Natasha, soğuk soğuk terlemişti. Yatağında doğrulup başını ellerinin arasına almıştı. Gördüğü şeyin etkisinden çıkamamıştı. Sadece Red Room'la alâkalı rüyalarından bu kadar etkileniyordu. Rüyasında gördüğü adamın hâlâ kim olduğunu bilmiyordu. Sadece ışığı sönmüş, donuk buz mavisi gözleri hatırlıyordu. Ve bir sürü kan...
Ayağa kalkıp, pencereye doğru ilerledi. Dışarısı çok sessiz sakindi. Dünya'yı bu kadar sakin görmeye alışkın değildi. Gecenin sessizliğini izledi sakinleşmek için. Biraz etkili olmuştu ama nefesi hâlâ kesiliyor gibiydi. Aşağıya inip su içmeye karar verdi. Kapısını açtığında aynı anda Bucky'de odasından çıkıyordu. Natasha, bir iki saniye şaşkınlıkla donakaldı ama sonra yine yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirdi.
+Yine uyuyamıyor musun?
-Şey ben... Hayır.
+Ben de. Yürüyüşe çıkmak ister misin?
Adam tereddüt etse de başıyla onayladı. Kadın onun önünde yürüyordu. Adam sessizce takip ediyordu. Dışarı çıktıklarında serin hava ikisinin de yüzlerine çarpmıştı. Bucky, anlıkta olsa serin havadan etkilense de Natasha hiç etkilenmemişti.
+Ben Rus'um Barnes.
Kadın adamın aklını okumuş gibiydi. Bucky biraz bu düşünceden ürperdi. Buradaki herkes süper güce sahipti ve kadın eğer akıl okuyabiliyorsa onun hakkındaki düşüncelerini okumamalıydı. Birkaç dakika sonra Natasha, Bucky'e bakarak hafif kahkaha attı.
+Hey ne düşündüğünü benimle paylaşacak mısın?
-B-ben bir şey düşünmüyordum. Sadece dalmışım.
+Bana neden bu kadar uzak davranıyorsun Barnes? Ben dost olabilmeye çalışıyorum.
-Ne? Hayır öyle yapmıyorum.
+Sürekli beni itiyorsun ve bunun farkındasın Bucky.
Bucky, derin bir nefes alıp vereceği cevabı düşündü. Bu sefer aklından geçenleri kadına dürüstçe söyleyecekti.
-Ben, sana veya diğer insanlara nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum. Sadece Steve'e nasıl davranmam gerektiğini biliyorum. Buraya ya da sizin insanlarınızın arasına ait değilim ve asla da olamayacağım. Ayrıca seni tanımıyorum iyi veya kötü davranışımdan nasıl etkileneceğini bilmiyorum. Ve seni kırmaktan çekiniyorum açıkçası.
Adam bunları tek nefeste söylemişti. Ve son söylediği şeyden biraz pişman olmuştu. Çok duygu yüklü bir cümle kurmuştu. Kadının bundan ne çıkaracağını kestiremiyordu. Nihayet başını kaldırıp Natasha'nın yüzüne baktı. Yüzünde bir cevap arıyordu ama kadın hiç duygularını belli etmiyordu.
+Bana sonunda kendini açtığın için teşekkür ederim James. Ama bana yakınlaşmaktan çekinme. Ben sana hep iyi davranacağım. Her ne olursa olsun. Steve her zaman yanında olmayacak olsa da ben hep sana destek olacağım emin olabilirsin.
Bucky, minnettar bir gülümseme ile karşılık verdi kadının sözlerine. Biraz daha rahatlamış bir şekilde yürüyordu. Ormana girdiklerinde farketti ki kadınla arasında yürürken biraz mesafe vardı. Kadın adamın biraz arkasındaydı. Bucky mesafeden dolayı az da olsa rahatladı. Natasha'nın, adamın yüzündeki aptal gülümsemeyi görmesini istemiyordu. Bucky başını öne eğip, hızlıca birkaç adım daha attı. Yürürken birden irkildi ve arkasını döndü. Natasha orada yoktu.