IV. BÖLÜM.

118 52 39
                                    

           Aynanın karşısına geçip giyindiğim kırmızı t-shırt ve altına giydiğim siyah şortun uyup uymadığına baktım.
Gayet güzel olmuştu.

Ateş ile geçirdiğimiz o kabus dakikaların üstünden neredeyse 12 gün geçmişti.
Hastane de uyandığım günü hayal meyal hatırlıyordum.

Sürekli başımda özür dilerim diyen bir erkeğin sesini duyuyordum.

Gözüm aralandığında koltukta uyuya kalmış pelin ve yanında telefonu ile uğraşan şüheda'yı görmüştüm.

Az sonra ise kapıyı yavaş yavaş açılan kapıya doğru dönmüştüm.
Burak elinde 2 tane tost ile içeri girmiş ve beni uyanık görünce sevinçle yanıma koşup,

"Su! Sonunda açtın gözlerini. İyi misin güzelim?" Demişti. Ancak  cevap veremeyecek kadar yorgun ve bitkin düşmüştüm.

Sese kalkan pelin ile birlikte şüheda hızla yanıma koşup elini tutmuşlardı.

"Su... İyi misin canım?" Diyen pelin'e ağır ağır kafamı sallamıştım.
Yorgunluktan gözlerinin altı mosmor olmuştu.

Aynı merak ve heyecanla, "Burak sen koş doktoru çağır!" Demişti şüheda.

Dediklerine göre 2 gün boyunca uyanmamışım.
Uyanmadığım 2 gün boyunca ateş yanımdan bir saniye bile ayrılmamış, deyimi yerinde ise nöbet tutmuştu.

Uyandığım gün ise ortadan kaybolmuştu.

    Hızla kafamı sallayıp makyajımı yapmaya koyuldum. Aradan geçen zamanda bana karan olsun Burak olsun pelin ve şüheda olsun beni yalnız bırakmamışlardı.

Kendimi çok iyi hissediyordum.
Sonuçta 12 gün geçmişti, boru mu yani?

Gülümseyip yeşil gözlerimi belirginleştirmek için göz kalemi ve eyeliner sürdüm.
Çok daha iyi olmuştu.

Koyu şeftali tonunda bir ruj sürüp üzerime parfüm boca ettim. Artık hazırdım.

Çantamı sırtıma geçirip telefonumu elime aldım.
Bugün yeniden ateş'i görmek umuduyla yola koyuldum. 12 gündür ne okula geliyor ne de kendisinin nerede olduğu hakkında bilgi veriyordu.

Tek bildiğimiz kafa dağıtmak için kayboluşuydu.
Arada çok nadiren cem'i arayıp iyi olduğunu söylüyordu.

Bu arada Cem Burak ve ateş'in ortak en yakın arkadaşıydı.
He bu arada pelin ona platonik aşkıtı.

Evin kapısını kilitleyip sokağa çıktığımda kapıda Burak'ın lüks arabasını gördüm.

Hızla oraya ilerleyip arabadan inen burak'a sıkıca sarıldım.
"Sonunda gelebildiniz uykucu hanım." Diyip Gülen burak'a sertçe vurup arabaya bindim.

Ön koltukta oturan pelin'e öpücük verip yanımdaki süheda'ya da aynı öpücüktek verdim.

Artık aramız daha da samimi idi.
" Pelin bil bakalım kimi almaya gidiyoruz?" Dedi Burak.

Biz arkada şüheda ile kıkırdarken pelin'in beti benzi atmıştı.
"Eğer oysa h-hayır hazır değilim ama!" Diye kekeleyince daha da dayanamayıp hep birlikte kahkaha atmaya başladık.

~TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin