12

90 2 0
                                    

Vardığımızda akşam olmuştu bile. Etraf çok karanlık ve korkutucu görünüyordu. Annemi bulmak için can atıyordum ama Sey in izin vermeyeceği belliydi.

Sey elimi tutunca ürpererek düşüncelerimden ayrıldım.

"Nerde kalmak istersin?" dedi iç çekerek. Bir yerde kalmak istemiyordum,  annemi bulmak istiyordum! Ama Sey anlamamakta kararlıydı. Ben yine de şansımı denemeye razıydım.

"Hemen annemi bulup gitmek istiyorum." dedim ifadesiz bir şekilde. Yine iç çekti. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Jol yarın söz." ne diyordu bu? Ben ondan beraber parka gidelim falan mı demiştim? Beni ne sanıyordu? Çocuk falan mı? 

"Bana ben çocuk gibi davranmanı istemiyorum. Hemen annemi bulup gidelim burdan. Hiç güvenli gelmedi burası." dedim ona dönerek.  Gözlerinin içine bakarak onu ikna etmeye çalışıyordum. Konuşmaya başladı.

"Of Jolie senin şu inatçılığından nefret ediyorum. Hadi hemen anneni bulalım da gidelim burdan." dedi ve elimden tutup yürümeye başladı. Matt de arkamızdan etrafı gözleyerek geliyordu. Annemin olduğu barı gösterip "Orası."  dedim.

İçeri girdiğimizde etraf pek kalabalık değildi. İçeride 7 kişi vardı. Annemin olduğu yöne baktım. Gözlerim dolmaya başladı. Koşarak ona doğru gittim. Başını kaldırıp bana baktı. Onun da gözleri dolmuştu.

Sonunda anneme kavuştum. Artık her şey daha iyi olacak. Sonsuza dek mutlu yaşıyacağız...

"Burdasın..." dedi. Başımı kaldırıp ona baktım. Uzun süredir görmediğim yüzü...  Ona dokundum, okşadım. O narin ve yumuşak yüzü...  Çok güzeldi.

"Burdayım anne...  Ama gitmeliyiz. Birileri bizi takip ediyor ve iyi birileri olduğunu söyleyemem. O yüzden... " sözümü bitirmeme fırsat kalmadan annem ağzımı kapattı ve beni bodruma sürükledi. İçeride Seymour ve Matt de vardı. Annem içeri girdiğimizde kapıyı kilitledi.

Elini ağzımdan çekince "Noluyor?" dedim. Endişe ve biraz korkuyla onlara bakıyordum. Seymour ağzını açıp cevap vericekken annem onu engelledi ve "Adamlar...  Demiştin ya.  İşte onlar,  burdalar." dedi. O da nerden biliyordu? Adamların tek bizi takip ettiğini sanıyordum.

"Sen nerden biliyorsun?" diye sordum. Gerçekten, annemin nerden bildiğini bilmiyordum. Benden bir şey saklıyor olabilirlerdi. Annem korku dolu yüzüyle bana bakarken "Uzun hikaye." dedi. Evet, benden bir şey saklıyorlardı.

Matt "Anlatmadınız mı?" diye araya girdi. Neyi anlatmamışlar bana? Artık yeter. Herkes benden bir şey saklıyordu ve bunu Matt de biliyordu. Yeni tanıştığım biriyle ben olsam hiçbir sırrımı paylaşmazdım.

"Sen de mi biliyorsun? Niye herkes benden bir şey saklıyor?!" dedim haykırarak. Çok kızgındım. Herkes bana bakıyordu. Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum ama uzun sürmüştü cevap vermeleri.

"Matt' le karşılaşman tesadüf değil. O, sen doğmadan önce bize çok büyük bir iyilik yapmıştı. Biz de onu yanımıza aldık. Seymour gibi." dedi birisi. Kim olduğunu bilmiyorum ama tanıdık birine benziyordu. Diğer taraftaki merdivenden inerken bize bakmıyordu. İndiğinde kafasını kaldırdı ve eline hiçbir şey olmamış gibi bir kitap alıp okumaya başladı. Biz tehlikedeyken nasıl bu kadar rahat olabiliyordu?

En sonunda düşüncelerimden ayrılıp "Sen de kimsin?" diye sordum. Adam anneme bakıp onun cevap vermesini bekledi. Ama o da cevap vermeyince Matt "O senin..."  dedi ama gerisini duymamıştım. İşitme algımı kullanıp ona odaklandım ve "Ne dedin?"  dedim. Fısıltıyla ve sırıtarak "Seymour'un kayınpederi." dedi. Yani bir dakika... O benim babam mıydı? 

"Evet, arkadaşın doğru söylüyor, ben senin babanım Jolie." dedi.

"İnanmıyorum... " dedim ve elimi saçlarımın arasına daldırıp hızla kapıya yöneldim. Kapıyı çarparak yukarı çıktım. Yanlız kalmaya ihtiyacım vardı. Hala üzerimdeki şokların etkisini atlatmamıştım. Dönüşerek koşmaya başladım. Avlanmaya ihtiyacım vardı. Sinirli olduğumda hep kan içesim geliyordu. O zevk, beni daha iyi hissettiriyordu.

Hızlanarak bir eve girdim. İçeride bir kişi vardı. Erkekti. Duştan yeni çıkmış giyinmeye odasına gidiyordu. Ev iki katlıydı ve onun odası üst kattaydı. Ondan önce odaya varmalıydım.

Apartmanın dışına çıkıp odasına doğru tırmanmaya başladım. Geldiğimde pencereyi ve perdeleri korkması için bilerek açık bıraktım. Gardrobun yanına geçtim ve beklemeye başladım.

Geldiğinde gardrobu açacakken ondan hızlı davranıp arkasına geçtim. Aynadan beni görmüş olmalıydı ki donup kaldı. Gözlerimi gözlerine diktim. Gözlerim yıldızlar gibi sapsarı olmuştu. Bu gücümün çok kuvvetli olduğunun göstergesiydi.

Gözlerimi ondan ayırdım ve omzuyla boynu arasındaki yeri okşamaya başladım. Ağzım sulanmaya başlamıştı. Kalbi çok hızlı atıyordu. Benden korkuyordu.

"Korkma, ısırmam." dedim gülerek. O da bu söylediğimin yalan olduğunu biliyordu. Ben de.

"Hadi ama, sakin ol biraz. Kalp atışını buradan duyabiliyorum." dedim sırıtarak. Onu daha da fazla korkutmak için boynunu öptüm. Yavaşça bana doğru döndü.

"Sen...  Nesin? Ve buraya nasıl girdin?" dedi. Yanağına dokunduğumda ürperdi. Gözleri korku doluydu. Bu hoşuma gitmişti.

"Ah, hiç mi bilim kurgu dizi izlemiyorsun?" dedim. Onu rahat bırakıp yatağına uzandım. Bağdaj kurup parmaklarımla oynamaya başladım.

Kafasını hayır anlamında salladığında "Benim ne olduğumu biliyor musun?"  dedim. O da kafasını sallayıp "Vampir..."  dedi.

"Afferin oğluma. Kemiği hak ettin." diyip boynunu ısırdım. Damarını parçalamak yerine deldim. Onu öldürmek istemiyordum.

İnledi.

Bense gözlerimi kapatıp bundan zevk almaya başladım. Kırmızı, yoğun ve akışkan şeyin boğazımdan akıp gitmesine izin verdim. İşte şimdi rahatlamıştım.

Onu yatağına yatırdım ve ben de onun yanına yatıp bugünün bitmesi için uyumaya başladım.

Harika...

-----------------

Sizce gelecek bölümde nolacak?
-------------------------
Bu bölüm de bu kadar :)  Oy vermeyi unutmayın:D

OyuncağımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin