8

243 35 3
                                    

Gözlerini açtığında beyaz tavanla karşılaştı. Işığa bakmaya alıştığında kafasını biraz yukarı kaldırıp bulunduğu yeri incelemeye başladı. Kalkmak istediğinde kollarını tutan sıkı kemere benzeyen şey izin vermemişti buna. Resmen yatağa bağlamışlardı çocuğu.

Biraz tepindi, kemerlerin sıkı olduğunu anlayınca vazgeçti. Bu sefer de sesini duyurmayı denedi. Elbet birisi duyardı bağırışlarını.

Yanılmıştı. Kimse gelmiyordu bu küçük odaya. Boğazı ve bilekleri sızlamaya başlıyordu. Kendini daha fazla zorlamak istemediği için beklemeye başladı. O sırada mümkün olduğu kadar odadaki detaylara bakıyordu.

Yattığı yerin tam karşısında bir masa ile duvarda çok büyük olmayan bir ayna vardı. Sağ tarafında, kapının yanında, iki küçük kapısı olan bir dolap, yatağın sol tarafında ise koltuk duruyordu. Anlayacağınız, fazlasıyla basit ve az eşyalıydı fakat yine de lüks görünüyordu. Ailesi paraya kıymıştı anlaşılan.

Ancak en önemlisi, pencereleri yoktu. Dışarıyı izleyebilmesi hiçbir şekilde mümkün değildi burada. Ne yapacağını bilememişti. Defteri de yoktu zaten, kim bilir ne olmuştu ona. Sadece umut ediyordu kardeşinin bulması için. Annesi veya babası alırsa ve yok ederlerse, kendinin de canı yanardı.

Şimdi de başı ağırmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayacağını hissedip uyumaya çalıştı. Aç bırakıldığı bir haftanın ardından henüz kendine tam olarak gelemeyişi de etkiliydi hemen yorulmasına. Çok uzun olmayan bir sürede uyumuştu Chan.

~

Tekrar uyandığında başında farklı adamlar vardı. Doktor oldukları belliydi beyaz önlüklrinden. Genç adam gözünü açar açmaz tepesinde duranları görünce biraz korksa da belli etmemişti. Yatağın ucunda bir doktor, sağında ve solunda ise hemşireye benzer iki adam duruyordu.

Ufak bir bakışmadan sonra açmalarını istercesine ellerini hareket ettirip kemerlerden ses çıkmasını sağlamıştı. Doktor olan, sanki aklına yeni gelmiş gibi sesler çıkarıp yamındakilerden birine işaret verdi. O bağladıkları şeyi çözerken, Chan tam karşısında duran adama bakmaya devam ediyordu.

"Kaçmaya çalışmanın hiçbir anlamı yok. Bunu biliyorsundur umarım. Ellerin çözüldüğüne göre biz gidebiliriz. Fazla ses çıkarmazsan iyi edersin."

Yataktan kalkıp bacaklarını esnetirken düşünmeye başlamıştı bile. Ay'ını görmeden yapabilir miydi?

You Are The Moon, Chanlix ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin