(7)

45 7 14
                                    

(Josh...bugün çok yoruldum ve herkes çok aktifti. Umarım bu bölümü bu gece bitirebilirim😘)

Bay Kim'i öyle herkese yaymaması için tembihlemiştik. Sonunda hastaneye varmıştık. Çıktık arabadan. Beraber hastaneye girdik. Annesi yeni uyanmıştı. Doktoru ile görüştük.

-Bayan Cho?

-Buyurun efendim.

-Anneniz dün gece ufak bir operasyon atlattı. Ciğerlerinden ufak bir parça daha almak zorunda kaldık. Kanser...vücudunun her yerini sarmış durumda. İlaçları en yüksek dozda veriyoruz. Kanserin en çok zarar verdiği yer kalp. Anneniz sürekli kan atıyor biliyorsunuz. Bu kanserli bir kalp olduğu için naklini de biz yapamıyoruz. Handistan'da bir doktor var. Ama annenizi 1 saniye bile makineden ayıramayız. Yani doktoru buraya getirmemiz gerek. Ve bu çok maliyetli.

-Ne kadar? Dedi utana çekile sorarak.

-Doktoru getirmek, yol masrafları, ameliyat parası, kalp nakli...yaklaşık 150.000.000$

-Ah anladım. Dedi Minjae. Benim ise gözümün önünde hesap makinesi belirmişti. Babamın ölümü için aylık gelirin %5'ini verdim. 150.000.000$ dolar aylık gelirimizin %20'siydi. Sanırım bunu ödeyebilirdim. Biz asyanın en meşhur en gözde mücevher şirketiydik. Asya kıtasındaki en büyük adamlarla iş birliği yapardık. Bunlar...ufak sayılı şeyler değildi. Doktor gittikten sonra Minjae'ye döndüm. Alt dudağını ısırmış yeri izliyordu. Söylediğimde kalbi kırılır mı gururu incinir mi diye düşündüm. Ama denemekte fayda vardı.

-Minjae!

-Efendim?

-Biliyorsun. Babamın yazdığı mektubu.

-Hayır. Bunu yapma.

-Ama-

-Hayır. Baban eğitim masraflarımı karşıladı. Sen çok zor bir dönemde beni işe aldın. Manevi olarak özür diledin ve kendimi iyi hissettirdin. Annem buraya girdiğinden beridir bana teşekkür eden ya da özür dileyen kimse olmamıştı. Sadece iki kelimeydi ama benim için çok iyi oldu. Maddi veya manevi daha fazla Han Ailesine borçlanmak istemiyorum.

-Minjae! Babam mektubunda, annende bulamadığım saadeti Nayeong'da buldum, demişti. Annem daha küçükken aramızdan ayrıldı. Bu yüzden benim tek varlığım babamdı. Babam yaşıyorken annen ona mutluluk ve huzur verdi. Öldükten sonra da sen onun ruhunu huzura kavuşturmama yardım ettin. Bunlarla Han ailesine olan borçlarını ödedin. Annen için her şeyi yapmaya hazırım.

-Ama bu-

-Bu ne? Pahalı mı? Dediğimde evet anlamında başını salladı. Onu kenara çekip annesinin odasına girerken son cevabımı yapıştırdım.

-Hadi ama! Benim elmas bankam var. Bu sakız parası! Dedikten sonra odaya girdim. Annesi çok çökmüş ve enerjisiz görünüyordu.

-Nayeong Hanım! Ben Han Eunho. Bay Han'ın oğlu. Daha öncesinde pel güzel tanışamadık. Dedim ve saygı ile eğildim. O da gülümsemişti.  Dikleştikten sonra hafif arkamı döndüm. Minjae de içeri girmişti.

-Anne! Bir şey olacağı zaman arayıp bana haber vermelisin.

-Sorun değil. İyiyim ben!

-Yemeğini yedin mi?

-Hayır. Birazdan getirirler. Zaten yemek vaktim geldi. Dediği gibi hemşire elinde yemek tepsisi ile içeri girdi. Tepsiye surat ekşitmiştim. Hemşireyi durdurdum.

-Nayeong Hanım. Ne yemek istersiniz?

-Getirdiler işte.

-Yemek istediğiniz bir şey yok mu?

Eclips DiamondHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin