"Aaaaaa korktum gerizekalı napıyorsun başımda?"
Sabah gözümü açar açmaz sadece iki santimlik bir mesafeden beni izleyen Tae'yi görmeyi hiç beklemiyordum.
"Jimin kaç saattir senin uyanmanı bekliyorum niye uyanmıyorsun?"
"Bana sabahın köründe salak salak sorular sorma. Kalk bak hala dibimdesin çık şuradan."
Tuhaf bir yüz ifadesiyle kendini geri çektiğinde bende yataktan kalkıp banyoya gittim. İşlerimi halledip çıktığımda salona doğru yürüdüm. Tae koltuğa bacak bacak üstüne atarak oturmuş beni bekliyordu. Sabahın köründe gelecek kadar önemli olan neydi çok merak ettim.
"Tae söyle artık ne istiyorsun sabahın köründe?"
"Jimin sabahın körü demeyi bırak aptal öğlen oldu."
Bunu dediğinde çok şaşırmıştım çünkü bana hala erken gibi gelmişti. Her neyse suratına devam et dercesine baktım ve o da lafına kaldığı yerden devam etti.
"Bugün Taemin'le buluşuyoruz hadi hazırlan hemen."
"Önceden haber verdiğiniz için saolun."
"Önemli değil her zaman. Ama bak hala oturuyorsun kalk kalk."
Beni çekiştire çekiştire odama kadar getirmişti. Bu sefer hiç düşünmeden üzerime bir gömlek ve altıma da siyah bir kot giyindim. Ben giyinirken Tae de beni süzüyordu.
"Aşık mı oldun?"
"Yoongi olmasa seninle olurum."
"Bende sana koşarım çünkü aptal. Sen aynaya baktın mı bir bana bak bir sana."
Gerçekten aynaya baktığında kahkahamı daha fazla tutamadım şu şapşik suratına bakın ama yiyeceğim şimdi. Gittim üstüne atladım ve birlikte yatağa düştük. Hiç umursamadan yanaklarını sıkmaya başladım.
"Bak bir gün seni şapur şupur yiyeceğim haberin olsun. Üzülme bak bende arada sana yükseliyorum."
Üfleyip beni üstünden atmıştı bende kaldığım yerden hazırlanmama devam ettim. Bizim arkadaşlığımız böyleydi işte dışarıdan biri görse ya bizi flörtleşiyoruz sanardı ya da sevgiliyiz sanardı ama ikimizde birbirimizden bir gram etkilenmiyoruz. Yoongi hyung önceden bizi çok kıskanıyordu hatta bir ara beni Tae'nin yanında görmek istemediğini bile söylemişti ama o da zamanla bu duruma alıştı ve artık takmıyor. Tekrar Tae'ye kafamı çevirdiğimde en sevdiğim parfümümü ceketine soktuğunu gördüm. RESMEN ÇALIYORDU.
"YA BEN SANA KAÇ KERE DEMEDİM Mİ ŞU PARFÜMÜ RAHAT BIRAK DİYE."
"AMA JİMİN ÇOK GÜZEL BANA VERSEN ÖLÜR MÜSÜN?!?"
"ÖLÜRÜM GİT KENDİNE AL AYNISINDAN."
"Tamam bağırmayı bırak almıyorum al götüne sok."
Hemen elinden çektim aldım. Bunu veremezdim Jungkook'un bana ilk hediyesiydi. Bir dakika Tae artık sevgili olduğumuzu biliyor bunu ona söyleyebilirim. Asılan yüzüne baktım ve konuşmaya başladım.
"Tae gerçekten bunun için üzüldüğüne inanamıyorum. Oradan başka bir şey seçmeye ne dersin bunu cidden veremem. Bu Jungkook'un ilk hediyesi."
"Üzülmedim tabii ki sana vicdan yaptırmaya çalışıyordum. Hatta işe yaradı eğer sevgilin almasaydı verecektin."
Yüzüne sana inanamıyorum bakışları attım.
"Şerefsizsin."
...
Taemin ile buluşacağımız yere gelmiştik. Onu gerçekten çok özlemiştim. Lisede hep beraber takılırdık sonra o üniversite için Amerika'ya gitmek zorunda kaldı. Bize hiç yazmadığı için sinirliydim ama bizde ona hiç yazmadık yani sorun kalmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Celebrity Issues °Jikook
FanfictionPark Jimin'in herkesin sevdiği ve dünyaca ünlü bir sevgilisi vardı. Kimseye duyurmak istemiyordu çünkü korkuyordu ve korkularında haklıydı. Ünlü bir sevgiliniz varsa kolay bir ilişki olmasını bekleyemezsiniz.