(14.kitap ile hepinizi sevgi ve saygı ile kucaklıyorum. Yeni kitabıma hoşgeldiniz👐 Korku türü bir kitap. Romantik komedi de eklemeyi düşünüyorum. Net bir şey söyleyemem. Umarım bu kitaba da sevgi ve ilgi gösterirsiniiiiz! Sizi seviyooreee🙆💜)
=Güney Kore/Gwangju, Gyeonggi-do/1883=
-YONGHWA! YONGİN'E SÖYLE HAZIRLANSIN! BUGÜN BENİMLE GELECEK!-TAMAM! Diyen annemin sesi ile elimdeki dergiyi bıraktım. Odama daldı.
-Yongin-ah! Kalk hazırlan bugün babanla gideceksin.
-Aaahh! Neden ben!
-Ne? Jongin mi gitsin?
-Gitsin! Bugün halısaha maçım var.
-Başlatma maçına! Kalk da hazırlan! Jongin arkadaşının doğum gününe gidecek.
-Ah! Anladık! Dedim ve kalkıp hazırlandım. Yang ailesinin en büyük oğluydum. Benden küçük ikiz kardeşim vardı. Ben ilk çocuk olunca annem ve babamın ismini birleştirmişler. Yonghwa ve Jae-in'i karıştırıp Yongin demişler. İkizlerimizde de erkek olan abisine yani bana uyum sağlasın diye Jongin demişler. Kız olana da yine isimlerini karıştırıp Jaehwa demişler. Yani Yongin abi, Jongin ve Jaehwa ikizler olarak Yang ailesinin üç pırlantası olmuşuz. Jongin ve Jaehwa 8 yaşındaydı. Ben ise 24. Aramızda dağlar vardı. Ama yine de iyi anlaşıyorduk. Üstümü giyindikten sonra ispanyol paça pantolonumu giyindim ve gömleğimi pantolonun üstüne çektim. Biraz eğilip küçük aynada saçlarıma şekil verip kolonya süründüm ve evden çıktım. Babama yetiştim. Huysuz bir adamdı ama çok tatlıydı. Yaptığım hiç bir şeyi beğenmez, evde kaldığımı ve kimsenin benimle evlenmek istemeyeceğini söylerdi hep. Dışarı çıkınca önce koluma sonra ayağı ile popoma vurdu.
-AİGO! ŞU HERGELEYE BAK HELE! Gören de diyecek başkente bar eğlencesine gidiyor. Mezarlığa nöbete gidiyorsun altı üstü. Bu süs püs ne? Gören de giyecek ölüleri kendine aşık edecek!
-Ah baba! Gencim ben! Böyle giyinmek hoşuma gidiyor! Senin gibi mi giyineyim?
-Ne varmış benim giyimimde? Gayet asil ve şık giyiniyorum. Hergele! Diye kızıp ilerledi. Ben de peşinden gittim. Babam bir mezarlık görevlisiydi. Kimsesizler mezarlığında bekçi ve kazma görevlisiydi. Ölenleri de o gömerdi. Bazen ben de yanına giderdim. Üniversiteyi bitirmiştim. Jeoloji okumuştum. Kendi isteğimle mi? Hayır! Babam mezar kaza kaza beni de buna sürüklemişti. Mezarlığa gelince sıcak bir çay yapıp babamla içmeye başladık. Biri gelmişti. Babam kolumu dürtükleyip beni kaldırdı. Oflaya puflaya kalktım.
-Buyrun.
-Ben Kim Jaeson. Babam Kim Leedong. Babamın mezarının burada olduğunu söylediler. Dün döndüm Amerika'dan. Bakabilir misiniz?
-Bir saniye! Dedim ve dosyaları raftan aldım. Arkama döndüğümde adam yoktu. Kulubenim penceresinden baçımı uzatıp baktım. Görünmüyordu. Dosyayı yerine geri yerleştirecekken listenin en üstünde adını gördüm. Kim Jaeson? Gözlerim kocaman açıldı. Nefesim içime kaçmıştı.
-Baba!
-Ne?
-Kim Jaeson? Az önce onu gördüm. Babasının mezarını sordu ama dosyayı alırken kayboldu. Listese onun adı vardı. Öldü mü?
-Eyhhh yeter be! Buraya her geldiğinde korkudan halisünasyon görüyorsun. Korkak herif seni! Ölüden korkulur mu? Buraya geldiğim günden beri bir kere bile bu ziller çalmadı. Ölmüş insandan anca senin gibi salaklar korkar. O söylediğin adam 3 yıl önce Amerika'daki evinde yanarak öldü! Gerizekalı herif! Dedi ve çayını yudumlamaya devam etti. Derince mefes verip sandalyeme geri çökerek oturdum. İçim şişmişti. Ödüm kopmuştu. Babamın söylediği zil'ler mezarlarda olan zillerdi. Gömmeden önce ölünün bileğine bileklik takardık. Bilekliğe bağlı olan ip mezarın başındaki çana kadar uzanırdı. Mezardaki ölü, eğer ölmemişse, o çanı çalardı. Böylece hemen onu mezardan çıkarırdık. Ama...şimdiye kadar çanı çalan kimseyi duymamıştım. O yüzden benim gözümde işe yaramaz görünüyorlardı.
Oturduğum sandalyeden kalkıp kulübeden çıktım. Toprak yolda yürüdüm ve durdum. Sonra teker teker tüm mezarlara baktım. Tüylerim ürpermişti. Böyle saçma bir meslek nedem vardı Tanrı aşkına...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RİNG: CEMETERY
HorrorUyuyakaldığım sandalyede gözümü o korkunç ses ile açtım. "Ching ching ching" o zilin sesi. Korku ile titredim. Yani...yaşıyor muydu? Kim? Arkamdaki onca mezarlıktan hangisi? NOT: 1880'Lİ YILLARDA MEZARLIKLARA ZİL TAKILIRDI. ÖLMEDEN GÖMÜLEN, ÖLDÜĞÜ S...