Scene 22

368 39 10
                                    

Yağmurlu gökyüzünde karanlığı bir yıldırım yararak şehrin sokaklarını aydınlattı. "Bu gece çok şiddetli yağıyor." dedi Gulf, Saint'in önündeki sehpaya bir kupada kahve koyarak. "İstersen geceyi burada geçirebilirsin. Kanepe açılabiliyor."

"Sevinirim." dedi gülümseyerek. "Mew'le planlarınız varsa kulaklığımı takarım." Gulf arkadaşının oturduğu koltuğa çapraz koyulmuş kanepeye otururken hafifçe kıkırdadı. "Sen buradayken yapmak çok utanç verici olurdu." dedi. Saint, kahvesine uzanıp kupanın kulpundan kavradı. Kupayı dudaklarına götürüp kahveyi yudumlarken düşündüğü şey son dört yıldır yakın olduğu bu çocukla şu anda arasındaki bağın ne kadar sarsılmış olduğuydu. İkisi de bir şeylerin değişmiş olduğunun farkındaydı ama hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya çalışıyorlar, başarısız oluyorlardı. "Yazmayı bitirdin mi?" diye sordu Saint. 

"Ah, evet." dedi Gulf. "Bir haftadır uğraşıyorum, bir saniye," dedi ve arkasını dönerek "MEW! MASANIN ÜSTÜNDE SENARYO VAR GETİRİR MİSİN?" diye seslendi. Mew cevap vermedi, odadan sandalyenin geriye kaykıldığı ve onu takip eden ayak seslerinin ritmi duyuldu. Salona girdiğinde "Kahve var mı?" diye sordu. "Sana yaparım, sen çalışmanı bölme." dedi Gulf onun elinden senaryoyu alarak. Mew, eğilip sevgilisinin saçını öptü sonra da Saint'e gülümseyerek "Üzgünüm, yarın sunumum olduğu için sizle oturamıyorum." dedi. Saint sorun olmadığına dair kafasını iki yana salladı. Bir şeyler gerçekten değişmişti. Eskiden bu evin bir parçası gibi karşılanırken şu an sadece basit bir misafir olarak muamele görüyordu. Gulf ona senaryoyu uzatırken "Ben Mew'e kahve  yapayım." diye ayaklandı. 

Mutfak ve salon birbiriyle birleşikti. Gulf, tezgaha bir kupa çıkardı. Yağmur damlaları camı döverken "Onu hiç görmeye gittin mi?" dedi Gulf. Arkadaşının kimden bahsettiğini biliyordu. "Hayır, gitmedim." dedi Saint.

"Neden? Birçok şansın vardı, sürekli hayran buluşmaları oluyor."

"Korktum." dedi Saint, gözlerini senaryonun kapağından ayırmıyordu. Başlığı Kalbimdeki Hayalet'ti. "İsmi çok güzel." dedi Saint.

"Operadaki Hayalet'ten esinlendim." dedi Gulf gülümseyerek. "Sende bizim tiyatromuzun hayaletisin." Pıt, pıt, pıt. İçeride Mew'in bilgisayar faresine tıklama sesleri geliyordu. Kahve makinesinin düğmesi ansızın atarak kahvenin olduğunu bildirdi. Gulf bardağa kahve doldurdu.

"Onu görmeye gittiğim zaman ben onun için yüzünü bile hatırlamayacağı bir hayrandan daha fazlası olmayacaktım." dedi Saint. "Bin yıldır onun aşkı içimde sönmeyen bir yangın ve o beni hatırlamıyor bile. Her şeye dayanabilirim," gözünün yaşı Kalbimdeki Hayalet'in plastik kapağına damladı. "Ama buna asla dayanamazdım. Bana hiçbir anlam ifade etmeyen gözlerle bakmas-" Gulf bir anda ona sarıldı. Arkadaşının ne zaman oraya gelmiş olduğunu bile anlamamıştı. Sadece karşılık vererek kendini onun kollarına bıraktı. Teselli bulacağı kollara sahip olmak bin sene sonra bile güzel hissettiriyordu.

***

Win düşünceli gözlerle televizyona bakarken ağzına bir çerez attı. Talay'ın yurt odasında onunla beraber film izliyordu fakat o odaklanamıyordu. Aklından türlü türlü düşünceler geçiyordu.

"Sence," dedi filmin ortasında. Yere çökmüş Talay ona döndü. "Sen yaşlanmıyorken sevdiğin insanların teker teker ölmesini izlemek nasıl hissettiriyordur?"

"Acı vericidir." dedi Talay düşünmeden. "Hâlâ P'Saint hakkında mı düşünüyorsun?"

"Düşünmeden edemiyorum Talay, ben-"

"Sadece kendini rahatlatmak için bahaneler arayıp duruyorsun." Talay ağzına bir çerez atarak filmi durdurdu. Koltuğa çıkıp Win'in yanına oturdu ve "Win," dedi. "Bir insanı öldürmek ya da buna yardımcı olmak... Her gün bunun şakalarını insanlar birbirlerine üstüne düşünmeden yapıyorlar ama birinin canını almak, bu, bilmiyorum affedilemez." Talay bir iç çekti. "Ama gerçekten öyle mi? Bunun üstüne ben de düşünüp durdum. Eğer öldürme sebebin acıya son vermekse, yaptığın şey affedilebilir, değil mi? Bir düşün Win. Savaşta olduğumuzu düşün. Silahlar ateşleniyor, uçaklar uçuyor, tanklar ve bombalar patlıyor. Ben çok ağır bir yara alıyorum ama ölmüyorum. Fakat çok acı içindeyim. Yaşama tutunsam bile hayatım boyunca o acıyı hissedeceğim, bir daha düzgün hayatım olmayacak. Beni öldürmeni istediğimde bunu reddedebilirsin mi?"

Le Fantôme de l'Opéra (BrightWin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin