nine | unleash

1.4K 111 243
                                    

uyarı: on sekiz yaşından küçükseniz veya sadece müstehcen sahnelerden rahatsız oluyorsanız lütfen sessizce uzaklaşın.

bölüm şarkısı: oscar and the wolf - undress

~

Zaman daralıyordu.

Elimdeki bombanın pimini Zayn ile birlikte çekmemizin üstünden iki gün geçmişti. Hâlâ ne zaman Manhattan'a döneceğim belirsizdi. Beni kucağına aldığı ve neredeyse sevişeceğimiz andan beri yine aramızda tehlikeli bir sessizlik kol geziyordu.

Fakat biliyordum ki bu bir başka bombaydı. Ve Zayn yine ansızın kendini beni öpmek isterken bulacak, o bombayı yeniden patlatacaktı.

Bunu elbette istiyordum. Kendimi patlamaya hazırlamıştım. O sikik bileti iptal etmemin sebebi buydu.

Birlikte akşam yemeği yerken, Poppins ile oynarken, kitap okurken veya kilisede yaptıkları hakkında konuşurken aramızda oluşan çekimi görmezden gelemiyordum.

Kendimi tekrar omuzlarına dokunurken bulacağımdan o kadar korkuyordum ki... Ya da bir anda dudaklarına atılma ihtimalim ödümü koparıyordu.

Beni bir pişmanlık olarak hatırlamasından ölesiye korkuyordum.

Tanışalı aylar oluyordu ve ona karşı hislerim bu süreç içerisinde çok kez değişime uğramıştı. Değişmeyen tek şey üzerine zıplama isteğimdi. Ama bunun tek taraflı bir istek olmadığını artık biliyor olmak, daha yoğun duygulara boğulmama neden oluyordu.

Kibarlığı, zarafeti ve anlayışlılığı; güzelliğine ağır basmaya başlamıştı.

Onu unutamayacağımı biliyordum. Sikeyim, ondan çoktan hoşlanmaya başlamıştım ve sonsuza dek burada onunla kalmayı bile düşünebilirdim.

Okuduğum kitaptaki bilmediğim kelimeyi ona sorduğumda bunu bana bıkmadan usanmadan örneklerle açıklamasını her gün duymak isteyebilirdim.

Ya da yemek yaparken yanında olmama kızmamasını, aksine bana yemeklerin püf noktalarını söylemesini isteyebilirdim.

Bunlarla sınırlı da değildi. Bunları onun da istemesini istiyordum. Fazla mı bencil davranıyordum?

Akşam 7.

Bugün Pazar olduğu için yarım saate dönmüş olurdu. O gelene dek Poppins ile biz de akşam yemeğini hazırlamaya karar vermiştik.

Evinin arka tarafında küçük bir tahta masa ve bir sandalye görmek aklıma harika bir fikir getirmişti. Temiz bir örtü, bir de içeriden getirdiğim sandalyeyle burada yiyerek değişikliğe gidebilirdik.

Hoşuna gideceğini umuyordum.

Geçen gün kiliseden aldığım mumlardan ikisini yakarak masaya yerleştirdiğimde her şey hazırdı. Ellerimi birbirine bastırarak dudaklarımdaki tebessümle ortaya çıkan şaheseri izledim.

Tabaklar, çatal ve kaşıklar, bardaklar, Johnnie Walker, mumlar, peçeteler... her şey yeterince iyi görünüyordu.

Mutfağa dönüp beyaz porselen tencereyi dikkatle avuçlarım arasına aldım. Temkinli adımlarla ilerliyordum ki Poppins takıldı peşime. Bacaklarıma tırmanarak önüme geçiyordu. Bu kadar heyecanlı olması, içimdeki sevinçle birleşince ağzımdan dökülen kıkırtının gerekçesi oldu.

epiphanyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin