2. Bölüm

663 123 10
                                    




Bana yöneltilen soru üzerine mum gibi dikilmeye devam ettim. Yakında eriyip gitmekten korkuyorum açıkçası.

Vicdanıma kulak verip koltukta duran çocuğa yardım etme isteğiyle arkamı döndüm.

Bakışlarım döner dönmez koltukta baygın gibi yatan kişiye ardından su ve kolonya ile çocuğu ayıltmaya çalışana baktım. Sarışın mavi gözlüydü. Orta boydaydı ve düzgün bir fiziği vardı. Ne kaslıydı ne de sıska.

Gözlerim bu sefer bana soru sorana çevrildi uzun boylu kahverengi saçlıydı. Koyu kahve diyebileceğim bir göz rengi vardı. Hem bana bakıyor hem de endişeli bir biçimde arkadaşını kontrol ediyordu.

En sonunda kısık sesle de olsa konuşmaya başladım.

"Ben şey.. arkadaşı yolda gördüm de -boğazımı temizledim- yardım etmek istedim." Beni duyduğundan emin olamayarak ona baktım.

"Anladım." Deyince duymuş olduğunu anlamış oldum. Sakin tavrıyla derin bir nefes aldım.

"Ama yine de gitmene izin vermeyiz." deyince içime yerleşen korku tohumları yeşermeye başladı.

"B-Bu da ne ... demek?" Kekelemiştim. Kendime lanet ederek tekrardan boğazımı temizledim. Ama elimde değildi. Korkuyordum. Nerden bu işe bulaşmıştım ki!?

"Üzgünüm ancak Devrim izin vermeden senin buradan gönderemeyiz."

Devrim mi? O da kimdi? Ben neden hala buradayım? Niye hala kaçmıyorum?

Aslında içimdeki bir ses kaçmaya çalışırsam başıma daha kötü şeyler gelecek diyordu. Bu sebeple kıpırdayamıyordum.

Benimle konuşan çocuk arkadaşının yanına eğildi ve yavaşça fularımı çekti. Fuların üzerindeki kanlar kuruduğu için yapışmıştı.

Canım fularım...

Fuları çektiği zaman çocuk inledi. Daha iyi görünüyordu. Yüzünün rengi yerine gelmemişti ancak eskisine göre çok daha iyiydi. Artık nasıl bir bünyesi varsa çocuğun hiçbir şekilde yıkılmıyordu.

Siyah saçlı olan tişörtü de kaldırınca kandan dolayı yaranın yerinin tam belli olmadığını gördüm.

"Abi yaran çok kötü." Diye mırıldandı sarışın olan. "Temizlememiz ve dikiş atmamız lazım."

"Yapın o zaman. Daha ne bekliyorsunuz." diye cevap verdi yaralı olan.

Sarışın çocuk gözlerini büyüttü. "Abi ben yara dikmeyi bilmiyorum ki. Nasıl yapayım? Ayrıca neyle dikeceğiz ki?"

Yaralı olan gözlerini devirdi. "Furkan sinirlendirme beni. Mete'yle alışığız biz zaten yarayı o diker."

Gözlerim sarışın çocuğa kaydı. Demek adı Furkan'dı. Alışığız da ne demekti? Bu çocukların olayı neydi Allah aşkına! Ben neye bulaşmıştım?

"Tamam o zaman." diye mırıldandı Furkan.

"Peki neyle dikeceğiz?" diyerek Mete'ye döndü.

"Bizim kızların eşyalarının arasında vardır bir şeyler sen oraya bak bir de ilk yardım malzemelerini getir." dedi Mete.

Furkan önce ilk yardım malzemelerini ileride duran bir dolabın içinden alıp getirdi. Sonra geldiği yere geri dönüp etrafı hızlıca karıştırmaya başladı. Ardından "Buldum." Diye bağırdı ve hızlıca yanımıza geldi.

Gözlerim Mete'ye kaydı elindeki ıslak pamukla yavaşça, bastırmadan çocuğun karnındaki kanları temizleyip yarayı bulmaya çalışıyordu.

Gölgemdeki Yabancı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin