Alice Kristiansen - Night Vision
Taehyung'un çatılı kaşlarını ve yorgun bakışlarını izlerken sakin olması gerektiğini söyleyip durdum ona. "Sakin ol Taehyung," dedim elini tutarak. "Onun beni seviyor olması benim de onu seveceğim anlamına gelmez, sakinleş artık, buradayım ben." Sanki yarasının üzerine bir çuval tuzu boca etmişim de acıdan bilincini yitirmiş gibi kaskatı kesildi.
"Sarılayım sana," dedi zorlanarak aldığı nefesleri ciğerlerine yetirmeye çalışarak. "Gel, ne olur." Ondan daha istekli bir şekilde doladım kollarımı etrafına. Bir müddet sonra dinginleşmiş gibi daha uysal bakmaya başladı dünyaya.
"İyi misin?" diye sordum saçlarını okşarken.
"Olacağım," diyerek yanıtladı.Taehyung'un bu hallerinin sebebi o sergide yaşananlar ve bundan aylar önce "arkadaşım sana hislerini açacakmış," diyerek güya beni kandırmaya çalışan kızlardı. Aradaki bağlantıyı kurabilmek için epeyi kafa patlatmamız gerekti fakat tüm bu düşünme girişimlerinden evvel Taehyung sergiden sorumlu arkadaşını arayarak "Neden benim resmimin olması gereken yerde o kızın resmi vardı?" diye sordu.
Çocuk aynen şunları söyledi "Jeongguk'a hislerini açacağını ve senin de bundan haberdar olduğunu söyledi. Başta sen daha iyi çizdiğin için bu resim olayını senden istemiş zaten Jeongguk'u o yüzden çizmişsin. Resim yeteneklerini geliştirince de onun çizdiği resimle açılmanın daha doğru olacağına karar vermişsiniz."
"Biz mi vermişiz bir de?" diye sordu Taehyung öfkeyle.
"Evet," dedi çocuk. "Öyle olmadı mı, bana öyle söylediler?"
"Hayır, öyle olmadı."
"O zaman," dedi tereddütle. "Senin Jeongguk'u çizme nedenin neydi ki?"
"Aşkımdan ölüyor olmamdı," diye yanıtladı ve hatta oluşan sessizliği kemirdiğim tırnaklarımın gürültüsüyle kirletirken "Anladım," deyiverdi çocuk. "Ben kapatayım, işlerim var, görüşürüz sonra." Kapattılar ve hayır, bir daha görüşmediler.Şu kandırma mevzusuna dönecek olursak, başlı başına komediden ibaretti her şey. Sevimsiz, dandik, siktirik bir entrika komedisi. Ta o zamandan niyetlilermiş zaten yazının üstüne konmaya. Olay çok yeniyken fırsat bu fırsat diyerek atağa geçmişler ama hemen sonrasında "acaba çok mu erken?" diye düşünerek caymışlar bu fikirden. Sonuçta o ilanın sahibi bu olayı görüp de acayip sinirlendiği için kendini açık edebilirmiş. Üzerinden biraz zaman geçmesini ve her iki tarafın da soğumasını beklemişler. Şayet hâlâ ortada kimseler yoksa işte o zaman "benim" diyebilirlermiş.
Kendilerince benim halen daha bekâr olduğuma kanaat getirdikleri bir vakit "biz en iyisi mi sergiyi değerlendirelim" demişler. Bu manyak geri zekâlılar güçlerini birleştirip Taehyung'un binbir hevesle planladığı günü işte böyle mahvetmişler. Çoğul konuştuğuma bakmayın, arkadaşlarıyla planladığı için bu naneyi yiyen, yenmesine yardım ve yataklık eden herkesi dahil ediyorum işin içine yoksa içimdeki öfke dinecek gibi değil.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordum Taehyung'un ovaladığım bileğine bakmaya başlayarak.
"Bilmem," dedi uzandığı yerden silktiği omuzlarıyla. Başını dizime koymuş tavanı izliyordu. "Çok güzel olduğunu düşünüyor olabilirim belki," dedi emin olamıyormuş gibi. "Sen sorana kadar bir şeyler düşündüğümün farkında değildim."
"O zaman," dedim gülmeye çalışarak. "Nereden bilebilirsin ki çok güzel olduğumu düşünüp düşünmediğini?"
"Jeongguk," dedi gözlerime bakarak. "Ben hep senin çok güzel olduğunu düşünürüm, anlıyorsun değil mi?" Bileğini öptüm, iç çekti."Rahatsın mısın?" diye sordum sırf onunla daha çok konuşmak istediğim için.
"Rahatım," dedi kısık sesle. "Sen rahat mısın? Dizlerini ağrıtmıyorum değil mi?"