(Yorgunum ve ölüyom. Ama sizin için kısa da olsa bölüm yazacam❤)
Bir süre öylece kaldık. Yüzünün yumuşaklığını sırtımda hissederken içim eriyordu sanki. Birden ikimiz de ayrılma kararı aldık.
-Ben kremi yerine götüreyim. Diyerek gitti. Ben de üstümü geri giyindim. O gece bir daha odama girmedi. Uyudum. Gece birden uyandım. Sırtım ağrıyordu. Kalktım. Mutfağa gidip su içtim. Çeşmenin önündeki pencereden Heran'ı gördüm. Kısa kollu bir geceliği vardı üstünde. Bu gece vakti? Üşüyecekti. Oturma odasındaki koltuğun üstünden battaniyeyi aldım ve bahçeye çıktım. Arkasından yavaş yavaş gidip battaniyeyi omuzlarına bıraktım. İrkildi. Battaniyeyi önüne tuttu.
-Sen neden kalktın?
-Sırtımın ağrısıyla uyanıp su içtim. Pencereden gördüm. Dedim. Utanıyordul hala. Birbirimizin yüzüne bakamıyorduk. Neden mi? Çünkü uyumadan önce o bana arkadan sarılmış ben de buna izin vermiştim. Bir erkek olarak ilk ben başımı çevirip baktım ona.
-Sen neden bu saatte uyanıksın? Üstüne bir şey de almamışsın.
-Çok sıcaklıyordum.
-Neden? Hava o kadar da sıcak değil ki?
-Şey...dedi. Sonra sustu. Ben de üstelemedim. Ama bakışlarımı üstündem çekmedim. Ta ki o sese kadar.
-HUHUUU 10 NUMARA 5 YILDIZ!!! Romantik filmleri sevmem ama bu hoştu. Dedi. Karşı eve baktım. Jiseung dama çıkmıştı. Bizi izliyordu.
-Sırtın iyi mi?
-Ne yapıyorsun sen orada?
-Uyku tutmadı. Ben ayrıldım diye yanıyoruuumm...karşımda duran ikili aşklarından yanıyor. Hayat böyle acımasız işte. Birbirinizin kıymetini bilin. Dedi. Heran gülümseyip eli ile onu çağırdı.
-Yanımıza gelsene. Dedi.
-Seninki kızmasın? Dedi Jiseung'da.
-Ne benimkisi! Gel işte! Dedi. Gülüştüler. Ben bir anda 3.kişi olmuştum. Jiseung da yanımıza geldi. Heran yine aramızda kalmıştı.
-Ooo bilekliğin çok güzel.
-Bilekliğim mi? Geçen gün ben yaptım. Sana da yapayım ister misin?
-Gerçekten yapar mısın?
-Evet.
-Evet yap o zaman. Pembe yapar mısın?
-Peki. Senin için pembe yapacağım. Dedi. Beraber gülüştüler.
-Bekle. Dedi Jiseung. Elindeki bilekliğin ipini çözdü.
-El! Dedi ve elini uzattı. Heran de elini ona uzattı. Heran'ın elini tutup bileğine bilekliği dayadı. Ölçtü biçti. Sonra bilekliği geri aldı.
-Peki. Benimkinin yarısı kadar. Ölçünü aldım. Dedi.
-Bileğim o kadar da küçük değil.
-Hayır küçük.
-Değil!
-Hayır gerçekten küçük.
-Ne küçüğü? Küçük falan de-
-Yeter! Diyerek kalktım. Daralmıştım. 3.kişi olmuştum hemen. Heran ile olan sohbetleri zoruma gitmişti. Az önce bana sarılan kız şimdi en yakın arkadaşımla fingirdeşiyordu. Heran'ı ben bulmuştum. O mezardan da tek başıma ben çıkarmıştım. O kız eşim ya da sevgilim olmasa da bana aitti. Heran'ın bileğinden tutup kaldırdım.
-Gidip uyuyalım. Dedim.
-Ama Jiseung ile ko- diyordu ki cümlesini bitirmeden peşimden sürüklemeye başladım. Evin içine girdik. Bileğini bıraktım.
-Yatağına git uyu. Ben de birazdan gidip uyuyacam. Dedim. Şaşkınlıkla kafa sallayıp odasına doğru gitti. Tekrar çıkıp Jiseung'un başına geldim.
-Romantik filmdeki çekilemeyen çocuk rolüne mi girdim?
-Seung-ah! Sevgilim ya da eşim olmayabilir. Ama Heran...benim kızım. Onu ben kurtardım. Onu mezardan kendi ellerimle bir başıma çıkardım. Ja Jiseung! Heran ile arana mesafe koy. Dedim. Arkamı döndüm tam gidecekken bana seslendi.
-Yang Yongin-Gun! Dedi. Ona geri döndüm. Kalktı. Karşıma geldi. Parmağı ile kalbini gösterdi.
-Burası başkasından çocuk yapan bir kaltağa ait. Güçlü durduğuma bakma. Hala Rae-i'yi yaad ediyorum. Kafandaki aptal aşk üçgeni sadece bir kurgudan ibaret. İçin rahat olsun. Heran'a karşı bir şey hissetmiyorum. Kalbindeki kadına göz koyacak kadar pislik bir adam değilim. Dedi ve omzumu patpatlayıp yanımdan süzülüp gitti. Omzumun üstünden ona kısa bir bakış attım. Sonra evime geri baktım. Heran pencereden bizi izliyordu. Beni görünce hemen pencereyi geri çekti. Sırtımdaki ağrı dinmiş ama bu seferde uykum kaçmıştı. Odama gidip yatağa uzandım. Uyuyamıyordum.
Elini tutuşu, bilekiği takışı gözümün önünden gitmiyordu. Hele ki "Kalbindeki kadına göz koyacak kadar pislik bir adam değilim" demesi kulaklarımdan gitmiyordu. Öyle olmadığını zaten biliyordum. Ama Heran'la olan samimiyeti zoruma gidiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RİNG: CEMETERY
HorrorUyuyakaldığım sandalyede gözümü o korkunç ses ile açtım. "Ching ching ching" o zilin sesi. Korku ile titredim. Yani...yaşıyor muydu? Kim? Arkamdaki onca mezarlıktan hangisi? NOT: 1880'Lİ YILLARDA MEZARLIKLARA ZİL TAKILIRDI. ÖLMEDEN GÖMÜLEN, ÖLDÜĞÜ S...