8. BÖLÜM

25 0 0
                                    


Telefonun çalıyor kalkk diyen bir  Sinan ile uyandım.

Öyle bir kalkmışım ki yataktan , neredeyse düşecektim. Geç kalmadan hazırlanmalıydım.

Paul , ben ve Sinan beraber bir şeyler atıştıracak , sonra yola koyulacaktık.

***

Gara yakın bir kafede buluştuk ve oturduk aperatif bir şeyler yedik. Paul ve Sinan çok iyi anlaşıyordu. Konu ne ara benden açılmıştı bilmiyorum ama, beni çekiştiriyorlardı.

...

Nihayet trene binmiştik ve sessizce manzarayı seyrediyorduk.

Paul , bazen susmak ve etrafa bakmak da iyidir. Hem şu gezeceğimiz süre boyunca yoruldum diye sızlanman için bahanen de olmaz.

Bahane yok söz dedim. Tamamen sana uyacağım.

....

Öğlen olmuştu. Burası inanılmaz bir yerdi.

- Bayıldım. Hadi ben gezdir bakalım dedim.

Acele etme , ilk önce eve bırakmam gerekenleri bırakalım ve abimden arabasını alalım. Hem bizimkilerle tanışmış olursun.

- Tamam öyleyse gidelim.

***

Burası şirin bir sokaktı. Paul bana çocukluğunu , ailesini , buraları anlatıyordu. Betimleme konusunda o kadar yetenekliydi ki , saatlerce konuşsun ben onu hep dinlerdim. 

Yani burası güzel anılarımın olduğu bir yer , her ne kadar Almanya'da çalışsam da izin günlerimde buraya sık sık gelmeyi ihmal etmem. Anılarım benim için her zaman değerlidir ve ben burada yaşamaktan, burada olmaktan aldığım huzuru dünyanın hiçbir yerinde almam.

- O kadar güzel anlatıyorsun ki Paul, sanki burada seninle yaşamışım da buradan hiç vazgeçemeyecekmişim gibi hissettim. İyi bir anlatıcısın.

Sen de iyi bir dinleyicisin Niğğloo

-Hayır Niiilüü

Nüğğ

- Pauulll

Tamam sadece bir şakaydı. Biraz zorlansam da..

- Tamam o zaman bana sadece Nil de , bu daha kısa ve hem sen zorlanmamış olursun.

Niğğll

- Oldu gibi.

Paul birden elimi tuttu. Hadi koşalım yokuşun sonunda , sağdaki ev bizim oraya kadar koşalım. Aynı çocukluğumdaki gibi..

Kalbim birden hızlıca atmaya başladı. " hadi " dedim.

Delicesine koşuyorduk. Gülüşmelerimiz sokakta yankılanıyordu. Yolun sonu göründüğünde soluklandık ve köşede durduk.

Paul bana yaklaştı ve beni yanağımdan öptü. 

" Çocukluğumdaki gibi... Anılarıma bu sefer seni dahil ettim ve sanki oradaydın. Ve sana şunu söylemeliyim ki , eğer seni o zaman tanısaydım asla bırakmazdım. karşılaşmamız o kadar tesadüftü ki , seni gördüğüm an yolumu şaşırdım. inan bana yolumu şaşırdım ve yolunu bulamayan küçük bir oğlan çocuğu gibiydim. Benimle yolumu bulmaya var mısın Nil? En azından beni tanımaya? Sonrasında arkadaş olalım ya da hiç görüşmeyelim ki bu benim için bir azap olurdu, ne dersen kabul ederim. Yeter ki bana bir şans ver. Hem bakarsın Romeo ve Jüliet gibi oluruz. Ya da boş ver biz olalım neysek o olalım"

Şok olmuştum. Etkilenmiş ve söyleyecek bir kelime bulamamıştım. Ben ee dedim sadece

" Bence bu adam bir şansı hak ediyor eğer sen de.. "

Evet, dedim ağzımdan kısık sesle bir evet çıktı.

Dip dibeydik ve aramızda neredeyse hiç mesafe yoktu. Biraz daha yaklaştık. Tam Paul beni öpecekken, kapıdan sarı saçlı bir kız çıktı ve Paullll gelmişsin diye bağırdı.

Bizi bu şekilde gördüğü için utanmıştım. Paul ise kulağıma, bana bir öpücük borcun var diye fısıldamıştı.

***

Adı Lotte olan bu kız kıskançlıkla bize bakıyordu. Bunu sezmiştim.

Lotte gel buraya diye sarıldı Paul. Lotte de seni çok özledim diye öyle bir yapıştı ki Paul'a. 

Küçük bir boğaz temizlemesiyle bana baktılar.

Lotte : Arkadaşınla bizi tanıştırmayacak mısın Paul?

Paul : Aa kabalık ettim hanımlar. Lotte, Nil ....

***

Bu kızda bir şeyler seziyordum ama dur bakalım tahmin ettiğim şeyler mi?

...

Paul arabayı almıştı ve beni öyle güzel yerlere götürmüştü ki , sonunda bir kanal yakınına geldik ve hadi bir sandal kiralayalım ve sana bir aşk şiiri okuyayım dedi ve dediğini de yaptı. Kendimi o kadar değerli hissettim ki. Sarıldık.

- Hadi bir fotoğraf çekelim ve bunu instagrama atalım.

Paul : Öncesinde sana vermem gereken bir şey var ama.

Heyecanlanmıştım.

Paul : Sesin titriyor...

Dudağımdan öptü ve bana seni sonsuza kadar sevsem senin için bir sorun olmaz herhalde. Ömrümün sonuna kadar kalplerimizin yan yana olmasını diliyorum dedi ve parmağıma bir yüzük taktı.

Paul dedim.

Paul : Bir şeyler hızlı gitsin derdinde değilim, seni korkutmak da istemem hem. Bunu bana babaannem vermişti. Kalbini çarptıran , seni anlamlandıran o kıza ver bunu dedi. İstemezsen bunu anlarım ama babaannem buna alınabilir. Sonuçta kalbimin nasıl attığını sen duyuyorsundur. 

-Ben... ne diyeceğimi bilemedim bu kıymetli hediye için. 

Paul : Eğer bir gün benden vazgeçersen ya da vazgeçmek zorunda kalırsan, dilerim ki bu olmaz. Bunu sakın atma benden sana , yani güzel günlerimiz adına beni hatırlamanı isterim Nil. Benden bir gün nefret etsen bile, seni bir zamanlar nasıl sevdiğimi, kalbimi nasıl çarptırdığını bu yüzük hatırlatsın sana.

- Ne kadar anlamlı konuştun. Ne kadar iyi kalpli bir adamsın sen. Seni bulmak için ne gibi bir iyilik yapmış olabilirim ben?

***

Bu iki gün o kadar güzel geçmişti ki hiç bitmesin istedim. Instagrama attığım fotoğraf sayesinde herkes bir sevgilim olduğunu öğrenmiş, yüzüğü görenler de tebrik üstüne tebrik etmişti.

Aylar o kadar güzel geçiyordu ki , ta ki kış tatilinde Türkiye'ye ailemi görmek için gitmeme ramak kala.. 



NİLÜFERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin