Kapıya yaklaşıp açtığımda evin önünde duran lüks araca gözüm takılmıştı. Arabanın kapısı açılıp çıkan kişiyi gördüğümde panik tüm vücudumu esir aldı.
Karşımda duran burak'tı. İyi de neden gelmişti. Asıl soru bu değildi, asıl soru evimi nereden bulmuştu?Hızla arabasından uzaklaşıp kapımın önüne kadar geldi. Üzerinde kahverengi bir t-shırt ve siyah pantolon vardı.
Anlamayan gözlerle, "Burak?" Dedim. Neden evime gelmişti ki?
Mahçup gözlerle bana bakıp elini ensesine götürdü. Allah'ım inşallah kötü bir şey yoktur...
"Selam..." Diyip kapıya bir adım daha attığında istemsizce geriye bir adım atmıştım.
"Evimi nereden buldun?" Diye sordum direkten.İstemsizce kaşlarım çatılmış, ağzından çıkacak sözlere odaklanmıştım.
"Şey aslında ben.." deyip durduğunda "sen?" Diye üsteledim.
"Ben seni uyarmaya gelmiştim aslında."
Dediğinden hiçbir şey anlamamıştım."Ne uyarması Burak, adam akıllı anlat şunu." Diyip kalbimin hızlı atışını elimle yavaşlatmaya çalışıyordum.
"Dün.." deyip elini ensesinden indirip cebine soktu.
"Dün bir selfie çekmişsin ve biri o fotoğrafları alıp okulun her yerine afiş olarak astırmış.""Ne!?" Diye soludum. Kim böyle bir şey yapardı ki. Gerçi bunu düşünmek çok salakçaydı. Ateş belli ki okuldaki diğer öğrencilere kök söktürüyordu. İntikamını almak isteyen herhangi biri bunu yapmış olabilirdi.
"Ciddi olamazsın!" Dedim. Hâlâ şaşkındım.
"Malesef doğru. Üstüne üstlük ateş bunu senin yaptığını düşünüyor."Allah'ım ben bu okula ne diye gelmiştim ki?
Benim hiçbir alakam yok. Sadece selfie çekilip telefonu ona geri verdim. Sonrasına Burak bakmıştı." İyi de Burak, ben bir şey yapmadım." Dedim.
Burak anlayışla kafasını sallayıp, karizmatik bir tebessümle elini omuzuma koymuştu.Elini koyduğu yerler cayır cayır yanıyordu.
Kalbim sesli sesli atmaya başlayınca utanıp bakışlarımı ellerime çevirdim."Ateş'e fazla gözükmemen senin için iyi olur. Çok sinirliydi." Dediğinde şaşkınca yüzüne baktım.
Yapmadığım bir şey için saklanmama gerek yoktu.Biraz kıpırdayıp ellerini çekmesini sağladıktan sonra, "yapmadığım bir şey için asla saklanmam." Diyip burak'a doğru yürüyüp arkamdan kapıyı kapadım.
Karam çoktan evine gitmişti. Kapıyı klitleyip anahtarı çantama sokuşturdum.
Burak'ı geride bırakarak ıssız sokak boyunca yürürken bileğimde bir ağırlık hissettim. Arkamı dönüp burak'a ne yapıyorsun bakışı atıp elimi ondan kurtardım.
"Sen şimdi kahvaltı da yapmamışsındır, gel güzel bir kahvaltı yapalım. Sonra birlikte okula geçeriz." Dediğinde bu fikre sıcak bakıyordum ancak içimden bir his gitmemek için baskı yapıyordu.
Burak'ın bütün ısrarlarına karşı yenik düşüp arabasına bindim.
Yol sessiz ve kısa sürmüştü.
Arabaya bindiğinde beri tek tük konuşmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~TUTSAK
Teen Fiction🌙Okula yeni gelen ben, Bir yandan aşk bir yandan nefretle uğraşırken etrafım belalarla örülmüştü. Ben artık tutsaktım. Hem nefretle hem aşkla... "Senden nefret ediyorum..." dedim. Mavi gözlerini aşkla bana dikerken, "senden nefret ediyorum...