on

75 14 0
                                    

(Jeongyeon)

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ben yıllarca nasıl gözümün önünde ki bir şeyi farkedememiştim. Ne kadar salakmışım.

Belkide annem bu yüzden ölmüştü. Babam annemi teyzemle aldatmıştı ve annem buna dayanamayarak kalp krizi geçirmişti.

Ama bilmiyordum işte. Ben annemin ölüm nedenini bile bilmiyordum. Babam bana asla annemin ölüm nedenini söylememişti.

Aslında o adama baba bile demek istemiyordum. Şu an birinin beni teselli etmesine ihtiyacım vardı. Jihyo'nun yanına gidecektim ama vazgeçmiştim.

Bu yüzden Jihyo'ya mesaj attım ve gelemeyeceğimi, işimin çıktığını söylemiştim.

Jihyo'ya mesaj attıktan sonra önünde durduğum kapıyı açtım ve evden çıktım. Merdivenleri nasıl indiğimi hatırlamıyordum.

Arabama doğru ilerlerken Namjoon'u aradım ve açmasını beklerdim. Açtığında ise konuşmaya başladım.

"Namjoon..."

Cümlemi bitirmeme izin vermedi.

"Bitanem şu an çok önemli bir toplantıdayım. Ben seni daha sonra arayacağım."

Ve telefon yüzüme kapandı. En ihtiyacım olan anda bile yanımda değildi. Bir de bu adamla evlenmeyi düşünüyodum ben. Sevdiğimden değil, babam istediği için onunla evlenecektim ama şu an vazgeçmiştim. Kim Namjoon benim evleneceğim adam olmayacaktı.

Başka kimin yanına gidebilirdim ki?

Abim, yurt dışındaydı. Eğer burda olsaydı kesinlikle onun yanına giderdim.

Aklıma gelen düşünceyle biraz duraksadım. Jimin beni kabul eder miydi?

Onu rahatsız etmek istemiyordum. Bugün izin günüydü. Ama başka kimsem yoktu.

Telefonumun kilitlenen ekranını açtım ve Jimin'i aradım. İkinci çalıştan sonra açmıştı.

"Jeongyeon, bir sorun mu var?"

İster istemez ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Ağlamak istemiyordum ama kendime hakim olamıyorum.

"Sen ağlıyor musun?"

"Jimin, müsaitsen yanına gelebilir miyim?"

Sesi endişeli geliyordu. Belkide beni gerçekten önemsiyordu.

"Gelebilirsin, ben sana konum atarım şimdi."

Konum gelince arabanın navigasyonuna girdim ve telefonumu tamamen kapattım. Kimse bana ulaşamasın istiyordum.

........

(Jimin)

Kucağımda oturan kızı geri iterek yanıma düşmesini sağladım ve ayağa kalktım. Hemen burdan gitmesi gerekiyodu.

"Bir sorun mu var?"

"Var, ama seni ilgilendirmiyor. Hemen çık git."

O da ayağa kaktı ve bakışlarını sertleştirdi.

"Beni buraya getiren sensin, şimdi nasıl beni kovabiliyorsun?"

Tamam, böyle olmayacaktı. En iyisi taktik değiştirmek gerekiyodu.

Kollarımı ince beline sardım ve dudaklarına sert bir öpücük kondurdum.

"Bir arkadaşım kendini iyi hissetmiyormuş, yanıma gelecekmiş. Bu yüzden senin burdan gitmen gerek. Merak etme ben seni bulurum."

O da, o da diyordum çünkü kızın adını bilmiyorum, kollarını omuzlarına koydu ve cilveli bir şekilde bana bakmaya başladı.

"Olsun, ben kenarda otururum. Arkadaşın gidince de işimize bakarız."

Ne inatçı çıktı.

"Ama arkadaşım hırsını senden çıkarabilir. Galiba sevgilisi onu aldatmış. Şu an dünya üzerinde ki tüm kadınlara sinirlidir. Sana zarar vermesini istemem. Sonuçta sen bana lazımsın değil mi?"

Dudaklarını büzdü.

"Peki ama beni nasıl bulacaksın? Telefon numaram sende yok ki."

"Ben bulurum merak etme."

Başıyla beni onayladı ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Bende ayrılıp koltuğun üzerinde ki çantasını aldı ve bana el sallayarak kapıya ilerledi.

Kapının kapanma sesini duyduğumda hemen orta sehpanın üzerinde ki bardakları ve şişeyi aldım. Şişeyi dolaba ve bardakları bulaşık makinasına koydum.

Hemen mutfaktan çıkarak üst kata çıktım. Üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Şarap kokan kıyafetlerle Jeongyeon'un karşısına çıkamazdım.

----------------------------------------------------------------------

Jimin şerefsizliklere doymuyor. Vakshajahksjsbznzbz

so what🍀jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin