5 - Sevgili Freud'a

12.9K 1.9K 3.2K
                                    

Grover Washington Jr - Just the two of us

Masanın üzerinde duran kahve bardağından koca bir yudum aldım. "Sevgili Freud'a," diye başladım mektubuma ve hemen sonrasında, "Acaba çok mu laubali bir giriş oldu bu?" Diyerek birkaç dakika kadar üzerinde düşünmeye karar verdim bu mevzunun. "Saygıdeğer desem çok resmi olur, sevgili ve saygılı desem laf kalabalığından başka bir şey değil.." Derken elimdeki kalemi dudaklarımda sektiriyordum. "Şimdi ona da kendini değersiz hissettirmemek gerekir en nihayetinde."  

Karar aşaması zorlu geçiyordu. Mektup yazmanın insanı rahatlattığına dair bir yığın şey okuduğum için ben de denemeye karar vermiştim. İstediğimiz kişiye yazacağımız herhangi bir mektup tüm dertlerimize derman oluyormuş romantiklere göre. Oysa sırf nasıl başlayacağımı bilemediğim için bile sinir stres içindeydim. 

Derin bir nefes alarak, "Sevgili Freud'a," Dedim tekrar. "Sevgili Freud, hitap şekillerine takılacak kadar sığ bir insan olmadığı için gönlümün istediği gibi başladım bu mektubu yazmaya. Umarım kusuruma bakmazsınız sevgili Freud, fakat siz benden çok daha iyi biliyorsunuz ki, insan ilkel bir canlı olduğu için bu tür meseleler diğerlerinin yanında pek de  ehemmiyetli olmamalı. Öncelikle efendim, nasılsınız? İyi misiniz? İyi olduğunuzu ümit ediyorum. Ben sizin aksinize iyi değilim.

Beni tanımadığınız için kendimi takdim ettikten sonra devam edeceğim konuşmama. Benim ismim Jeon Jeongguk. Psikoloji öğrencisiyim ve üçüncü sınıftayım. Diğer birçoklarının aksine ben sizin bu insanlıkla alakalı görüşlerinize hak veriyorum. Belki, bazen bazı arkadaşlarım size küfür ederken susuyormuşum gibi görünüyor lakin sahiden öyle değil. İçimden ben de onlara küfür ediyorum. Sizin de destekleyeceğiniz gibi, insan yontulmamış, ilkel ve gerçekten fena bir yaşam formu. Benim de onlara küfür ediyor oluşuma aldırış etmeyeceğinizi ümit ediyorum bu yüzden. Bunun rahatlığı ile size karşı dürüst olacağım Freud. Benim biraz canım sıkkın. 

Öncelikle atalarımdan başlayayım. Atalarımın modernleşme hevesinin ceremesini neden ben de çekmek zorundayım? Üstelik kendimi şu saatten sonra doğal ortamıma da atamam çünkü zaten doğal ortamımız diye bir şey kalmadı. İnsanlar ellerini attıkları her yeri kuruttular. Ölümünüzden yıllar sonra da ne yazık ki aynen devam ediyor bu. Bir de size kızıyorlar ya, gerçekten akıl sır erdiremiyorum. Her neyse, bu söylemlerle canınızı sıkmayacağım. Hayattayken çektiğiniz yetmemiş gibi bir de orada huzursuz olmayın. 

Söylediğim gibi benim biraz canım sıkkın. Mutsuzluk sendromuna yakalandım. Bunun adının depresyon olduğunu biliyorum bu arada, "Bu nasıl psikoloji öğrencisi? Dünya kimlerin eline kaldı?" Diyerek dizlerinizi dövmeyin sakın. Ben biraz edebi bir kişilik olduğum için, bazen bu tarz şeyler söylemeyi daha çekici buluyorum sadece. "Edebi bir kişilik isen edebiyat okusaydın o zaman!" da demeyin bu arada. Dünyayı sanat kurtaracak. Bir psikolog olarak bunun için elimden geleni yapacağım. Siz bana güvenin, gerçekten. 

Sevgili Freud, ben şu sıralar çok mutsuzum. İç âlemimde hiç tasvib etmediğim meseleler patlak verdi.  Oğlanın teki yüzünden sürekli moralim bozuluyor. Bu oğlan, ondan kurtulmak isteyeceğim kadar mendebur bir şerefsizdi. Onu gerçekten hiç sevmiyordum ve görmek bile istemiyordum. Sonra bir gün aniden onun evleneceğini öğrendim ve dünyam başıma yıkıldı. Bu halet-i ruhiyeyi size izah edemem. Gerçekten üzüldüm ve neden üzüldüğüme dair pek bir fikrim yok. "Yaşasın kurtuldum." Diye kına yakmam gerekirken kahrımdan yataklara düşecek bir vaziyete geldim. Onun evleniyor oluşundan neden bu kadar etkilendiğimi bilmiyorum. 

Başta, "Benim hayatım yolundan çıkarken, onunki yoluna giriyor." Diye kıskançlık ettiğimi düşündüm ama galiba işin aslı böyle değil. Onun hayatının yoluna girme fikri aksine en çok beni mutlu eder. Sanki rayına oturan benim hayatımmış gibi mutlu olurum. Bu arada bu sevinme olayını ben de yenilerde öğrendim. 

Kişisel Şuur KayıplarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin