Bucky ne diyeceğini bilemeden kadına bakmaya devam ediyordu. Natasha hâlâ gülümsüyordu. Bucky'nin zihni yerine geldiğinden beri onunla tek iletişim kuran Steve ve Sam'di. Bu yüzden hiç beklemiyordu. Ayrıca hâlâ kadınla yaptığı çatışmaları hatırlayabiliyordu. O yüzden çekinerekte olsa elini uzattı. Natasha'nın gülümsemesi daha da büyüyerek elini sıktı.
+Ee sen kendini tanıtmayacaksın sanırım?
-Şey... tabii. Ben de Bucky.
+Memnun oldum Bucky. Ve benden çekinmene gerek yok. Seni yargılayacak değilim. Şuan aynı taraftayız sonuçta.
-Teşekkür ederim Bayan Romanoff.
+Bayan Romanoff mu? Cidden o kadar ciddi mi olacağız. Hadi ama seninle arkadaş olmaya geldim Barnes.
-Üzgünüm... İnsan ilişkileri konusunda biraz problemlerim var.
+Anlıyorum tabii. Şaka yapmıştım, rahatına bak. Ve bir şeye ihtiyacın olursa bana söylemekten çekinme.
-Teşekkür ederim Natasha.
+Aramıza hoşgeldin.Natasha bunu da gülümseyerek söyleyip yanından ayrılmıştı. Onları uzaktan izleyen Steve gülümseyerek Bucky'nin yanına gelip omzuna şakayla vurdu.
+İyi idare ettin bence. Ben Romanoff'u ilk gördüğümde onunla konuşmakta güçlük çekmiştim.
-Vay canına Steve. O kadar yıldan sonra konuşacağımız ilk konu sizin şu kıymetli Romanoff'unuz olacakmış meğer.
+Öyle deyip geçme. Romanoff gerçekten çok iyi biri. Tanıyınca anlayacaksın ve sen de ona bizim gibi kıymet vereceksin emin ol.
-Bu çağdaki insanlardan pek hoşlanmıyorum Steve. Bilemiyorum... Sam'e bile inan çok zor dayanıyorum bazen yüzüne yumruk çakmak geliyor içimden hatta.
+Sam'de iyidir ama tuhaftır. Ona daha çabuk alışırsın. Romanoff biraz zor biri gibidir. Ama gerçekten çok farklı biri.
-Peggy'i unutup ona mı aşık oldun yoksa Steve? Yaklaşık yarım saattir anlatıyorsun.
+Ha ha ha. Bence espiri seviyesine geçtiğimize göre biraz rahatladın dostum. Ama sana anlatacaklarım var. Yalnızken anlatacağım şimdi Romanoff'un yanına gitmem gerek.Bucky göz devirip başını salladı. Ne vardı da herkes bu kadını bu kadar övüyordu. Yaptığı büyük bir fedakârlıktan bahsediyordu herkes. Kimse açıklamıyordu tam olarak ne olduğunu. İçten içe bu kadını özel yapan ne diye düşünmeden edemedi. Ayrıca gözlerine baktığında sanki onu daha önce bir yerlerde görmüş gibi hissetmişti. Sanki çok farklı bir yerde ve zamanda. Ama aklına hâlâ pek güvenmiyordu. O yüzden bu hissini pek önemsemedi. Etrafa göz gezdirdiğinde kadın ortalıkta yoktu. Tony Stark'ta yoktu. Bu yüzden biraz gevşedi. Sam'in dediklerini artık dinliyormuş gibi yapmaktansa dinlemeyi tercih etti ve tercihinde yanıldığını anlayıp tekrar dinliyormuş gibi yaptı. İlk tanıştıklarında bu kadar geveze değildi. Beş yılda ne çok değişmişti. Kendisi de değişmişti. Uzun süre karanlıkta kalmıştı. Ve şimdi çıktığı aydınlığa alışmaya çalışıyordu. Hayatı kaçarak geçmişti. Gerçi hâlâ aklanmamıştı. Hayatını tekrar kaçak olarak yaşayacağını düşündüğünde içine bir sıkıntı düştü.
Natasha uçurumdan atladığı için her ne kadar geri dönmüş olsa da başına darbe almıştı. Ve baya kafa ağrısı yapıyordu bu darbe. Yatağına uzandığında, Steve kapıya vurup içeri girme izni istedi. Natasha içeri davet etti. Steve, yatağın kenarına oturmuş Natasha'ya sevecen bir şekilde bakıyordu.
+Gerçekten beni bu kadar sevdiğinizi düşünmüyordum. Meğerse bunun için ölmem gerekiyormuş.
-Öyle deme Nat. Son yıllarda hep beraberdik. Sana olan sevgimi yeterince gösterdiğimi düşünüyorum. Ve inan bana seni kaybetmek bana dünyanın tüm acılarını hissettirdi. Bir daha aynı duyguyu asla yaşamak istemiyorum. İyi ki buradasın.
+Steve, tatlım sadece şaka yapıyordum. Senin bana ne kadar değer verdiğini çok iyi biliyorum. Ben de sana çok değer veriyorum. Ama o uçurumdan sizin için ve diğer herkes için bir daha atlamam gerekirse yine atlarım hiç düşünmeden.
-Biliyorum Nat, sen hepimizden daha iyi bir Avenger'sın. Hiçbirimiz böyle bir fedakârlık yapamazdık.
+Hakkını yeme Steve. Sen yapardın. Clint'te yapacaktı. Ama onun öldüğünü düşünmek beni mahve-
-Ssh... Natasha bak hepimiz buradayız. Ve artık hayatımızı yaşamamız gerekiyor. Öncelik benimdi biliyorum ama artık senin. Çok şey yaptın ve atlattın. Zamanı geldi.
+Tam olarak nasıl bir hayattan bahsediyorsun Rogers? Clint veya Tony gibi bir aile kuramam biliyorsun. Sadece aşk dersen, Bruce'la olanlardan sonra tekrar olacağımızı hiç sanmıyorum.
-Ya Bruce'la olman gerekmiyorsa?
+Ne demek istiyorsun?
-Etrafımızda artık bir sürü insan var Romanoff.
+Rakunla asla çıkmam.
-Gerçi böyle diyince etrafımızdakilerin normal olmadığını farkettim boşver en iyisi.
-Bu arada Bucky ile konuştuğunu gördüm. Yeni Bucky'i nasıl buldun?
+Ah Steve eski Bucky diye bir şey yok. O her zaman Bucky'di. Sadece eskiden kim olduğu hakkında bir iradesi yoktu. O hep içten içe iyi biriydi bence.
-Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
+Evet çünkü geçmişimde tam olarak ben de ona benziyordum. Ama hey şimdi buradayım daha iyi biriyim. O da bunu başaracak. Ve inan bana beni kabul ettiği sürece destekçisi olacağım.
-Teşekkür ederim Natasha. Bunun benim için önemi gerçekten çok büyük.
+Hey teşekkür etme ve şimdiden dostunu yalnız bırakma. Yanına git ben de şu lanet baş ağrısıyla başa çıkmaya çalışayım.Steve gülerek odadan çıktı. Natasha gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı. Başarılı olmuştu çünkü geceye kadar deliksiz uyumuştu. Ama ilk kez bu kadar huzurlu uyumuştu. Susadığını hissettiğinde mutfağa indi. Buzdolabının kapağını kapattığında arkasında bir gölge hissetti, istemsizce irkildi. Işığı yakıp arkasını döndüğünde Bucky'i tek başına yemek masasında otururken gördü. Natasha rahatlayıp gülümsedi.
+Uyku tutmadı mı Çavuş Barnes?
-Bucky demen yeterli. Ve evet. Rüyalar görüyorum... gerçi hepsi kabustan daha beter rüya denemez ona.
+Hey istersen anlatabilirsin. İnsan derdini anlatınca iyi hissedermiş falan. Pek anlamam ama yardımcı olabileceğim bir şey varsa elimden geleni yaparım.
-Natasha, sana ve herkese yaptığım onca şeye rağmen neden bana bu kadar iyi davranıyorsun?