Tiyatro salonunu bir uğultu doldurmuştu. Beş dakika içinde oyun başlayacaktı. Talay, kapalı perdeyi hafifçe aralayarak koltukları inceledi. Bir sürü kişi oyunlarını izlemeye gelmişti. "Orada bir sürü kişi var." dedi perdeden elini çekip Win'e dönerek. "Zaten gerginim, iyice germe beni." dedi Win, makyajına ekle yaptırtmakta olan Bright'a bakarak. Soda'yla baş rolü paylaşmaları hâlâ canını sıkıyordu ama bugün sondu. Bu oyunu sergileyecekler ve Win bir daha o sinsinin Bright'a yaklaşmadığından emin olacaktı.
Saint, dört gün boyunca prova yapacaklarını söylemiş ve bu dört gün onları çok sıkı bir dönemden geçirmişti. Günleri böyle yorucu geçerken sonuncu gün ansızın bir kız "Madem dört gün prova yetiyor neden iki hafta boyunca çalıştık?" dedi. Kulüp başkanı gözlerinden alev saçarak bakmış sonra Gulf bir şeyler uydurmak zorunda kalmıştı. Sonunda ilk oyunlarını sahnede sergileyecekleri o gün gelmişti.
Koltuklar hilal şeklinde dizilmişti. Off ve New, üçüncü sırada, sahneyi düz görebildikleri koltukları seçmişlerdi. Tay, hastaneden taburcu olmuş olmasına rağmen oyunu izlemeye gelmemişti.
Beş dakika sonra oyun başladı. Perde iki yana açıldı ve oyunun ilk sahnesi başladı. Önce Talay'ı yani Kral Uther'ı gördüler. Kral hastaydı ve ölmek üzereydi. Onun son anlarını görmekteydi izleyici.
Bir haberci halkın arasına girdi ve yüksek sesle kralları Uther Pendragon'ın öldüğünü söyledi.
Oyun başladıktan birkaç dakika sonra Tay, içeri girdi. Geldiğini sadece Off biliyordu çünkü ona mesaj atmıştı.
Merlin sahneye Arthur'la yani Bright'la beraber çıktı. Onun tahtın varisi olduğunu söyledi. Kimse inanmadı ama Merlin onlara kanıtlayacaktı. Peşinde halk ve soylularla ormana gittiler. Taşa saplı bir kılıç orada duruyordu ve sadece kralın soyundan gelen biri bu kılıcı yani Excalibur'u oradan söküp alabilirdi. Arthur, kılıcı çekti ve tahta geçti. Tacını taktı ve ilk olarak Morgause ile evlendi. Evlendiği kişi kendi öz kardeşiydi. Bu kabul edilemezdi.
Büyücü tekrardan sahneye girdi. Bu evliliğin lanetli olduğunu, bu birleşmeden doğacak çocuğun Arthur'a kendi elleriyle sonunu getireceğini açıkladı. Kral, karısını boşadı. Sonra ise Gwen'le düğünleri başladı.
Win, sahne arkasında belinde asılı olan oyuncuk kılıcın kabzasını sıkı sıkı kavrayarak Soda'yla kılıç düellosuna girdiğini ve onu alt ettiğini hayal etti bu sahne boyunca. Çok rahatlatıcı olmuştu sanki iç huzura ermiş gibiydi.
Yuvarlak Masa Şövalyelerine geldi sıra. Lancelot yani Win sahneye çıktığında New, Off'un tezahürat yapıp alkışlamasına engel oldu ve bunu ikinci kez yapıyordu. Aynı şeyi Talay için de yapmaya çalışmıştı. Çevrelerindeki izleyiciler rahatsız olunca özür dilemek zorunda kaldı. Tay, eski sevgilisini izlerken sırıtmıştı. Her zamanki gibi ortamda kontrol sağlıyordu.
Şimdi sıra Lancelot ve Gwen'in gizli aşkına gelmişti. Win kusacağını hissediyordu ama ilk kez Soda'ya bu sözleri söylemiyordu sonuçta. Her seferinde kendine Saint'in sözlerini hatırlatıyor, bunun bir oyun olduğunu kendisinin rol yaptığını söyleyerek sözleri ağzından dışarı salıyordu. Gwen'in ellerini tutarken ve dudağına götürürken en güçlü temizlik malzemesi nedir diye düşünmekten alıkoyamadı kendini. Kıskançlığının bu kadar fazla olduğunu yeni fark etmişti.
Arthur, onların ihanetini keşfetti. Bright öyle iyi rol yapıyordu ki Win gerçekten onu aldattığını sanıp senaryo dışına çıkarak açıklama yapmak üzereydi. Lancelot ve Arthur arasında bir kılıç dövüşü oldu. Arthur kazanmış olmasına rağmen Lancelot pes etmedi ve aynı akşam Gwen'i kaçırdı. Bu kaçırma girişiminde birçok kişi öldü ve bunların arasında Sir Gawain'in kardeşleri de bulunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Le Fantôme de l'Opéra (BrightWin)
Fanfiction"Aşk yüzünden... Aşk yüzünden ölüyorum. Öylesine sevmiştim ki onu! Hâlâ da seviyorum ve ona olan aşkım yüzünden ölüyorum. Sana... Sana söylüyorum! Bir bilseydin ne kadar güzel olduğunu... onu öpmeme izin verdiğinde... hayattayken... Bu ilkti, ilkti...