2, ruin the our friendship

676 99 117
                                    

៚

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Shuhua

"O eşofmanın altına o ayakkabı olmuş mu hiç..?" Bastıran toprak kokusu nedeniyle huzurlu birkaç saniye geçirmek için yumduğum gözlerimi Donghyuck konuşunca açıp ister istemez dikkatimi ona verdim. "Biraz bir şeyler kapsan ya benden."

Yorgun hissetsem de güldüm fakat benim aksime Renjun kardeşinin söylediklerine karşılık yalnızca gözlerini devirdi, bir şey söylemeye bile gerek duymadı.

Donghyuck ise imalı bir yüz ifadesiyle boynunu kütletti, ki bu imajının tam tersi yönde bir hareketti. "Ne? Niye deviriyorsun gözlerini? Benim paramla aldın o ayakkabıları, dua et üç numara büyük giyiyorum."

Eh, tabii. Kardeşler arasında olur böyle şeyler deyip geçemiyoruz da artık, her gün bu şekilde birbirleriyle atışmazlarsa o gün güneşin batıdan doğmuş olabilme ihtimali epey yüksek.

İkisinin bu hâline iç çektikten sonra konuşacağımı belirtmek için boğazımı temizledim sabırla. "Dalaşacaksanız takayım," dedim cebimden sarkan kulaklıklarımı işaret ederek. "Uykum var ve başım ağrıyor. Sabah sabah hiç çekilmezsiniz."

Söylediklerim üzerine yavaşça bakışları bana döndüğünde, geri adım atmayıp cüretkarca kaşlarımı kaldırdım.

"Seni uyumaktan alıkoyan neydi?" diye sordu Renjun, dikkatimi kendine çekerek. Gerçi dikkatimi ondan ne zaman geri alabilmiştim emin değildim.

"Sizin gibi hayatım online oyunlardan ibaret değil." dedim yüzümü buruşturarak. Sonraki hamlem şakaklarımı ovmak oldu. "Gece boyunca sınava çalıştım."

"Evet. İşe yarıyor mu bari?" Donghyuck mor beresini düzeltirken bir yandan da bana bir soru yöneltti.

Gurur ve alay karışımı yüz ifademle göğsümü gerdim. "Deneme sınavında sıralamaya girecek kadar."

Bunun ardından gelen Donghyuck'un yapmacık sevinç gösterisine karşılık gözlerimi kıstım, bazen ciddi anlamda zihinsel sorunları olduğunu düşünüyordum.

Renjun ise içtenlikle tebessüm etti bana karşı. "Tebrik ederim Shu." deyip saçlarımı karıştırdı hatta, gergince dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsemeye çalıştım bunun üzerine.

Yılların getirdiği samimiyet sayesinde aramızda temas kurmak konusunda çekingenlik yoktu fakat bundan çok daha büyük bir sorun vardı.

O da arsızca hızlanan kalp atışlarımdı.

Birkaç aydır içine düştüğüm bu hislerden her ne kadar utanç duysam ve kendime asla yakıştıramasam da, karşı koyamıyordum.

triplet trouble | renhuaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin