Şarkı: The Away Days- Sadness Will Last Forever
=VEGA=
İnsanlar...
İki yüzlü, çoğu işlerinde menfaat güden, kinci ve zararlı varlıklar...
Bu varlıkları tanımadan önce onlara dönüşeceğim bilgisi babama ulaştığında bunu bize nasıl anlatacağına dair planlar kurmak için odasına çekildiği ve onu gizli gizli dinlediğim zamanları hatırlıyorum... Ne kadar toy ve yerinde duramayan bir çocuktum o zamanlar. Babam bize oraya gitmenin yolunu bulduğunu söylediği o gün gelecekte olduğumuzdan bile bir haberdik. Büyüdükçe her şeyi daha iyi anlıyor, kendimin ileride dönüşecek olduğu varlıktan nefret ediyordum. Bunu ne kadar kendime itiraf edemesem de ben aslında kendimden nefret ediyordum...
8 Temmuz 2089.
Ait olmadığım yerdeyim.
Asla buraya ait değilim.
Ama buradayım.
Eski zamanlardaki gibi dizinde uyusam bu kabus geçer mi baba? Yine sarsan beni sımsıcak kollarının arasına, huzuru bulsam.. Yine gelsen öpsen beni yanağımdan, güç olsan bana.
-"Çok özledim baba" diye bir nida döküldü ağlamaktan şişmiş dudaklarımdan. Tiz sesim ölüm sessizliğini andıran odada yankılanınca kendime gelmeye çalıştım. Düşüncelerimden sıyrılıp bu lanet günün bitmesi için saatleri,saniyeleri hatta belki saliseleri saymam gerekiyordu. Biter miydi çabucak bu benim yaşayan ölüye dönmeme vesile olan kötü gün? Asla bilemezdim yıllar önce bu tarihin babamı son kez gördüğüm tarih olduğunu, bilemezdim son kez o naif ve kalbimi sevgi ile dolduran sesini son kez duyduğumu...
Geçmişe gitmek istiyordum. Eğer isteseydim,o eski zamanlarıma tekrar dönebilirdim. Ama ne çocukluğuma geri dönebilirdim, ne de babamı geri getirebilirdim. Sadece gidip orda ki çocukların ileride dönüşecekleri canlıyı izlemelerine şahit olur, kalbim ve ruhum yerle yeksan olurdu. Bunu istemiyordum. Olabilecek tüm kötü şeylerden kaçmak ve kurtulmak istiyordum. Temiz olmak istiyordum. Çocuk kalmak istiyordum. Hiçbir zaman büyümemek ve kirlenmemek istiyordum. Bu kötü Dünya'nın pisliği üstüme bulaşmasın istiyordum. Evime Vega'ya gitmek istiyordum. Ait olduğum yere.
9 Temmuz 2089.
Dün ağlamaktan uyuyakaldığım için başım çatlıyordu ama 8 temmuz gününü uyanık olarak atlatmaktansa baş ağrısı yeğlerdim. Bugün M.Ö. 1259 yıllarıma geri dönmem ve orda ki durumların işleyişine göz atmam gerekiyordu. Babam öldüğünden beri daha çocuk yaşımda 3 evreninde işleri bana yüklenmiş ve küçük bir kız iken çalışmaya başlamıştım ama bundan bir gün olsun şikayet etmemiştim. Çünkü bu gizemi çözmek uğruna nice canlar daha hayatın baharındayken yitip gitmişlerdi.
Bu Dünya'nın düzenini değiştirmek için elimden geleni yapıyor öncelikle geçmiş zamandaki varlıklarla ilgileniyor daha sonra gelecekte ki gezegenim Venüs'e gidip olasığı bir savaşı engellemeye çalışıyordum. İtiraf etmek gerekirse (ki bence gerekirdi) çok zorlanıyordum. En çok korktuğum şey ise şuan bulunduğum Dünya gezegeninin bizim türümüzün bulduğu sırrı bulmasıydı. Geçen hafta haberlerde gördüğüm kadarıyla Venüs gezegeninde fosfin bulmuşlardı ve burada yaşam olabileceğini düşünüyorlardı. En gülüncü ise uzaylıların kendilerinden korktukları için Dünyaya inmediğini düşünmeleriydi. Acaba uzaylı türünün büyüdükçe ve geliştikçe insana dönüştüğünü,insana dönüşmek istemeyenlerin ise Venüs'te kendilerine hayat kurup insanların kendilerinden daha güçsüz yaratıklar olduklarını bildikleri için onlarla savaşmadıları,iletişime dahi geçmediklerini bilseler ne düşünürlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEGA
FantasíaGökyüzü kalbini Venüs ve Dünya ile kutsadı. Gök tanrısı Dünyadan başka gezegenlere de sihrini bahşedip yaşama izni verdi. Zaman makinesi kendini her şeyden üstün gören ademoğullarını yerle bir etti. Vega kendisiyle barışıp evrene ışığını saçmaya dev...