10 Eylül 2007 (son.)

866 132 238
                                    

Shoyo, yeni odasına doğru adımladı.

En yakın arkadaşı Tobio ile birlikte İtalya'ya sanat tarihi okumak için gelmişlerdi, sıradan bir hayatı olan sıradan bir öğrenciydi turuncu saçlı oğlan. Hayatına heyecan katan tek şey ise çocukluk arkadaşı olan Tobio'ya duyduğu aşktı.

"Duyduğuma göre bu apartmanda bir çift varmış eskiden. Yıllar önce büyük bir aşk yaşamışlar ama savaş yüzünden ayrılmışlar. Oğlanın askere gittiğini, kadının ise delirip intihar ettiğini söylüyorlar. Aşağıdaki kiraz ağacına asılan adaklar bu yüzden asılıyormuş. Adak adayan çiftlerin aşkının sonsuz olacağını, her yaşamlarında tekrar buluşacaklarını söylüyorlar."

Shoyo, her zamanki gibi Tobio'ya başarısız bir flört girişiminde bulunmuştu. Tobio ise sessiz kalıp artık öğrenci yurduna çevrilmiş binadaki odalarını incelemeye başladı. Shoyo'nun bu cümlelerini yanlış anladığını ve Shoyo'nun aradığı 'kız arkadaşı' kıskandığının ne kendisi ne de Shoyo farkındaydı.

"Önce kendine bir kız arkadaş bul sonra adak adarsın. Neden sürekli bu tür hikayeler anlatıyorsun bana? Bu kadar çok mu bir kız arkadaşın olsun istiyorsun?"

Shoyo, yüzü düşerken çantasını yere bırakıp yatağına oturdu. Hisleri aslında karşılıklıydı ama ne Shoyo kendisini iyi ifade edebiliyordu ne de Tobio.

Yaklaşık 70 yıl önceki odanın halinden ise eser yoktu, iki tane tekli yatak paralel bir şekilde camın önüne yerleştirilmiş ve eşyalar yenilenmişti. Yurt dışından gelen başarılı öğrencilere destek olmak, onlara geçici süreliğine kalacak bir yer sağlaması için değiştirilmişti bina. Japon öğrencilerin ağırlıklı olduğu bina, İtalya ve Japonya'nın barışını temsil eden yerlerden biriydi.

"Karnım acıktı..." Shoyo, huysuz bir sesle homurdanırken Tobio da çantasını yere bıraktı.

"Bir şeyler alıp geleceğim, bekle sen." Shoyo, gerek olmadığını söyleyecekken Tobio çoktan ortadan kaybolmuştu turuncu saçlı oğlana yiyecek bir şeyler bulmak için.

"Aptal..." Huysuz sesiyle yine homurdanırken Shoyo yatakta tepinmeye başladı. Ağlarcasına sesler çıkartarırken bir yandan da, dengesini sağlayamadığı için sertçe sırtı yer ile buluştu. Dudaklarından kısık sesle bir küfür kaçarken gözleri yatağın altına kaydı.

Tahtaların bir kısmı sanki yerine tam oturmuş gibi değildi, Shoyo'yu böyle orantısızlıklar çok rahatsız ederdi. Kaşları çatılırken düştüğü yerde doğruldu ve çok da ağır olmayan yatağı ittirip tahtayı ortaya çıkardı. Kesinlikle bir orantısızlık vardı yerde ama sadece dikkatli bakıldığında belli oluyordu.

Dolapları karıştırıp sert bir bıçak bulduktan sonra yere bağdaş kurdu ve tahtayı düzeltmek için ittirmeye başladı. Daha iyi yapacak hiçbir şeyi yoktu, hem berbat ederse de yatağın altında kaldığı için hiç kimse fark etmezdi.

Beklenmedik bir şekilde tahta biraz daha zorlandıktan sonra aniden kalkınca Shoyo'nun gözleri irice açıldı, kesinlikle başı dertteydi. Yerinden çıkan tahtaya uzanırken gözleri bir anda sanki kasıtlı bir şekilde oluşturulmuş boşluğa kaydı. Bıçağın ucunu boşluğa doğru salladı, herhangi bir böcekle yüz yüze gelmek istemiyordu ama beklentisinin aksine bıçağın ucu sert bir kutuya değdi.

Shoyo, bıçağın bir şeye çarptığını hissettiğinde duraksadı. Hep çok meraklı birisi olmuştu ve şu an başına iş alacağını bilse de kesinlikle o çukurun içine bakmak istiyordu.

Telefonunu çıkardı ve ışığını karanlık boşluğa doğru tuttu. Çok geniş bir boşluk değildi ama içinde Tadashi'nin mektupları olan kahverengi kutuyu saklayacak kadar genişti.

𝘴𝘤𝘦𝘯𝘦𝘳𝘺. -𝘵𝘴𝘶𝘬𝘬𝘪𝘺𝘢𝘮𝘢 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin