Lucas cidden lekeyi çıkartmasını iyi biliyordu. Resmen leke yok gibiydi. O tam bitirdiğinde üzerini tekrar çıkardı. Doyoung ve arkadaşları yine yanlarında belirdi. Zil çalmak üzereydi. Doyoung'a baka baka kendi gömleğini giydi.
Önünü ilikleyemeden Doyoung'un yanına gitti. Gülümseyerek gömleği verdi. Sahte gülümsemesini fark etmişti Doyoung.
"Gömlek için sağol."
Doyoung gömleği aldı. Bir daha asla bu gömleği yıkamazdı. Jungwoo arkasını dönüp gömleğinin düğmelerini iliklemeye başladı.
Lucas eserine memnuniyetle bakarken bir yandan da Jungwoo'nun çok seksi olduğunu düşünüyordu. Aynı Doyoung gibi. Doyoung istemese de onları yalnız bıraktı. Jungwoo da direk gömleği içine sokmuştu zaten.
Lucas'la beraber geri döndü ama Lucas'ın dersi olduğu için yarı yolda yolları ayrıldı. Jungwoo tekrar tekrar teşekkür ederek öğretmenler odasına döndü. Şimdi dersi yoktu. Öylesine telefona bakacaktı muhtemelen.
^-^
Çoktan bir ay geçmişti. Mart'a gelmişlerdi. Doyoung 3 ay sonra mezun olacaktı.
Birbirleriyle konuşmuyorlardı. Gizlice baktıkları dışında bile birbirlerine bakmıyorlardı. Jungwoo artık onun için her şeyin bittiğini düşünüyordu.
Ne kadar kabul edemese de o da hala ona karşı bir şeyler hissettiğinin farkındaydı. Ve verdiği bilekliği hala saklıyordu.
Onun kalbini kırmıştı. Geçerli sebepleri vardı ama aynısını Doyoung da ondan vazgeçerek ona yaşatmaya çalışıyordu muhtemelen.
Bu üzgün zamanlarında da yanında sürekli Lucas oluyordu. Kendisinden hoşlandığını az çok anlayabiliyordu. Bir gün boşluğuna denk geldiği için okulun arkasında birbirlerini deli gibi öpmüşlerdi.
Yine her zamanki gibi Doyoung onları görmüştü. Babasının tuttuğu şöför ile okula giderken yakalamıştı onları. Ama bir şey de yapamamıştı. O da Jungwoo'nun ondan vazgeçtiğini düşünüyordu artık.
Zaten kim olsa öyle sanardı o durumda.
Boşluğuna gelmesine rağmen her şey çok hızlı gelişmişti. Sevgili olmuşlardı. Jungwoo ondan memnundu. Hem kibar hem becerikli hem de yakışıklı bir adamdı. Ve yaraları sarmayı da çok iyi başarıyordu.
Bazı akşamlar birbirlerinin evine gidip birbirlerinde kalıyorlardı. Sarılarak uyuyorlardı. Doyoung çaktırmadan evi izlediğinde Lucas'ın geldiği günler veya Jungwoo'nun eve gelmediği günler kendini ağlarken buluyordu. Kısacası neredeyse her gün ağlıyordu.
Yine bir gün Lucas'ın onun evine gelmesini izlemişti. Ama bu sefer farklıydı. Arabada deli gibi öpüşüyorlardı. Arabadan indikleri gibi sıkıca el ele tutuşup kapıya gelmişlerdi. Lucas onu sertçe kapıya yaslamıştı. Doyoung bir an Jungwoo'ya zarar verdiğini düşünerek hareketleniyordu ki yine dudaklarını birleştirdiler.
Doyoung kalktığı yere geri oturdu. Öpüşe öpüşe içeri girişlerini ve perdedeki bulanık görüntülerini izledi. Ne yaptıkları çok belliydi.
Doyoung o sırada üzgünlüğünden eve en yakın arkadaşı Taeyong'un evine gidene kadar göz yaşları gözlerine dolmamıştı. Taeyong'un odasında kendini yatağa atınca hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Taeyong ona sarılarak onu teselli etmeye çalıştı ama elden gelecek bir şey yoktu.
O gün orada uyuyakalmıştı. Aynı Lucas'ın işi bitince uyuyakalması gibi.
^-^
Doyoung mecburen derslerine daha çok asılmak zorunda kalmıştı. En azından sevdiğini ve Lucas öğretmenini beraber görecek zamanı olmuyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Hayran ~Dowoo~
FanfictionO seks oyuncaklarını en yakın zamanda beraber kullanmak dileğiyle... ^-^ Hayatımız mı mahvolacak? Bunu mu düşünüyorsun? Sevgini bunun arkasına mı saklıyorsun? Benim hayatım sen olmuşken nasıl bu kadar kırıcı olabilirsin? Seni seviyorum. Sana deliler...