Sese döndüğümde tanıdık dört sima ile karşılaştım. Bu simaların kim olduğunu net olarak biliyordum. İkisi ile aynı sınıfı paylaşıyordum hatta.Sarp ve Yağız.
Bugün daha garip olamaz mı demiştim ben? Halt etmişim.
"Siz sevinmediniz galiba. Çok ayıp ama misafirlere böyle mi davranırsınız siz?" diyen Yağız hem 'cık cık' yapıyor, hem de sağ elindeki sopayı düzenli aralıklarla eline vuruyordu.
İlk atak Selim'den geldi. "Ne işiniz var lan sizin burada? Arabamı mahvetmişsiniz. Bunun hesabını size sorarım."
Sarp sırıtmaya başladı. Ardından gözlerini kısarak hepimizi süzgecinden geçirmeye başladı. Gözleri bana çevrilince beni tanımaması için dua ediyordum. Neyseki gözleri bende diğerleri kadar uzun durmadı.
Onlarla aynı sınıfı paylaşıyor olsak bile genel olarak kendileri dışında sınıftaki kimseyi umursamazlardı. Ancak simam onlara tanıdık gelebilir, beni hatırlayabilirlerdi. İçimden bir ses böyle bir şey olursa benim için iyi olmayacak diyordu.
Sarp'ın bakışları Devrim'de durdu.
"Bakıyorum da çabuk toparlamışsın aslan parçası."
Devrim'in sinirle kasılan bedenine baktım. "Bana bak ya hemen it sürünle birlikte buradan bas git ya da burada durmaya devam ettiğiniz her saniyeyi size misliyle ödeteyim. Çabuk karar ver."
Devrim'in soğukkanlılıkla sarf ettiği sözler beni yeterince ürkütmüştü. Huzursuzca yerimde kıpırdandım. En ufak hareketim dikkatlerinin üstüme yönelteceğini düşündüğümden nefes almaya bile çekiniyordum.
"Ama bu gerçekten olmadı. Neyse, siz çok sıkıcısınız zaten hiç bizlik değil. Bu arada Kaan selam söyledi sana. Kendisinin önemli bir işi olduğu için bize katılamadı maalesef. Yoksa bilirsin seni çok sever."
Yaptığı imadan sonra Mete sinirle onun üzerine yürümeye başlamıştı. Bu sırada Yağız Mete'yi durdurdu ve konuşmanın devamını getirdi.
"Geçmiş olsun dilekleriyle birlikte dersini aldığından emin olmak istiyor. Eğer dersini almadıysa geldiği yerde daha çok var dedi."
Olayın aslını kavramak için aklımı zorluyordum ancak kafamdaki soru işaretlerini bir türlü çözemiyordum.
"Benim bir bıçak darbesiyle pes edeceğime inanıyorsa çok yanılıyor. Sıkar o biraz. Şimdi buradan hemen defolun yoksa günah benden gider."
Nasıl yani? Devrim'i bıçaklayan Kaan mıydı şimdi? Yağız veya Sarp da olabilirdi. Hatta Devrim kesin olarak bir isim vermediği için herhangi birine yaptırtmış da olabilirdi.
Emin olduğum tek şey vardı o da bu bıçaklanma mevzusunda Kaan ön planda rol oynuyordu.
"Belki de istemiyordur. Dersini almanı..." diye başladı ismini bilmediğim ama bizim okulda olduğundan emin olduğum iki kişiden sağdaki konuştu. Saçlarını beyaz gibi bir renge boyatmıştı.
Sol tarafta olan beyaz saçlı çocuğun cümlesini devam ettirdi. "Yani eğer çabuk pes edersen bu işin eğlencesi kalmaz değil mi? Kaan kolay kazanılan zaferleri sevmez."
"Tabii biz de öyle." diye onayladı beyaz saçlı olan.
Hava yavaş yavaş kararıyor ve ortamdaki gerilim artmaya devam ediyordu. Bense burada ne işim olduğunu ve nereye düştüğümü sorguluyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/249899637-288-k905838.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgemdeki Yabancı
Teen Fiction"Daha düne kadar hiçbirinizin umurunda değildim. Şimdi ne oldu da hepiniz benim üstüme geliyorsunuz?" "Sen daha iyi biliyor olmalısın minik yılan." Bana dediği şeyle yüzüm buruştu. Konuşmak istedim. Bağırmak, haykırmak hatta vurmak istedim. "Bu ka...