10 Şubat 1952
Jaehyun o gün oldukça mutluydu ama aynı zamanda üzgündü de. Elindeki valize koyduğu birkaç eşyası ile Taeyong ile gittiği yerden tek başına geri dönmüştü. Arkadaşını kaybetmenin hüznünü henüz atlatabilmiş değildi.
Trene bindikten sonra saatler geçmek bilmemişti sanki. Evine, Eliane'e yaklaştıkça özlemi daha fazla artıyordu. Bu özlem ise Jaehyun'u heyecanlandırmaya fazlasıyla yetiyordu.
Geleceğini haber vermemişti, sürpriz olsun istemişti. Emindi ki sürprizi beğenilecekti. Aksini aklına bile getirmemişti. Eliane'i, nasıl tepki vereceğini düşünerek yolun büyük kısmı geçmişti bile.
Trenden indiğinde hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Güneş yerini Ay'a bırakmaya hazırlanırken Jaehyun heyecanlı adımlarla tren garına yaklaşık 20 dakikalık yürüme mesafesinde olan evine yürümeye başlamıştı.
İlkten sakin olan adımları sonraları hızlanmış, en son kendini koşarken bulmuştu. Yüzündeki gülümseme ise çok şey anlatıyordu.
Oturdukları apartmana girdiğinde en üst kattaki evlerine yine merdivenleri koşarak çıkmıştı. Her adımında gamzeleri daha da yayılıyordu yüzüne.
Nihayet kapıya geldiğinde kol saatine baktı.
16.30
Jaehyun'un işten eve geldiği saat.
Titreyen elini yavaşça kaldırıp zili çaldı. Kapının açılmasını beklemek ise bir ömür gibi gelmişti. Hadi Eliane, hadi sevgilim.
Kapı yavaşta açılmıştı. Aralık kapıdan kafasını dışarı uzatan Eliane, Jaehyun'u görünce gözleri yerinden çıkmak istermişçesine kocaman olmuştu. Tuttuğu kapı kolunu bırakıp kapının tamamen açılmasını sağlamıştı. Dolan gözleri özlediği kocasını görmesi konusunda pek yardımcı olmuyordu.
"Jae- Jaehyun?"
Bacakları heyecandan titrerken umursamadan kollarını karşısındaki bedene sardı. Belini saran ellerle gerçekten Jaehyun'un geldiğini anlamıştı. "Gerçekten geldin Jaehyun değil mi? Gerçekten buradasın değil mi? Tanrım lütfen gerçek olsun!"
Sözleri ağlaması yüzünden kesik kesik çıkarken Jaehyun kollarındaki kızın sırtını sıvazlıyor, boynuna öpücükler konduruyor, saçlarını okşuyordu.
"Evet güzelim, evet bebeğim gerçekten buradayım. Ancak hâlâ inanamıyorsan sana kanıtlayabilirim." Son cümlesinden sonra birbirlerinden ayrıldıklarında Jaehyun göz kırpmıştı. Eliane ise gülmüştü. "Lütfen bana kendinizi kanıtlayın Jung Jaehyun."
Jaehyun ise vakit kaybetmeden karşısındaki kızın kendi dudaklarını bekleyen dudaklarına istediğini verdi. Tam bir fransız gibi.
Elindeki valizi yere bırakmış olan Jaehyun, ayrıldıkları zaman gözleri kapalı olan Eliane'i kucağına alıp salondaki koltukların birine oturmuştu. Eliane ise kafasını Jaehyun'un boynuna koymuş ve burnuna gelen kokuyla içi uzun zaman sonra ilk defa huzurla dolmuştu.
💌💌💌
Cidden yaşıyorum, ölmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Letter 〰️ Jung Jaehyun ✅
Fanfiction"Son kez soruyorum Jaehyun. Gerçekten gitmekte kararlı mısın?"