Part/5

250 22 8
                                    

Natasha, hemen aşağıya indi. Bucky arkasından sadece bakakaldı. Çünkü bir şeye müdahale edilecekse, bunu kendisinin yapması uygun olmazdı. O yüzden sadece camdan dışarı bakıp ne olduğunu idrâk etmeye çalıştı. Patlamaya benzer bir şey vardı aşağıda. Bir kaç dakika içinde kadın orada görüldü. Dev yeşil adama hararetli bir şeyler anlatıyor, ya da o koca adama hiç korkmadan bağırıyordu? Cesaretli diye düşündü içinden. Sanırım şu zaman portalı zımpırtısını rakunla o koca adam tamir ederken bir şey yapmıştı. Kadının korkmuş halinin geçtiğini gördü. Yeşil adam biraz sonra sorunu halletmişti. Bucky, oraya bakmaya o kadar odaklanmıştı ki arkadan Sam'in geldiğini hissedememişti.
+Böö
-Kaç yaşındasın 5 mi?
+Evet senden gencim ihtiyar. Ayrıca senin gibi biri bile arkasından korkutmaya geldiğimi hissetmediyse bu işte çok iyiyim demektir. Sam bir, Bucky'e sıfır puan.
Bucky gözlerini kısarak karşısındaki sinir bocuzu adamı süzdü. İçinden "Tanrım, nereye düştüm böyle?" diye geçirdi. Cama dönüp, izlemeye devam etmesine rağmen Sam hâlâ susmuyordu. Bahçeye baktığında kadın orada değildi. Nereye gittiğini istemsizce merak etti. Ama sonra neden bu kadar bu kadına taktığına anlam veremeyip, kendine sinirlendi. Aşağıya Steve'e bulma umudu ile indi. Ama içten içe biliyordu ki görmeyi beklediği tek insan Steve değildi.

Sam arkasından geldi. Aşağıya indiklerinde Tony'nin arkadaşı ve şu namıdiğer okçu adam vardı. Onun adını duymuştu. 2016'da aynı taraftalardı. Ve neredeyse bir günü beraber geçirmişlerdi. Ama şuan adını hatırlamakta güçlük çekti. Adam kendisine doğru gelip elini sıktı.
+N'aber? Ben Clint.
-Ah, şey evet zaten tanışmıştık ama ben de Bucky.
+Dostum adımı hatırlamadığının ve hatırlamaya çalışırken kendinle verdiğin savaş yüzünden okunuyordu. Ben de kahramanlık yapayım dedim. Her neyse dostum burada keyfine bakabilirsin. Biz dost canlısı insanlarız. Ve seni geren kimse yok. Ayrıca biraz daha kasvetine devam edersen Natasha seni pataklamaya çalışabilir. Denendi onaylandı inan bana.
Clint kahkaha atıyordu bunları derken, bu son dediği Bucky'ninde komiğine gitmişti. O yüzden o da adama cevap olarak gülümsedi. Sam, Bucky ve Clint beraber oturdular. Sam ve Clint sohbet ediyordu. Bucky çok az da olsa sohbete katılıyordu. Ama kesinlikle onları dinliyordu. Tamam en azından Clint'i dinliyordu. Adam hem mantıklı hem de espirili konuşuyordu. Wilson'ın tam tersiydi. O, ağzını açınca beynini kapatarak konuşuyordu. Bir an bu adama ne kadar sinir olduğunu farketti. Ama içten içe onun da iyi biri olduğunu biliyordu. Bu yüzden ona zarar vermeyecekti. Ama en azından bu zarar fiziksel olmayacaktı. Konuşmanın ortasına doğru kendi işleriyle ilgilenen Rhodes, odadan hepsine veda edip gitti. Bucky, insanların kendisine bu kadar iyi davranacağını hiç beklemiyordu. Çünkü kendisine göre, küçükken kız kardeşini korkutmak için anlattığı masallardaki canavardı artık Bucky. Kendisinden korktuğu için herkesin korkacağını ya da korkmasa dahî hepsinin Bucky'i yargılayacağını düşünüp geriliyordu. Ama hepsi iyi davranıyordu. Özellikle o kadın iyi davranıyordu. Ara ara gözleri odanın kapısına doğru kayıyordu. Neden gözlerinin onu aradığını düşündü. Kendi düşünceleriyle şu sıralar çok fazla savaşmak zorunda kalıyordu.

Sohbetleri devam ederken bir anda, biri Clint'in gözlerini kapattı. Elin sahibinin kim olduğunu görünce Bucky yerinde huzursuzlanıp, doğruldu. Clint Natasha'nın avuç içini öptü. Kadın da karşılık olarak adamın alnını öptü. Dışardan bakanlar onları ya sevgili ya da birbirini çok seven iki öz kardeş sanardı. İlk seçeneğin olmayacağını Bucky sohbet sırasında öğrenmişti. Clint evli ve üç çocuk babasıydı. Ama yine de Natasha ile birbirlerine bu kadar sevgi hissetmelerini garipsedi. Çünkü aralarındaki sevgi bağı aşırı fazla gibi görünüyordu. Kadını ilk gördüğünde Clint'e bakarken gözleri doluyordu. Clint'i içten içe kıskandı. Çünkü hayatındaki herkes onu çok seviyordu ve Bucky'e göre, adamın mükemmel bir hayatı vardı. Normal bir insanın ya da kendisi gibi karanlıktan kurtulmaya çalışanlar için mükemmel bir hayat yaşıyordu.

Natasha'da Clint'in yanına oturup sohbetlerine katıldı. Sam yine saçma espirilerini yapmaya başladı. Natasha durmadan göz deviriyor, ya da dalga geçiyordu. Eğer Sam çok sinirlendirirse bacağına veya koluna vuruyordu. Natasha'nın gözü Bucky'e kaydı. Bir anlığına adamda ona bakmıştı. İlk kez gözlerini o bir iki saniyede net görmüştü Natasha. Bucky hemen kafasını Sam'e döndürdü. Ama Natasha ara ara bakmaya devam etti. Çünkü kendisine karşı neden böyle davrandığını merak ediyordu. Burada kendisi dışında herkes ile yavaş yavaş anlaşmaya başlamıştı ama Natasha'dan kaçacaktı neredeyse. Bu aslında Natasha'yı üzüyordu. Çünkü Bucky'e baktığında aynaya bakıyor gibiydi. Aynı acılara, aynı eziyetlere ve aynı şeylere maruz kaldıklarını biliyordu. Natasha biraz daha fazla acı çekmişti ama bunu asla kıyaslamayacaktı. Bu yüzden ona yardım etmeyi çok istiyordu. Ama adamın kendisinden nefret eder bir hâli vardı. Düşünceleri arasından Sam'in parmak şıklatma sesi ayırdı.
+Sam, beş yılda yeterince parmak şıklatıldı. Kes şunu.
-Ama bunu seviyorum kızıl. Her neyse, yere bakarak düşünüyordun bu kadar derin derin.
+Düşüncelerimi asla öğrenemeyeceksin Wilson, deneme bile.
Sam istemsizce geriliyordu kadının dediklerinden. Çünkü kadın ondan oldukça güçlü ve korkunçtu. Bu tepkileri Natasha'yı güldürdü. Ama o anda, Sam gülüşünü söndürecek bir soru sordu.
-Ee onunla birleştin mi? Birlikte misiniz?
+Sam susar mısın? Bu konuyu açmanın yeri veya sırası değil.
-Eskiye nazaran şuan onunla çok iyi anlaşıyorsunuz. O yüzden sordum dostum sakin ol.
Clint, Natasha'nın yüzüne baktı. Kadının gerildiği veya üzüldüğü belliydi. Sam bu ruh hali değişiminden cevabını almıştı. Daha sonra yine saçma espirilerini katarak ortamı yumuşatmaya, yeni bir sohbet başlatmaya çalıştı. Başarılı oldu Clint ve Bucky ile konuşuyordu. Ama Natasha sustu. Çünkü Bruce'la olmayı gerçekten istemişti. Son beş yılda gördüğü kadarıyla bunu Bruce'ta denemişti. Ama ikiside başaramadı. Bu yüzden Bruce kendini gama laboratuvarına kapatmıştı. Ve sanırım aralarındaki şey eski Bruce'un gitmesi ile tamamen bitmişti. Yine de onunla Clint'in sahip olduğuna yakın bir hayat kurmayı çok istemişti. Başaramamaları, ayrılmalarından daha çok üzücü bir gerçekti. Natasha, bir anda cebindeki titreşimle düşüncelerden sıyrıldı. Telefonuna bir arama gelmişti. Ekrana baktığında numara veya bir isim çıkmıyordu. Bu durumu garipsedi. Clint endişelenmesin diye telefonu açmak için oradan biraz uzaklaştı. Yeterince uzaklaşmasına rağmen yine de üç adamın bakışını üstünde hissedebiliyordu. Telefonu açtığında kimse ses vermiyordu. Natasha, nefesini tutup karşı tarafın konuşmasını bekledi. Ve karşısındaki konuşmaya başladı. "пода домой девочка".

**Пода домой довочка: "Eve dönme vakti kızım"



** Yazar Notu: Bu kitabı yazmak benim için ilerleyen bölümlerde daha zevkli olacak çünkü ruslara ve rus diline büyük ilgim var, bu dil üstüne eğitim alıyorum.Ve çok iyi denilecek kadar rusça dili biliyorum. Bu yüzden boşa gitmemesi için ilerleyen bölümlerde daha fazla rusça unsur kullanacağım. Hepinizi seviyorum 💓💓

•WinterWidow•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin