(Shuashuashuashua üyelerimiz negatif çıktıııı!!!!)
-2 gün sonra-
Sabah gözümü açtığımda yine Minjae'nin kolu yine bana sarılmıştı. Döndüm. Tavana baktım. Sonra başımı çevirip her gece bana sarılarak uyuyan Minjae'yi baktım. Hala uyuyordu. Bileğinden tutup kolunu çektim. Kalktım. Duş almak için banyoya girdim. Güzelce duş aldım. Rahatladım ve kendime geldikten sonra banyodan çıktım. Bornozumlaydım. Banyodan çıktım ve parfüm masasına doğru yürüdüm. Minjae aniden ayağa kalktı. Öğürdü. Ağzını tutup koştu. Omzuma çarpıp banyoya gitti. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Kilitlediği banyo kapısına gidip tıklattım kapıyı.-Minjae! İyi misin? Minjae! İyi misin? Dedim. Bir süre daha öğürme sesleri geldi ardından kapının kilidini açtı. Ben de kapıyı açtım. Yanı başında ayakta durdum. Bornozlaydım. Çömelmem biraz zordu. Biraz eğilip ellerim ile dizlerimi tuttum.
-İyi misin? Dedim. Son kez klozete tükürüp kapağını kapattı ve sifonu çekti.
-Evet. İyiyim. Dedi. Ama rengi sararmıştı. Elimi uzattım.
-Kalk. Muhtemelen hasta oldun.
-Hayır gerçekten iyiyim. Dedi ama elimi de tutup kalktı. Banyodan çıktık. Odaya geçtik. Yatağa oturttum onu.
-Ben iyiyim Eunho. Gerçekten.
-Peki. Ama eğer kendini iyi hissetmiyorsan balayını erteleyebiliriz.
-Hayır hayır hayır! Ben çok iyiyim. Gidelim.
-Peki. Tamam o zaman. Dedim ve giyinme odama geçip üstümü giyindim. Daha çok klasik rahat şeyler giyinmiştim. Odadan çıktım. O da öyle giyinmişti. Beraber kahvaltıya geçtik. Sabaha başladığımız kusma olayı yüzünden aklımda saçma düşünceler dolaşıyordu. Ama buna ihtimal bile vermiyordum. Yine de...insanın aklına geliyordu. Sevmediğim bir kadından çocuğumun olması çok ağır gelebilirdi. Ama her şeyi göz önünde bulundurup acı olsa da kabullenmek istiyordum. Evet böyle bir şeyin olması neredeyse imkansızdı ama %0.01 ihtimal bile olsa göz önünde bulundurmalıydım. Ne kadar istemesem de böyle muamele etmekten çekinemezdim. Nasıl olsa onlara göz kulak olacağıma önce babama söz vermiştim, sonra eğer olursa çocuğuma iyi bir baba olacağıma Minjae'ye söz vermiştim.
-Canın bir şey istiyor mu? Diye sordum bu yüzden Minjae'ye.
-Şey...tost istiyorum.
-Tost getirin. Dedim yanıbaşımızda duran hizmetliye.
-Neden...birden bire böyle sordun ki? Her sabah önümüze geleni yiyoruz.
-Bundan sonra böyle. Canın bir şey isterse söyle. Dediğimde hemen masanın üstündeki elimi tuttu.
-Benim yakışıklı kocam beni mi düşünürmüş! Dedi ve güldü. Biraz bekledi. Önüne gelen tostunu yedi. Sonra kalkıp son hazırlığımızı yaptık. Yola çıktık. Bay Kim bizi havaalanına bıraktı. Uçağa bindik. Minjae hemen elimi tuttu.
-Eunho. Korkuyorum.
-Uçaktan mı?
-Kalkış yaparken hep korkarım.
-Korkma. Dedim ve önüme döndüm. Bir şey dememişti. Kemerimizi bağladık. Uçak geri sayım yaparken ona baktım. Yüzünü ekşitmişti.
-İyi misin?
-Evet. Dedi. Ardından uçak kalkışa geçti. Derince nefes aldı ama vermedi. Koluma tutundu sıkı sıkı. Elini kolumdan çekip tuttum. Elini tutunca şaşırmıştı. Önce elimize sonra bana baktı.
-Böyle daha iyi mi? Dedim. Başını olumlu anlamda salladı. Hafifçe gülümseyip önüme döndüm. Bir iki saat sonra Mokpo'ya gelmiştik. Uçaktan indik. Araba ile karşıladılar bizi. Biz de arabaya bindik. Ormanda geçireceğimiz balayı için bir orman eve geldik. Ormanın ve koca ağaçların ortasındaki eve doğru yürüdük. Oldukça modern ve rahattı. Eve girdik. Kısa bir tur attık eve. Güzeldi. Yatak odasına geldik. Dışarıyı gören oldukça ferah bir yerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eclips Diamond
Fanfic-Bu servet, bu şirket, bu miras...hepsi yalnızca tek bir kişiye aitti. Bana! Şimdi tahta geçen bendim. Ve kimseye bir şey kaptırmaya niyetim yok. Anlaşıldı mı?