N.18

557 133 159
                                    

Bu sefer Emir Can İğrek'in şarkısı değil ama ama yine müşümükkel bir şarkı :)

Dermanısın her derdin'

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Nalan'dan

Sabah'

emir: LAN KARII!

nalan: noluyo ya?

emir: şaka gibi la

emir: sen beni seviyorsun

emir: seviyorsun mu?

nalan: mşğfdöfmöğd

nalan: seviyorum

emir: bismillahirrahmanirrahim

emir: acaba rüya falan mı?

emir: bakıyım 

emir: yok, değilmiş

nalan: ya 

nalan: KLFDGKJFJFLGJLFDJKJ

emir: hadi okula geç kalmayalım

emir: hemen gel seni çok özledim

nalan: tamam geliyorum

nalan: ha bir de

nalan: ben de seni özledim 

emir: kızım sen böyle şeyler söylersen ben seni yerim

emir: ısırırım yanaklarını

nalan: kafa uçtu

nalan: öşğmfdşdmğffmd

emir: fjoıdhgdbjksf

nalan/ çevrimdışı

emir/ çevrimdışı

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Okul kapısından içeri girdiğim sırada bana doğru ilerleyen birine takıldı gözüm, Meriç'e...

Bana doğru geliyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Yanından geçerken kolumu tuttu,

"Konuşmamız lazım" dedi. 

Kolumu çektim. Bu temas işi hiç hoşuma gitmemişti. Sonrasında kafamı 'tamam' anlamında salladım.

Önümden yürümeye başladığında gitmedim, gitmek istemedim. Çünkü söyleyeceklerinden korkuyordum. Arkasından gelmediğimi anlayınca, kafasını çevirmeden omzunun üstünden bana baktı. Eliyle gelmem için işaret yaptı. Bu sefer sorgulamadan ilerledim. Yanına vardığımda beraber ilerlemeye başladık. Nereye gideceğimizi merak ederken okulun dışına çıktık. 

Sahile doğru ilerlediğini anlayınca konuşmaya başladım,

"Meriç bak benim derse yetişmem lazım, burada konuşalım işte."

Hızla arkasını döndü, sinirli miydi? Ama neden?

"Nalan... Senden hoşlandığımı biliyorsun, neden bana bunu yapıyorsun? Ben sana ne yaptım ya ne yaptım!?"

Evet sinirliydi. Hem de çok fazla. Delirmiş gibiydi.  Ama ben ona bir şey yapmamıştım ki...

"O'nla sabah akşam mesajlaşırken beni engellemenin anlamı neydi söyler misin?"

Kafamı eğdim. Haklıydı. Ne diyebilirdim ki? Ama insan aşık olacağı kişiyi seçemezdi, benim bir suçum yoktu.

Sinirlendiğini konuşmasa bile anlayabiliyordu insan. Mesela dişlerini kıracak gibi sıkıyordu, ya da yumruk yaptığı ellerinin eklem kemikleri beyazlaşmıştı. 

"Ölüyorum anlasana... Karşında yok oluyorum... Bilincimi kaybediyorum... Aklımı kaçırıyorum..." dedi sessizce. Bense neredeyse ağlamak üzereydim. Gözlerimin doluşunu umursamadan O'nu nasıl kırdığımı dinledim...

"Ondan hoşlandığını biliyorum Nalan. O'na nasıl baktığını görüyorum." derin bir nefes aldı ve devam etti. "Ve ben sırf senin gözlerini parlarken görebilmek için,  O'nu izlerken izledim seni..." dedi ve sustu. Kafasını eğdi. Ben mi? Bense sessizce ağlıyordum.

Ama ben eskiden böyle değildim. Birini asla kırmazdım, kıramazdım... Babam bana böyle öğretmişti. 'Farkında olmadan bile olsa birinin kalbini kırarsan, mutlaka o kişinin gönlünü almalısın' demişti. Hep böyle yapmıştım, şimdi de yapacaktım. Suçlu olsam da düzeltecektim.

Gözyaşlarımı silip konuşmaya başladım,

"Bak Meriç... İnan ne diyeceğimi bilemiyorum. Seni asla kırmak istemem. Ama ben... Yani şey..."

"Anlatma" dedi sert bir sesle. "Bana O'nu anlatma, Sana nasıl hissettirdiğini anlatma, Seni mutlu ettiğini anlatma, O'nunla eğlendiğini anlatma, Yapma Nalan... Bana O'nu anlatıp canımı daha fazla yakma..." dedi ve duraksadı "Bana O'nu anlatma" dedi. Kelimelerin muhatabı bendim ama daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.

Artık sessizce değil, hıçkırarak ağlıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece kafamı önüme eğmiş bir şekilde ağlıyordum. Zaten başka ne yapabilirdim ki?

Eliyle çenemden tutarak kafamı kaldırdı. Gülmüyordu ama kızgın veya sinirli de değildi. 

"Seni illa benle olasın diye sevmiyorum ki ben." dedi gözyaşlarımı silerken, "Seni sevmeyi de seviyorum ben. Sen mutluysan benim için hiç bir şey önemli değil, dünya yansa bile umrumda değil. Ama eğer O'na gideceksen sadece kendi mutluluğun için git olur mu? Git ve mutlu ol..."

Cümlesi bittiğinde kafamı kaldırdım. Ve o an gözünden akan bir damla yaş gördüm. Ağlamam daha da şiddetlenince beni kendine çekip sarıldı. Hareket etmedim. Tepki vermedim. Sadece bana sarılmasına izin verdim...

Ayrılmak için yavaşça hareketlendiğim sırada tekrar konuştu,

"Lütfen... Lütfen biraz daha böyle kalalım... Buna çok ihtiyacım var..."

Cevap vermedim. Ama ayırmadım da bedenimi ondan. Sadece bu şekilde hareketsiz kaldık. Aklım çok karışmıştı. Hiç bir şeyi anlayamıyordum. Beynim durmuş gibiydi.

Tam o sırada bizi izleyen Emir'i görmemle donup kalmıştım. Kafasını iki yana sallayarak arkasını dönüp ilerlemeye başladı. 

İşte bu sefer gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum...

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

dırırıttırıım

yorum yapmayanları dövüyorum şömfdğöşfmömf

Nalan / Texting (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin