Gerçekler: Bazen bir rüya görürsün… Böyle bir kuyunun dibindesin… Bağırıyorsun, çıkmıyor sesin… Ya da ne bileyim… Birine koşuyorsun ama koştukça uzaklaşıyorsun… Belki bir uçurumdan aşağı düşüyorsun… Düştükçe korkun artıyor… Kalbin yerinden çıkacak gibi atıyor… Yaklaşıyorsun, çarpacaksın… Neye çarpacağını da bilmiyorsun… Tam düştüm derken fırlıyorsun yataktan…
Umud: Oh be rüyaymış.
Gerçekler:Rüya değil, Hayatın ta kendisiymiş…
Geçmişe dalmış olan düşüncelerim telefonumun çalmasıyla o girdaptan çıkmış başka bir fırtınaya geçiş yapmıştı. Gerçek dünyaya.
Arayan Ezgi'ydi.
"Efendim Ezgi."
"Ezlem?"
"Efendim Ezgi dinliyorum."
"Ya şey okuldan öyle aceleyle çıkınca merak ettim. Kötü birşey yok değilmi?"
"Hayır yok. Ufak bir işim vardı halletmem gereken."
"Aceleyle çıkınca birşey oldu zannetimde..
Imm rahatsız ettim kusura bakma.""Bir şey yok Ezgi merak etme. Yarın görüşürüz."
"Görüşürüz."
Ezgi'nin bana karşı biraz çekingen tavırları nasıl tepki vereceğimi bilememesinden kaynaklıydı. Bazen öyle bir duvar örüyordum ki insanlar ile kendi arama bırak o duvarı geçmeyi buzdan örülmüş duvarıma yaklaşamıyorlardı bile. Soğukluğunun etkisi altında kalıyorlardı.
Ezgi'ye karşı her ne kadar o duvarın soğukluğunu azaltmış olsamda diğerlerine karşı olan tutumum onun da çekinmesine sebep oluyordu. Ama elimden gelen buydu. Bu kadardı, fazlası değil..
Telefonu kulağımdan indirirken ekranını açıp saate baktım. Artık kalksam iyi olucaktı. Üzerimdeki değiştirmek için önce eve uğramam gerekecekti. Geçmişin ağırlığını üzerimden atıp geçmişten bulup çıkardığım o sandığı tekrar açmamak üzere zihnimin en kuytu köşelerine gömdüm. Ayağa kalkıp motoruma doğru ilerledim. Kenarında duran kaskı alıp taktıktan sonra motora atlayıp evime doğru sürdüm. Tek tutkumdu motor. Tek sevdam. Çünkü yaşadığımı hissediyordum. Belki de hızın vermiş olduğu o tatlı heyecandan dolayı belki de en ufak bir hatada ölümle aramdaki bağ olduğundan. Ama yeri bende çok başkaydı. Nihayet siteye vardığımda motorumu otoparka park edip evime çıktım. Üzerimdekilere bir göz attığımda sadece kazağı mı değiştirmeye karar verip dolaptan siyah atlet çıkarıp üzerimi değiştirdim. Odamdaki motorlarımın anahtarları için özel yaptırdığım küçük dolaba ilerleyip bugün bana eşlik edecek olan motorun anahtarını aldım. Odada ki işim bittikten sonra salondan mutfağa geçip kendime kahve yapmak için su koydum. O esnada karnımdan gelen ses açıktığımın sinyallerini verirken bir tanede sandiviç hazırladım. Yarım saat de evde oyalandıktan sonra geç kalmamak adına biraz daha hızlanarak tekrar park ettiğim motorumu alıp siteden çıktım. Diğer motorlar Koray ve bana ait başka bir garajdaydı. Birden fazla motorla dikkat çekmek istemiyordum açıkcası. Hızla oraya doğru sürdüğümde zamanın daha da daraldığının farkındayım. Garaja ulaştığımda normal zamanlarda kullandığım motorumu park edip anahtarı yanımda olan diğer motoruma ilerledim. Hızla üzerindeki örtüye benzer şeyi kaldırdım. Yan tarafındaki kaskı alıp taktıktan sonra hızla garajdan çıkıp kapısının kapanması için düğmeye bastım. Son yarım saatimin kaldığını fark ettiğimde gideceğim yolun 2 saatlik bir mesafede olduğunuda göz önüne alınca hızla yola koyuldum. Şuan normal hızın dört katı bir hızla gidiyordum ama bundan rahatsız olduğunu söyleyemem. Hız bazıları için korkuyken benim için büyük tutkuyu. Yanından geçtiğim araçlar salisesinde kaybolurken nihayet neredeyse hiç araç olmayan şehirden uzak kısma gelmiştim. Burada gaza dahada yüklenirken kalbim alışkın olmasına rağmen yine görevini yapmış heyecanla atmaya başlamıştı. Onun adına kötü olsada ibreyi son noktaya getirimiş heyecanla atan kalbimin neredeyse yerinden çıkacakmış gibi atmasını sağlamıştım. Bu hızla bu duvara çarpsam eminin en ufak bir parçamı dahi bulamazlardı. Çünkü kullandığım motor zaten bir yarış motoruyken onu son süratinde kullandığımda ki hızı gözle görülemeyecek kadar hızlıydı. Belli bir süre daha bu hızla gittikten sonra gelmem gereken yere gelmiştim. Saate baktığımda beş dakila erken geldiğimi fark ettim. Burası gizli ve yasal olmayan yarışların yapıldığı bir alandı. Tabi ki yerler sık sık polis baskınlarına karşı değiştirilir ve burada yarışlara katılanlara gizli bir platformdan özel mesaj atılırdı. Yarışmanın bir diğer kuralı konuşmak ve yüzünü göstermek yasaktı. Sadece sayılarla bilinirdi yarışmacılar. Mesela benim numaram 7 'ydi. Toplam 18 yarışmacı vardı. Tabi bu zaman zaman yapılan kazalar nedeniyle azalıp çoğalabilirdi. Bu yarışlara katılmak için bir süre gözlem altında tutulurdunuz fark edemeden tabi. Buraya katılacak kişinin polis olmasını kimse istemezdi. İlk kez yarışacak kişiler sadece bir kaç kişiyle asıl yarış yerinden ayrı sahte yarışçılarla yarıştırılıp bir süre gözlemlenir ve eğer güven sağlayıp yarışlarda da başarı kazanmışsa ve buna ek olarak kağıtlarla bir kaç soru sorulduktan sonra gerçek yarışlara katılabilirdi. Bunun sebebi ise ne kimlik bilgilerinin ne yüzünün ne de sesinin bilinmemesiydi.
İzleyicilerin tarafına baktığımda Koray'ın her zamanki yerinde en önden izlediğini gördüm. Beni yine ve yine yalnız bırakmamıştı. Onunda bakışları beni bulduğunda kimsenin fark edemeyeceği şekilde çok hafif göz kırpmıştı. Sıradan biri baktığında normal göz kapağının kendiliğinden açıp kapandığını düşünürdü. Ama biz birbirimizi kendimizden daha iyi tanırdık. Koray beni motorumdan tanımıştı. Zaten başka türlü de tanıması imkansızdı. Herkes oldukça sade ve siyah giyinmiş ve herkesin kafasında kaskı vardı. Yarışçıların yerlerine geçmesi gerektiğini bildiren kırmızı ışık çevreyi aydınlatttığında ben ve diğer yarışmacılar yerlerine geçti. Bu sefer yarış için seçilen alan diğerlerine göre daha sakin ve ıssız bir alandı. Yarışın yapılacağı alan ve bitiş çizgisi belli aralıklarla hafif ışıklandırılırdı. Bitiş çizgisinin ışığı fark edilmesi için genelde başlangıçta yanan ışık gibi yeşil olurdu. Ve bulunduğunuz alandan bakıldığında yeşil ışık küçük bir nokta kadardı.
Başlamamızı belirten o yeşil ışık kırmızı ışığın yerini aldığında zaten hazırda bekleyen biz yarışçılarla süratle başladık. Yarışın daha başlarında olduğum için diğerlerinin aksine çok gaza yüklenmedim. Yanımdan geçenler hızla geçip rakiplerinden birimi arkada bıraktıklari işin sevinirken ben aynı hızda onların hemen arkasında ama daha yavaş şekilde belli bir süre sürmeye devam ettim.
"En önde 3 hemen ardından gelen 12 numara arasında ki rekabet bitiş çizgisine yaklaşırken daha da artı sevgili izleyiciler."
Yavaş yavaş hızlanmaya hazırlanırken sunucunun benden bahsetmesiyle aynı hızında kalmaya devam ettim.
"Ama bugün beni en çok şaşırtan 7 numara oldu istisnasız. Bitiş çizgisi görünmesine rağmen 7 numaradan hala bir atak gerçekleşmemesi oldukça şaşırtıcı. Sanırım artık eski formunda değil."
Her yarışta birinci olan birinin bu yarışta en sonda kalması tabiki herkesin dikkatini çekmişti. Fakat benim amacım dikkat çekmek değil yarışçıları şaşırtmaktı. Burada her yarışmayı kazandığım için yarışta gözü galibiyetten başka hiç bir şey görmeyen bir çok yarışmacı vardı ve ben atak yapıp önde onlarla rekabete girsem ilk işleri beni aradan çıkartmak olucaktı. Bu yüzden sabırla bekleyip doğru anın gelmesini bekliyordum. Gözüm bitiş çizgisine tekrar gittiğinde artık başlama zamanının geldiğini fark ettim.
"Hadi bebeğim! Bu yolların sahibi gösterelim onlara."
Önümdeki motorluları tek tek sollayıp onları ardımda bıraktığımda izleyenlerden de tezahürat sesleri az çok geliyordu kulağıma.
"Gözter onlara gününü YEDİ.
Haydi YEDİ ez onları."Buna benzer bir çok tezahürat duyarken önümde sadece 3 ve 12 numara kalmıştı. Onları da hafif bir atakla arkamda bırakırken saniyeler içinde yeşil ışığa ulaşmış ve kazanmıştım.
"Veeee 7 numaraya!!
Evet sevgili izleyiciler 7 numara yine yapacağını yapmış son anda atağa geçerek bizi şaşkınlık içinde bırakırken yine ve yine birinci oldu.
Kazanaaan 7 Numara!!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLAMBAÇ
ActionHayatı sıradanlığın dışında aksiyon ve gizemle harmanlanan liseli bir kız. Daha doğrusu çevresindekilerin onu liseli sıradan biri sandığı Ezlem Şahin. Aksiyon ve meceranın kalbinde can bulan biri. Aldığı görevi başarıyla yerine getirebilecek mi? Yo...