6

160 6 0
                                    

Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Ya da ne için gittiğimizi.

"Nereye gidiyoruz?" dedim dayanamayarak.

"Önce unutulmuş bir kasabada olan evime gidicez. Bir süre orda kalıcaz. Bilirsin güvende olmak için... Neyse orda en az 1 ay kalıcaz. Herkes bizi unutana kadar. Unutmayanları ise öldürmek zorundayız."

"Melinda teyzeme ne olcak?" dedim. O beni unumamış olmalı. Onun ölmesiniz asla istemezdim. Bunun düşüncesi bile çok kötüydü.

"O seni büyütmek için seninleydi. Seni çok seviyor. O, benim de annem gibiydi. Onu asla öldürmem. Ölmesini izleyemem bile." dedi duygulu bir sesle. Onu hiç bu kadar şefkat dolu görmemiştim.

"Herneyse." diye sessizliği bozdu. "Ne yemek istersin?" diye sordu. Sorduğu iyi oldu çünkü çok acıkmıştım.

"Aslında bir hamburger iyi olabilir." dedim sırıtarak.

"Tamam, senin dediğin gibi olsun güzellik." dedi. Güzellik diyişi çok hoşuma gitmişti. Onu gerçekten seviyordum. Ama arkadaşın da ötesinde bir sevgiydi bu. Düşüncemi okumuş olmalıydı bana baktı ve güldü. Gülüşü gerçekten çok hoştu.

Seymour' un ağzından.

Beni sevdiğini düşüncesinden anlayabildim. İyiki bu onu bilmiyordu. Yani bu yeteneğinin bütün vampirlerde olduğunu. Yoksa benim de ne düşündüğümü anlayabilirdi. Ben de onu çok seviyordum. Onun da düşündüğü gibi bu sevginin arkadaşlıktan daha fazla olduğunu hissediyordum.

Yine her zamanki gibi sessizliği bozup "Jol" dedim.

"Efendim." dedi.

"Seni asla kaybetmek istemem." dedim.

"Ben de seni." dedi kıkırdıyarak.

Jolie'nin ağzından.

Kasabaya vardığımızda direk bir restauranta geçtik. Ben oturmak istemediğim için hamburgeri elime alıp yemeye başladım.

Dışarı çıkıp arabaya bindik beraber. Ben hala yiyordum. En sonunda bitti ama doyduğumu hissetmedim.

"Sey, ben doymadım." dedim. Artık birbirimize böyle sesleniyorduk. Yani kısaltma kullanarak. O bana Jol diyor be  ona Sey. Hoşuma gidiyordu bu kısaltmalar.

"Kan değil çünkü bu Jol. Seni pek doyurmaz." dedi.

"Peki."

"Yarına kadar dayanabilirmisin?" diye sordu.

"Sanırım. Susadığımda sana söylerim."

"Tamam ama mutlaka söyle. Yoksa çatlayabilirsin." dedi gülerek. Ben de ona katıldım.

"Eee. Ne zaman varıcaz senin evine?"

"Şim..." sözünü tamamlayamadan şaşkın şaşkın önündeki eve baktı.

"Noldu?" diye sordum.

"Evimi yakmışlar. Burda olduğumuzu biliyorlar Jol." duraksadı ve "Gitmeliyiz." dedi.

"Ama çok yorgunum Sey. En azından bir geceliğine otelde kalalım."

"Tamam." dedi ve karşıdaki otele doğru yürümeye başladık.

İçeri girdiğimizde Sey kayıt yaptırmak için resepsiyona gitti. Elinde anahtarla geri döndü.

"Oda 407. Hadi çıkalım." dedi ve asansöre doğru yürüdük.

Kat 4 e çıktık. 411 koridorun sonundaydı. İçeri girdiğimizde ben yine merakımı saklayamadan odayı taramaya başladım. Bir tane ikili yatak ve bir de tuvalet vardı. Bu demek oluyordu ki Seymour' la birlikte yatıcaktık. Hm... Güzel olur aslında.

Ben odayı taradıktan sonra direk yatağa atladım. Sey ben atlamadan önce yatağa hızlı bir giriş yapmış olmalıydı ki üstüne düştüm. Beni elleriyle sardı ve alnımdan öptü. Bu öpücük çok güzeldi gerçekten. Çok hızlı öpüyordu artık. Boynumdan, omzumdan, kollarımdan...

Offf çok güzel bir duyguydu.

Beni kaldırdı kucağına alıp öpmeye başladı. Ama öyle hızlı aldı ki kafam kopacak sandım. Bir ara durdu ve alnıma alnını yaslayınca gülmeye başladık.

"Seni çok seviyorum. Hep sevdim."

"Ben de seni." dedim sevinçle.

Bir an durdum kucağından indim ve bana ne kadar işkence yaptığını hatırladım.

"O zaman bana neden işkence yaptın?" dedim hüzünle. Arkamı döndüm pencereden bakmaya başladım. Uzunca bir süre cevap vermesini bekledim. Vermeyince "Neyse ben uyicam." dedim.

"Dur."

"Ne ol..." sözümü tamamlamadan dudağıma yapıştı. Öyle bir yapıştı ki inledim. Ama çok da hoşuma gitmişti. Sanırım 5 dakika boyunca öpüştük. Sonra yatağa götürdü ve belimi sardı. Tam gömleğimi çıkarıcakken "Burda olmaz." dedim.

"Tamam, meleğim" dedi. Arkamı döndüm ve uyumaya başladım.

OyuncağımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin