Karanlık

184 86 53
                                    

Uzun bir aradan sonra aksiyon dolu bir bölümle tekrar karşınızdayım. İyi okumalar..

Tam sırama geçiyordum ki telefonum çaldı. Arayan Koray'dı. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim Koray?"

"Yardımın lazım. Eski fabrikanın oraya gel! Acil !"

Ve ben cevap veremeden telefon kapanmıştı. Asıl dikkatimi çeken şey ise arkadaki silah sesleriydi. Yine kimin canını yaktıda başını belaya soktu acaba. Apar topar okuldan çıkıp motoruna atladım. Sesinde endişeye dair bir kırıntı olmasa bile silah seslerinden durumun aciliyeti belliydi.

20 dakikalık yolu neredeyse 5 dakikada gelmiştim. Silah sesleri hala devam ediyordu. Motorumu seslerin geldiği yerin yakınına bırakıp onların yanına doğru dikkatli ve görünmemeye çalışarak yaklaştım. Fabrika eski ve terk edilmiş bir yerdi ve ormanlık alanda bulunuyordu. Çevre de silah seslerini duyabilecek insanların bile olup olmadığından şüpheliyim. Biraz daha ilerlediğimde onları görmüştüm. Koray fabrikanın girişinde kapı tarafındaydı. Bir yerlere ateş ederken onu takip edip karşı tarafın da adamlarını görmeye çalıştım. Yaklaşık 5 ya da 6 kişilerdi. Yerde yatanlar hariç.

Ben ağacın arkasında saklandığım için beni görmeleri imkansızdı. Koray'ın tarafına tekrar baktığımda mimik ve haraketleri den bir şeylerin ters gittiği belliydi.

Elindeki silaha ağzını okuyabilirim üzere bir küfür savurmuş ve silahi bir köşeye fırlatmıştı. Mermisi bitmişti. Karşı taraf bir süre silah sesinin gelmediğini fark edince benim burada olduğumdan habersiz Koraya yaklaşmaya başladılar. Tabi bu benim işime gelmişti.

Eminim Koray şuan silahsız kaç adam indirebileceğine odaklıydı. Adamların başı olan adam Koraya arasında çok az bir mesafa varken konuştu.

"Teslim ol bizi uğraştırma. Nasıl olsa ya ölü ya diri seni götüreceğiz buradan. Kanınla araba kirlensin istemiyorum."

Koray adamın tam önüne geçip düşmanım olsa benim bile sinir olabileceğim bir şekilde aşırı sakin ve sinir bozucu şekilde sırıtmıştı. Bu benide gülümsetmişti. Bu onun dilinde sıkıyorsa gel al puşt, demekti. Öyle de demişti.

" O zaman sana kötü bir haberim var. Söylememi istermisin. Hm yada dur sen sorma ben söyleyeyim."

Yüzü tekrar ciddi bir hal almıştı. Bende dikkat onun üzerindeyken fark edilmemeye dikkat ederek tam arkalarına geçmiştim. Ağaçlık alanla Koray'ın bulunduğu arada geniş boş bir alan vardı ve şuan herkes o kısımdaydı. Koray'ın bakışları kısa bir süre beni bulduğunda ona göz kırpıp sırıtmıştım. Mesajı almıştı. Ses tonunu yükseltip dikkatleri daha çok üstüne çekmişti.

"O arabayı senin kanınla yıkayacağım. İnan bana misler gibi olucak gözün arkada kalmasın."

Adam sinirlenmişti. Koray'a bir adım daha yaklaşıp hayatının hatasını yapmaya adım adım ilerliyordu.

"Bakalım birazdan da böyle konuşabilecek misin."

Adam arkasındaki adamlarına eliyle işaret verip kısacık bir an gözü onlara kaymıştı ama Koray o kısacık anı güzel değerlendirip adamın elindeki silahı almıştı. Hızlı bir şekilde de diğerlerinden kurşun yememeden adamı önüne siper edip kolunun birini boynuna dayamış diğer elindeki silahı ise başına dayamıştı.

Şimdi çıkmanın tam sırasıydı bütün dikkatler onlardaydı. Ellerimi belime götürüp buraya gelirken yerleştirdiğim silahlarını çıkarıp iki elimde silahla onların beni görebileceği kısma çıktım. Beni duymaları için biraz sesimi yükseltmem gerekicekti.

SAKLAMBAÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin