14, an hour before

746 73 184
                                    

40 Oy, 120 Yorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

40 Oy, 120 Yorum.


"Hey?"

Hafifçe sarsılan bedenimle ve seslerin de net duyulmasıyla uyandığımı fark ettiğim o an, işte gün başlangıcının en kötü yanıydı benim için.

Özellikle de başka biri tarafından uyandırılmaktan nefret ederdim.

Sırtımdan aşağı vuran dayanılmaz bir ağrı ve üstümdeki ağırlık yüzünden gözlerimi açmaya bile mecalim yoktu açıkça.

Zaten tamamen yerinde olmayan bilincimin de etkisiyle, dudaklarımın arasından çıkan birkaç mırıltıyla sınırlı kalmıştı cevabım.

"Kalk hadi," Öylesine yumuşak bir ses ilişti ki kulağıma, hiç yardımcı olmadı ayılmama doğrusu. "Bir şeyler ye."

Uyku düzeni ve yemek yeme saatleri konusunda bir günü diğerini tutmayan biri olarak, üstelik haftasonundayken duymak istediğim son şeydi belki de, babaannem dahi vazgeçmişti bir süre sonra yaşantımda düzen verme çabasından.

"Biraz daha uyusam?" Yorganı kalkmak istemediğimi belli edecek şekilde çektim yukarı doğru, miskinliği zeytin ve peynire değişmezdim doğrusu.

Kocaman bir iç çekiş duyulduktan sonra üstümdeki yorgan oldukça sert bir şekilde havalandı, bu da karşımdakinin sabrının tükendiğini işaret ediyordu sanırım. "Şimdi de kalkmazsan üstüne atlarım."

Eh, duyduğum cümleyle birden tüm damarlarımda hissettiğim enerji yüzünden anında açmıştım gözlerimi, kabul ediyordum ki iyi bir tehditti.

Söylenerek başımı çevirdiğimde gördüğüm şahıs, ilk başta zihnimde geçici bir boşluk oluşmasına, sonra da hiç oyalanmadan yataktan doğrulmama sebep oldu. "Sen ne yapıyorsun burada?"

"Kendi evimde olduğum için mi şaşırıyorsun, yanlış mı anlıyorum?" Alayla yüzünü buruşturup konuşan Donghyuck üzerine devirdim gözlerimi, beklentimin farklı olması yadırganacak bir şey değildi zannımca.

"Renjun nerede?" Dağılmış saçlarımı ellerimle az çok düzelterek bir yandan da vücudumu esnettim olabildiğince.

Donghyuck önce dik dik suratıma baktı, ardından kaşlarını çattı belirgin bir şekilde. "Vay anasını satayım, beğenmedi beni hanımefendi. Anlıyorum, beyaz atlı prensinizin sizi okşayıp öperek uyandırmasını isterdiniz ama elimizden bu kadarı geldi. Siz yine de puan kırmayıp beş yıldız verin, lütfen."

triplet trouble | renhuaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin