bir

183 15 5
                                    

(Jeongyeon)

Sağol baba ya? Gerçekten ben istemediğim halde bana koruma mı tutmuştu? Nasıl sevindim anlayamam.

Neden babam ben ne dersem tersini yapıyordu anlamıyorum ki.

Bahaneside hazırdı. Neymiş bu dönemlerde kadın cinayetleri artmış. Arttıysa evli olup kocasından boşanmak isteyen kadınların cinayetleri artmıştı. Ya da sevgilisinden ayrılmak isteyen.

Bakışlarımı arabamın yanında duran takım elbiseli yakışıklı adamdan çekerek arabama ilerlemeye başladım.

Takım elbiseli adamın karşısında durduğumda önünde bağladığı kollarını açarak önümde eğildi.

"Merhaba, Bayan Yoo. Ben korumanız Park Jimin."

Başımla onu onayladım. Gerçekten yakışıklı bir yüzü vardı. Tabi bunu inkar eden yoktu.

"Aşırı resmiyete gerek yok. Hem önümde eğilmeler filan ne? Muhtemelen benden bir iki yaş büyünsündür. Yanılıyor muyum?"

"Aslında yaşınızı bilmiyorum ama doksan beş doğumluyum."

İşte. Benden bir yaş büyüktü.

"O zaman bir daha önümde eğilme. Bana Bayan Yoo'da deme. Sevmiyorum böyle şeyleri. Bu arada benden sadece bir yaş büyüksün. Büyüğüm diye de havalara girme."

Başıyla beni onayladı. Şirkette mecburen herkezin bana Bayan Yoo demesine katlanıyordum ama o bana demese de olurdu. Sonuçta bütün gün yanımda olacaktı.

Elini tuttuğumda şaşırmışa benziyordu. Ama amacım sadece arabanın anahtarını vermekti. Anahtarı eline bıraktığımda üzerinde ki şaşkınlığı atmayı başarmıştı.

"Maden korumamsın arabayı sen sürmelisin değil mi?"

Başıyla beni onayladı. Sonrasında ise önümden çekilerek arka kapıyı açtı. Ciddi miydi?

Gözlerimi devirerek ilerledim ve ön koltuğun kapısını açtım.

"Korumamsın, özel şoförüm değil. Sadece uykumu alamadığım için sen sürüyorsun."

Konuşmamı bitirerek arabaya bindim. Kapıyı kapattığımda yüzünde ki şaşkın ifade yok olmuş ve arka kapıyı kapatarak arabanın önünden dolaşmıştı. Şöför koltuğuna bindiğinde anahtarı kontağa takarak çalıştırdığında bakışlarımı ondan çekerek önüme döndüm.

"Şirketin yerini biliyor musun?"

Bana bakacak gibi olduğu göz ucuyla görmüştüm. Ama kendini toparlayarak bakışlarını yoldan ayırmamıştı.

"Evet, biliyorum."

Derin bir nefes alarak başımı arkama yasladım. Hâlâ uykum vardı. Uyumak istiyordum ama yapamazdım. Şirkette tonlarca iş beni bekliyordu.

...

"Gir."

Şirkette ki özel odamın kapısı çaldığında kısa bir yanıt vermiş ve bakışlarımı önümde ki dosyadan ayırmamıştım.

Kapının açılarak geri kapanma sesini duyduğumda gözlerimi nihayet dosyadan çekerek gelene bakmıştım. Asistanım elinde birkaç dosyayla bana doğru gelerek masamın önünde durdu. Yavaşça önümde eğildiğinde göz devirdim.

Resmiyeti sevmiyorum. Bana göre insanlar arasında sınıf farkı olmamalıydı.

"Bayan Yoo, bu dosyaları imzalamanız gerek."

Elimi uzatarak elinde ki dosyaları elime aldım.

"Nedir bunlar?"

Bakışlarımı dosyalardan çekerek tekrar asistanıma çevirdiğimde konuşmuştu.

"Son bir hafta içinde işe alınan çalışanların işe alındığını onaylayan belgeler."

Başımla onu onayladım. Dosya sayısına bakarsak dört adet yeni çalışan alınmıştı. Kaşlarımı çattım. Bu hafta bir finans bölümüne çalışan alınmıştı. İki adette yeni tasarımcı. Dördüncü kişi kimdi?

Dosyalara teker teker baktım. En sondaki dosyanın üzerinde gördüğüm isimle yeni alınan kişi aklıma gelmişti.

Park Jimin.

Gerçekten şu an odamda, cam kenarında ki üçlü koltukta oturan adamı mı unutmuştum?

Kendime göz devirerek tüm dosyaları imzaladım. Dosyaları asistanıma geri uzattığımda elimden aldı.

"Efendim, biliyorum üstüme vazife değil ama imzaladığınız son dosyada olan isim. Şirkete böyle bir çalışan alındığı hatırlamıyorum. Yani sizinle bir görüşme ayarlamadım."

Kaşlarını kaldırdım. Bu kızın işi neydi?

"Madem bana Park Jimin adında biriyle görüşme ayarlamadın neden dosyayı buraya getiriyorsun? Ya da getiriyorsun bu senin işin ama neden kayıtlara bakarak araştırmıyorsun? Senin bu şirketle bağlantısı olan herkezi tanıman gerek miyor mu?"

Başını önüne eğdi.

"Özür dilerim efendim."

"Dileme. Sadece işini düzgün yap. Ayrıca bu seferlik ben söylüyorum. Merak ettiğin kişi tam şurada oturuyor."

Konuşurken bir yandan da elimle koltukta oturan Jimin'i işaret ettim. Asistanımın bakışları o tarafa dönmüştü ama ben hiç oralı olmadan önümde ki dosyaya geri döndüm.

"Çıkabilirsin."

Önümde tekrar eğilerek çıkışa ilerledi. Anlayamıyorum. İşini düzgün yapmayacaksa burada ne arıyordu?

--------------------------------------

Yine Jeongmin ve yine ben. Sanırım Afrodit Day'den sonra Jeongmin yazmaya alıştım. Artık zor gelmiyor.

so what🍀jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin