18 Aralık 1941

601 120 34
                                    

Tadashi günlerdir annesiyle din adamlarını geziyor ve içindeki 'şeytanı, günahkarı' çıkartmaya çalışıyordu. Çok yorgundu, Kei'yi görmek istiyordu ve onu düşünmediği bir an yoktu. Onu kanlar içinde yerde gördüğünden beri ağzına lokma süremiyor, doğru düzgün uyuyamıyordu. Sürekli kabuslar görür olmuştu. Her kabusunda Kei ölüyor ve Tadashi ondan ayrı kalıyordu. Bu fikir bile delirir gibi hissetmesine yetiyor, aldığı her nefes ciğerine batıyordu.

Kei'de ise durumlar farklıydı. Yaraları hala geçmemişti ve cezalıydı. Odasından çıkamıyor, kapısı daima kilitli tutuluyordu. Aileleri ikisine farklı tutumlar izlemişti. Bu olaylar Kei'yi üzmesi gerekirken onu daha da öfkelendiriyor ve güçlenmesini sağlıyordu. Karar vermişti, İtalya'ya gideceklerdi Tadashi ile. Yapması gereken tek şey kapısının açık olduğu bir anda babasının sakladığı kutudan yeterli miktarda parayı alıp kaçmaktı. Gerisini hallederlerdi, Tadashi yanında olduğu sürece önemli değildi. 

Birkaç gece sonra Kei, ailesinin yatak odalarına ilerlerkenki ayak seslerini dinledi artık her gece yaptığı gibi. İçinden saniyeleri sayarken annesinin kapısının önüne gelip kilidini kontrol etmesini bekledi. Her gece kapısı bir kere daha kilitleniyordu uykularında o kaçarsa diye. Kei, içinden saydığı saniyelerin geçtiğini fark ettiğinde kaşlarını çattı. Sonra da odasının karşısındaki kapının kapanma sesini duyduğunda yatağında hafifçe doğruldu. Yanılmıyorsa annesi kapısını kilitlemeyi unutmuştu. Ne olur ne olmaz yarım saat kadar bekledikten sonra çok hafif adımlarla kapısına ilerledi ve kapının kolunu çevirdi. Duyduğu sesle aralanan kapı tatmin ediciydi. Kapısını yeniden kapatıp deri bir çantaya eşyalarını doldururken boş bir kese buldu. Kasketini başına geçirip paltosunu sırtına giydikten sonra derin bir nefes alıp odasından çıktı. Kalbi gittikçe hızlı atmaya başlarken ailesinin odasına girdi ve onların uykulu nefes seslerini dinledi. Yataklarının ucuna doğru ilerledi ve karanlıkta eliyle hafif çıkık olan tahta parçasını aradı. Bulduğu çıkıklığı kavrayıp kendisine doğru çekti ve paraların saklandığı kutuyu buldu. Kesenin içini parayla doldururken hareketlerini hızlandırdı. Birkaç dakika içinde işini halletmiş bir şekilde sokak kapısında aceleyle botlarını bağlıyordu. Kalbi her geçen dakika hızlandı, kapıyı açtığında soğuk rüzgar atkısını hafifçe birbirine karıştırırken kapıyı kapattı ve karanlık sokaklarda koşmaya başladı. Sokağa çıkmak yasaktı, savaş yüzünden hava kararınca herkes evlerine kapanıyor ve askerler dolaşıyordu sokaklarda. Tadashi'nin evine gitmesi lazımdı, daldığı sokakta tam karşısından gelen askerleri gördüğünde mırıldanarak küfür edip tam tersi bir yola saptı. Askerlerin gittiğini görünce aynı sokağa tekrar dalıp koşmaya devam etti. Askerlerle iki defa karşılaştıktan sonra sonunda Tadashi'nin evindeydi. Birinci katta oturan sevgilisinin camını tıklattı ve uzun boyu sayesinde çok da yüksekte olmayan camdan içeriye baktı. Tadashi bir din kitabını okuyordu, içindeki günahkârdan kurtulması için her gün bu kitabı baştan sona bir kere okutuyorlardı ona. Annesi her gün onu kontrol ediyor ve iyileşip iyileşmediğini sorguluyordu. Tadashi mırıldanarak okuduğu cümleyi tekrarlarken camın tıklatılmasıyla bakışlarını cama çevirdi. Kei'nin yüzünü gördüğünde kaşları havalandı ve hemen ayaklandı. Ayaklanırken bir iki kere düşme tehlikesi geçirdiğinden tutunarak camı açtı ve sevgilisinin boynuna sarıldı direkt.

"Burada ne işin var?"

Tadashi fısıldayarak sordu, Kei'nin yüzünü avuçları içine alırken gözleri anında dolmuştu. O sırada sırtındaki deri çantayı fark etti.

''Hazırlan, gidiyoruz. Acele et. Askerler birazdan geçecekler.''

Tadashi'nin sorgulamaya lüksü yoktu. Kei'den ayrı kalmaktansa ölmeyi tercih ederdi. O da hızlıca bir çantaya eşyalarını doldurup hazırlandıktan sonra Kei'nin elini tutarak camından aşağıya atladı ve karanlık sokaklarda el ele koşmaya başladılar.

Kısa süre sonra limana ulaştılar. Liman bomboş gözüküyordu ama Kei, gemilerden birinin hâlâ açık olduğunu ve başka ülkelere gitmek isteyen insanları kaçak bir şekilde taşıdığını biliyordu. Bir süredir araştırıyordu nasıl gideceklerini, kafasında İtalya'ya gitme fikri hep vardı. Büyük bir gemiye ilerleyip yüksek sesle geminin parolasını söyledi. Doğru sözcüğü duyan geminin sahibi başını içeriden uzattı ve ikiliye baktı.

"İtalya'ya.''

Kei'nin söylediği bu sözcük yeterli olmuştu. Kamaralara açılan geçitten geçip bir odaya ilerlediler. Saniyeler içinde gemi tekrar boş görüntüsünü almıştı. Askerler geçtikten sonra odalarına gelen kaptana bir miktar parayı uzattı. Kaptan hafifçe sırıtıp uzaklaşırken odalarından; Kei bakışlarını küçük, çift kişilik yatağa ve bomboş kamaraya çevirdi. Güzel bir oda değildi, camı bile yoktu ama şu an bunun için şükretmeleri gerekiyordu. Paraya ihtiyaçları olacaktı. Bu sefer eskiden yaptığı hatayı yapmayıp kapıyı kilitledikten sonra kollarını Tadashi'ye doğru açtı. Tadashi ona sıkıca sarılırken gözlerini yumdu. Kurtulmuşlardı, her şey artık iyi olacaktı.

-

Ufak bir geçiş bölümüydü;;

𝘴𝘤𝘦𝘯𝘦𝘳𝘺. -𝘵𝘴𝘶𝘬𝘬𝘪𝘺𝘢𝘮𝘢 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin