yirmi dört

69 8 5
                                    

(Jeongyeon)

Jimin yavaşça geri çekildiğinde bile gözlerimi açamamıştım. Neden bunu bana yapıyordu? Sanki beni seviyormuş gibi niye öpüyordu? Belki de asıl amacı bana acı çektirmekti. Eğer öyleyse amacına ulaşmıştı. Onun yüzünden acı çekiyordum.

"Jeongyeon ben..."

Ne söyleyecekti bilmiyordum ama söylemesini istemiyordum. Bana acı çektirecek gibi geliyordu. İnsanlar beni güçlü bir kadın olarak biliyordu. Ama ben insanların sandığını kadar güçlü değildim.

"Sus. Sesini duymak istemiyorum. Canımı yakmaktan zevk mi alıyorsun bilmiyorum ama beni rahat bırak artık. Tamam anladım beni sevmiyorsun, ben senin için bir işten ibaretim. Ama artık bunlar umrumda değil."

Kapalı gözlerimi açarak bana bakan gözlerine bakmaya başladım. Sanki beni seviyormuş gibi bakıyordu. Beni yıldırımlardan koruduğu gece baktığı gibi bakıyordu. Bakıyordu ama ben bakmasını istemiyordum. Beni kandırmasını istemiyordum artık.

"Yarın şirkete gel. Çıkışını yapsınlar. Muhasebeden tazminatını alırsın."

Kolumu elinin arasından çektim ve bahçe kapısına ilerlemeye başladım. Arkamda şaşkın bir Jimin bırakarak...

Onu her gün görerek kendime acı çektiremezdim. Bundan sonra benim korumam olmayacaktı.

Bahçeden çıktım ve göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Bencil olacak ve sadece kendimi düşünecektim.

"Jeongyeon!"

Arkamdan seslenmesini umursamadım. Şu an tek dileğim bir taksi bulmaktı. Babamın ve teyzemin yüzünü görmek istemesemde eve gitmek zorundaydım. Şu an otel köşelerinde sürünmek istemiyordum.

"Jeongyeon!"

Hayır, hayır. Onu umursama Jeongyeon. Onun tek amacı senin kalbini kırmak. Onun umrunda bile değilsin. Ona değer vererek sadece kendini üzüyorsun.

Adımlarımı hızlandırdım ve caddeye doğru yürümeye devam ettim.

"Jeongyeon!"

Caddeden geçen bir taksiye elimi salladım ve yanıma gelip durmasını bekledim. Taksi önümde durduğunda arka kapıyı açmıştım ki kolumu tutup beni kendine çeviren bedenle durmak zorunda kaldım.

"Kendin konuşup, benim tek kelime bile etmeme izin vermeden çekip gidemezsin. Önce beni dinle daha sonra istediğini yaparsın."

Hâlâ istediğini yaparsın diyordu. Tabi ne bekliyordum ki? Seni bırakmam demesini filân mı?

Tamam, öyle demesini beklemiyordum ama istiyordum.

"Seni dinlemek filân istemiyorum. Ne diyeceğin belli değil mi zaten? Ben en başından beri seni korumanım sana o gözle bakamam, sen benim patronumsun falan diyeceksin. Ben bunları bilerek zaten acı çekiyorum. Bir de senden duyup daha fazla acı çekmek istemiyorum."

"Hanımefendi, binecek misiniz artık?"

Taksicinin sesini duyduğumda kolumu Jimin'den kurtarmaya çalıştım ama o buna izin vermedi ve beni kendine çekti.

"Siz gidebilirsiniz. O bir yere gitmiyor."

Ne saçmalıyordu bu adam?

"Saçmalama eve gideceğim ben."

Taksinin kapısını kapattı ve bakışlarını bana çevirdi.

"Bir yere gitmiyorsun konuşacağız."

Kolumdan çekerek beni peşinden sürüklemeye başladı.

"Jimin bırak beni."

Beni dinlemedi ve peşinden sürüklemeye devam etti.

Kolumu ondan kurtarmaya çalışıyordum ama başarılı olamıyordum. Sanırım konuşmadan beni bırakmayacaktı.

----------------------------------------------------------------------

Ben geldiiiim. 😁

Profilime girerek Taesana kurgum olan CRYSTAL SNOW'a bakabilirsiniz.


Bir de kitaba uyacağını düşündüğünüz şarkıları bana söyler misiniz? Spotify'den So What için çalma listesi hazırlamak istiyorum. Belki link paylaşırım.

so what🍀jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin