seven | kneel

1.3K 113 234
                                    

bölüm şarkımız: fousheé - deep end

GENÇLERRRRRRR TAKIN KANATLARI

~

"Neredesin?"

Gözlerimi boş tavanda gezdirirken dudağımı ısırdım. "Manhattan'a döneceğimi söylemiştim."

Lenoré beni aramazdı. Kimseyi aramazdı. Çok kötü bir şey olmuş olmalıydı.

Belki de Karanlıklar Lordu ile sonunda görüşmeyi başarabilmişti. Umuyordum ki ruhunu satmayı kabul ettiği kişi Reneé Johnson olurdu.

"Seni Pederin evinden çıkarken gördüm."

Yüzümü ekşitip sessizce bir siktir fısıldadım. "Evdekilere söyledin mi?"

"Hayır?" Sesi kırgın geliyordu. "Neden bana anlatmadın?"

Uzandığım yerde doğrulup başımın iki yanından asice dalgalanan saçlarımı omzumun üzerinde topladım. "Bu saçmalıkları düşünmemen için. Üstelik yalan da değildi... birkaç gün içinde Manhattan'a geçeceğim. Biraz paraya ihtiyacım var."

"Pederi soymayacaksın, değil mi?" diye seslendi şaşkınca.

Hislerini sesine çoğu zaman yansıtmazdı. Yüzümdeki gülümsemeyle bu anlarının tadını doyasıya çıkarıyordum. "Bugün kendim için bir kredi kartı çıkarttım."

"Diğer ikisinin borçlarını kapattın herhalde."

Gözlerimi devirerek ayağa kalktım. "Bir şey mi söyleyeceksin?"

"Poppins döndü."

Gözlerimi kocaman açtım. Etrafa hızlı bir bakış attım, ama Poppins hiçbir yerde görünmüyordu. "Siktir." diye tısladım endişeyle. "Gördüler mi?"

"Evde değiller. Neredesin? Oraya getiriyorum."

Telaşla dudaklarımı yalayıp elimi alnıma yasladım. "Evdeyim. P-Pederin evinde yani."

"Geliyoruz."

Daha fazla konuşmadan arama sonlanınca telefonu arkamdaki koltuğa fırlattım. Gözüme mutfağa dolan duman çarpınca gerginlikle yüzümü ekşittim. "Hayır ya. Hayır ya." Koşturarak mutfağa geçerken arkamdan bir ses çıkarak ödümü kopardı.

Olduğum yerde durup etrafa bakındım.

Sessizlik.

"Tamam." Elimi havaya kaldırarak gözlerimi yavaşça salonda dolaştırmaya başladım. "Küfür yok. Sadece makarnama bakacağım. Anlaştık mı?"

Sessizlik.

Garip bir hisle kaşlarımı çatarak arkama döndüm. Tencerenin kapağını açtığımda yüzüme daha fazla buhar fışkırdı. Başımı yana çevirip elimle sıcak buharı dağıttıktan sonra dibi tutmuş makarnaya surat astım.

Makarna ya. Makarna. Bunu da yapabiliyor olmalıydım.

Ocağın altını kapatıp bir kaşık alarak makarnaları karıştırdım. Yarısı yanmıştı.

Sağlam olanları büyük bir kâseye alıp elimde kalan tencere ve dibine yapışmış makarnalara tiksintiyle baktım.

Ufak adımlarla dış kapıya ilerleyip kapıyı sessizce açtım. Etrafa şöyle bir baktıktan sonra evin arka tarafına ilerledim. Sağında da solunda da evler uzanıyordu. Bir sağa, bir de sola baktıktan sonra tencereyi tüm gücümle sola fırlattım ve koşturarak eve girdim.

epiphanyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin