohbet ede ede okula gittik. Sınıfa girdik. Doğukan'la yine göz göze geldim. Ne bakıyo bu ucube bana ya? Ders başlayınca dersi dinlemeye karar verdim. Yakında yazılılar başlayacak. Kötü notlar almak istemiyorum. Ders edebiyattı hocanın okuduğu metinler uykumu getirsede dinlemeye çalıştım. Zil çalınca bizimkilerle kantine indik.
Sonunda kantin kuyruğundan sıyrılıp tostumu alıp Sılaların yanına gittim. Tostumu yerken göz ucuyla Doğukan'a baktım. Göz göze geldik, bana bakıyordu! Of yeter artık ne istiyor bu çocuk benden gözleri sürekli üstümde. Aceleyle tostumu bitirip sınıfa çıktım ve dersin başlamasını bekledim.
Çıkışta bizim tayfa hep beraber Senalara gidicektik. Bu yüzden kapıda hep beraber buluşup Senalara yürüdük. Yolda Yaman, Emir ve Berk'in şakalaşmalarına hep beraber güldük. Senalara vardık ve çok yorulduğumuzdan hepimiz kendimizi koltuklara attık. Tabiki Berk hariç, çok enerjik olduğundan yine yorulmamıştı. Ayağa kalkıp bizi hareketlendirmeye çalıştı. Bizde biraz dinlendikten sonra kalktık ve mutfağa yöneldik meyve suyu doldurup, tabaklara kekleri koyduktan sonra içeriye döndük. Hepsi eski günlerini konuşmaya başladılar, tabi ben aralarına yeni katıldığım için bu konu beni biraz sıktı ama belli etmedim. Berk çok enerjik bi çocuktu. Sanki herkesi güldürme görevi ona verilmiş. Yaptığı her şey komiğime gidiyordu. Birden dedi ki doğruluk mu cesaretlilik mi oynayalım. Ben pek sevmem ama ortama uymak için tamam dedim. Çember oluşturduk. Emir mutfaktan bir şişe getirdi. Berk şişeyi çevirdi ve Yaman'a geldi. Yaman doğruluk dedi. Berk "Şu an bizim sınıftan sevdiğin biri var mı?" Yaman "Saçmalama lan ne bizim sınıfı" falan dedi. Berk "Hadi hadi" deyince Yaman omzuna bi yumruk attı. Yaman şişeyi çevirince bu sefer bana geldi. Berk hemen atıldı. "Ben sorucam ben sorucam merak ediyorum" dedi. Onun bu haline güldüm. "Sor peki" dedim. "Kaç tane sevgilin oldu? Şu an sevgilin var mı?" Ben de "Hiç sevgilim olmadı, şu anda yok" dedim. Hepsinin ağzı açık kaldı. Emir "İllaki bi tane olmuştur yani" dedi. Ben de "Hayır olmadı dedim." Sıla, Rümeysa ve Sena'da "Gitmeyin üstüne kızın" dediler. Ben de biraz huzursuz oldum. Sonra kızlar konuyu değiştirdiler.Konu konuyu açtı, tatlı tatlı muhabbetler ettik. Böyle giderken saatin geç olduğunu fark etmemizle beraber kalktık.
Eve geldim. Kapıyı annem açtı. "Sonunda gelebildin neler yaptın bakalım." dedi. "Öyle oturduk anne." diyip odama çıktım. Hiç konuşacak halim yoktu epey uykum vardı. Üstümü değiştirdim, elimde telefon tweet okurken gözlerim kapandı.
Sabah olmuştu. Saat geçti acele bi şekilde kahvaltı bile yapamadan evden çıktım. Hemen bir otobüse atlayıp okula vardım. Tam sınıfa giriyordum ki biri beni kolumdan tutup çekti. "Doğukan!" dedim şaşkın bir şekilde. Hiç konuşmadı. "Napıyorsun sen?" diye devam ettim öfkeyle. "Seni seviyorum Derin. Çok seviyorum. Benimle çıkar mısın?" Bi an öylece kalakaldım ne yapacağımı bilemedim. Ağzımdan kelimeler hızlı bir şekilde dökülmüştü. "Ben de seni seviyorum."
Arkadaşlarr! Okuyanlara çok teşekkür ediyoruz. Ama yorumlarınız ve eleştirileriniz bizim için önemli. Lütfen okuduktan sonra yorum yapın.
-siruna-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN
RomanceBiri inatçı biri egoist.. Biri hayatta olabilecek en kötü şeyi yaşamış diğeri gününü gün ediyor.. Bakalım bu iki zıt kutup birbirini çekicek mi yoksa birbirlerine 40 yıllık düşman gibi mi davranacaklar? -siruna-