12 - Dününü unutmuş, yarını belirsiz adamlar

12K 1.6K 2.2K
                                    


Cavetown - This is home


"Ne yapacağım ben?" diye sordum tırnaklarımı kemirirken. "Sen ciddi misin?" dedi meraklı bakışlarla. "Ciddiyim diyorum." Kafamı sallıyor, hışımla bir oraya bir buraya yürüyor, ne bok yiyeceğimi bilememenin getirdiği belirsizlik yüzünden ölmek istiyordum.

"Hatırlamıyor musun gerçekten?"
"Hatırlıyorum ama hayal meyal. Ya rüyaysa? Ya aslında öyle bir şey hiç yaşanmadıysa?"
"Öyle bir şeyden kastının ne olduğunu söyler misin artık?"
"Belgesel izledik diyorum ya." Gözlerimi kaçırdım.
"Belgesel izlediniz diye mi koparıyorsun bu kadar yaygarayı? Rüya olsa ne olur, olmasa ne?"
"O öyle değil işte," diyerek yürümeye devam ettim.

Şafak operasyonu yapar gibi evini basıp, yaşanılan geceye dair ne varsa hepsini yarım yamalak anlatmıştım. Öpüşmeden bahsetmemiştim, haberi yoktu. Ortada sahiden bir öpüşme olup olmadığını ise ben de bilmiyordum. Rüya mı görmüştüm yoksa sahiden öpüşmüş müydük biz? Ekranı dumanlı bir televizyondan izliyor gibiydim o anları, hiçbir şey net değildi.

"Bir şey saklıyorsun," dedi gözlerini ovuşturarak. "Ne yaptınız, seviştiniz mi?"
"Ne sevişmesi be kadın? Neler diyorsun sen, ne sevişmesi? Sevişmedik."
"Öpüştünüz o zaman."

Sessiz kaldım, gözlerini büyüttü. "Sahiden mi? Kim öptü, sen mi öptün?"
"Bilmiyorum."
"Ne demek bilmiyorum? Bunu bilmiyorsan neyi biliyorsun ki o zaman?"
"Bilmiyorum işte hiçbir şeyi."
"Niye sakladın ki benden? En başında söylemiş olsan bir şeyler düşünürdük." 

Bir şeyler düşünemedik. İkimizinde ilk başına böyle bir şey geldiği için birbirimize bakakaldık en sonunda.

"Boş ver," dedi pes ederek. "Öpüştüyseniz bir şekilde oraya çıkar bu."
"Nasıl olacak o? Gidip soracak halim yok ya."
"Belli olur davranışlarından, değil mi?"

Belli olmadı. Kim Taehyung ile bu olaydan sonraki ilk karşılaşmamız yemekhane yolunun üzerinde gerçekleşti. Beni gördü, bana baktı biraz sonrasında da yürümeye devam etti. Arkadaşlarıyla konuşuyor, keyifli görünüyordu. 

Hayatta dış kapının dış mandalı gibi hissettiğiniz anlar olurdu ya hani? Bu da onlardan biriydi işte. "Biz öpüştük" veya "biz öpüşmedik" demesini elbette beklemiyordum ama, biraz da bekliyormuşum galiba, ne bileyim. Yine her zamanki gibi yanımdan geçip gidiverince bariz bir şekilde afalladım. Ardından, bu mesele üzerinde düşündüm derhal.

O benim sürekli yanımdan geçip gidiyordu ve bu o kadar sıklaşmıştı ki "her zamanki gibi" demek konusunda tereddüt bile etmemiştim. Her zamanki gibi yanımdan geçip gitmesi, her zamanki gibi arkadaşlarıyla gülüp eğlenmesi, her zamanki gibi beni biraz izleyip yoluna devam etmesi...

Psikologa koştum. 

"Ne yaptınız?" diye sordu meraklı bir tavırla. Kuvvetle muhtemel beni sikine bile takmıyordu ama mesleği gerekince işine, yani bana, önem veriyormuş gibi davranıyordu. Evla. 

"Dediğiniz gibi onunla vakit geçirdim ve hislerimi not aldım."
"Neler hissettiniz?"
"Bok gibi şeyler hissettim. Ne siz sorun ne ben söyleyeyim."
"O kadar mı kötüydü?"
"O kadar kötüydü."
"Bana biraz açar mısınız bu 'kötü' tanımını?"
"Bir insanın yaşayabileceği kaç tane his var totalde? Korku, öfke, endişe, neşe, mutluluk, sevinç ve aklıma gelmeyen kim bilir kaç tane daha. Hadi on tane his var diyelim. Şüphesiz ondan daha fazla ama biz on diyelim. Bu on hissin onunu da yaşadım. Eğer fazlası varsa onları da yaşamışımdır inanın." 

"Bunları yaşarken nasıl davrandınız peki?"
"Sinirli, heyecanlı, sinirli ve tekrar heyecanlı." 
"Bir psikoloji öğrencisi olarak kendinizle alakalı ne düşünüyorsunuz?"

Aval aval yüzüne baktım. Kendimle alakalı bir şeyler düşünmek istemediğim için buradaydım ya zaten. Düşünebiliyor olsam döker miydim o kadar parayı? Hiç.

Kişisel Şuur KayıplarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin