yirmi yedi

77 9 0
                                    

(Jeongyeon)

Jimin mutfağa giderken ben de kendimi koltuğa attım ve başımı arkaya uzattım. Bugün o kadar olaylı geçmişti ki başım ağrımaya başlamıştı.

Bence de başım ağrımakta haklıydı. Ama bugünün iyi yanlarıda vardı. Mesela aşk acısı çekmemem gibi.

Jimin'e aşık olduğumu bugün anlamıştım ve bugün ona söylemiştim. Onun bana aşık olduğunu öğrenmiştim. Sevgili olmuştuk. Ben bugünü bir otel odasında ağlarken uyuya kalarak bitirmeyi düşünürken, büyük ihtimalle Jimin'in, aşık olduğum adamın kollarında, onun kokusunu solurken uyuya kalacaktım.

Ama herkez benim kadar şanslı değildi. Sevdiği, aşık olduğu, ömrünü verdiği, adamı ya da kadını kaybeden insanlar vardı. Ya da onlardan ayrılmak zorunda kalan. Ya da gerçek aşkı bulduğunu bulup, aslında yalan bir sevgiye tutunup karşında ki gerçekten ona aşık olan kişiyi umursamadan giden.

Bu hayatta çok fazla aşk türü vardı. Çok fazla acı türüde vardı. Her insanın aşkı da acısı da farklıydı. İşte Afrodit'in ne yapacağı belli olmuyordu.

Hey! Tabiki tanrılara inanıyorum. Afrodit ne alaka demeyin bana!

Ben düşüncelere dalmışken bana yaklaşan adım seslerini duydum. Başımı arkaya çevirdiğimde Jimin'i görmüştüm ama nedenini bilmediğim bir şekilde yüzü asıktı.

Yanıma gelerek, benim yaptığım gibi kendini koltuğa bıraktı ve kolunu omzuma atarak beni kendine çekti.

Saçlarıma bir öpücük bıraktığında başımı göğsüne yasladım ve kollarımı beline doladım.

"Neden yüzün asık?"

"Ne?"

Sanki bir yere dalmıştı ve ben ona seslenince şaşırmıştı.

Sorumu tekrarladım.

"Neden yüzün asık Jimin?"

Başını dalgınca iki yana salladı. Galiba kendine gelemeye çalışıyordu. Ellerimi uzattım ve yüzünü ellerimin arasına aldım. Bu sayede düz bir şekilde önüne bakan bakışları bana dönmüştü.

so what🍀jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin