Başlığımız biraz korkutucu olsa da yine seveceğiniz düşündüğüm bir bölüm oldu.
İyi okumalar...😊😊
Yazım hatam olursa kusura bakmayın lütfen🤗💜***
Oldukça yorucu bir günden sonra böylesine güzel bir sabaha uyanmak Tolga'nın başını döndürmüştü. Öylesine enerji doluydu. Öylesine mutlu,heyecanlı,neşe dolu...
Bade onu sabah kahvaltısı için davet etmişti. Göl başında güzel bir kahvaltı Tolga'yı oldukça umutlandırmıştı. Bu kahvaltı bahanesiyle yarın ki sergiye Bade'yi davet edebilirdi. Pencereyi açtı. Odanın havalanmasını sağladı. Yatağını topladı,yastığını kabarttı. Gardolabının önüne geldiğinde ne giyeceğine karar veremiyordu. En son bu heyecanı lise çağlarında yaşamıştı Spor mu yoksa daha resmi mi olmalıydı? Kahvaltıya gideceklerdi. Kahvaltıda ne kadar şık olunabilirdi?
Gri çizgili pantolonunu,beyaz gömleğini giydi. Ona uyacağını düşündüğü saatini ve gözlüğünü de unutmadı. Ve yine hoş olacağını düşünüp çok ağır olmayan parfümünü sıktı.Hazır olduğuna emin olduktan sonra odadan çıktı. Ve aşağı indi. Bir an aklına Bade'yi evinden almak geçse de bunun uygun olmayacağını düşündü. Hem zaten yolu da bilmiyordu. Kapının kolunu tuttuğu an cebindeki titreşimle beraber eli arka cebine gitti. Ani hareketinden dolayı kapıya elinin vurmasıyla parmağının sızlaması bir oldu. Ağzından hafif bir 'ah' çıkarken telefonu açtı. Bade'nin kendisine seslenmesiyle konuşmaya uyum sağladı. Bade ona bulunduğu yerin adresini veriyordu. O da bunu mesajla iletmesini söyledi. Ve telefonu kapattı. Arabasının bakımda olduğunu yeni hatırlayan Tolga yine bir telaş içerisine girdi. İçini yetişememe korkusu sardı. Kahvaltı dediğin erken olurdu; bu gidişle epey geç bir kahvaltı olacaktı. Öğlen yemeği daha doğru mu olurdu ki? Taksi çağırmak aklına geldi. Cebindeki kartı çıkarttı ve en yakın taksi durağının numarasını çevirdi. Kısa süre içerisinde telefonuna cevap geldi ve bulunduğu yere acil taksi istediğini söyleyip adresi verdi. Yedi dakikanın ardından taksi evinin önüne geldi. Taksinin gelmesiyle hızlıca koltuğa geçti ve yine gideceği adresi şoföre söyledi. Kısa süre sonra Bade'nin söylediği adrese geldiğinde Tolga rahatladığını hissetti. En azından düşündüğü kadar geç bir kahvaltı olmayacaktı. Kahvaltı dünyasına girdiğinde havada bir el görmesiyle Bade'yle göz göze geldi. İçine anlam veremediği bir huzur doldu. Ve emin adımlarla o yöne doğru adımladı. Bu sırada gereksiz bir sakarlıkla masanın ayağına çarpmasıyla büyük bir pot kırmıştı. Karizmasının çizildiğini düşünsede o an hiç bozuntuya vermeyerek Bade'yle ufak bir gülümseme bahşetti.
Bade'nin kıkırdamasıyla Tolga bozulduğunu belli etmekten kaçınmadı. Tolga'nın tek kaşını kaldırarak bakması ise Bade'nin kıkırtılarının kahkahalara dönüşmesini sağladı. Ve kısa süre içerisinde dümdüz bir hal aldı. O an Bade bile bu kadar gülmesine şaşırmıştı. Uzun süreden sonra ilk defa bu kadar çok gülüyordu. Bu sırada Tolga, Bade'yi süzüyordu. Kısa kollu beyaz tişörtü ve mavi kot pantolonuyla oldukça sade ve şık duruyordu. Yaza uyum sağlamıştı. Gözlükleri ise ona ayrı bir hava katmıştı. Yüzündeki o kahkaha ise ona çok yakışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ ÖLÜ BİR YARALI
Teen Fiction... Ve ben her şey ağır geldiğinde sesini hayal ediyorum... "Özledin mi beni karıcığım? Ben seni çok özledim. Gelsene yanıma. Kollarımla sarayım seni. Küçücük bedenin kollarımın arasında kaybolsun yine. Hadi bebeğim ben seni özledim. Artık zamanı de...