XXIV.

5.7K 446 181
                                    

"Nasıl yani?"

Ona herşeyi anlatmalıyım. Onunda bilmeye hakkı var.
Bunca zamandır onu oyalıyorum ama artık ondan kaçacak gücüm kalmadı.

" Emir ben aslında numarayı rastgele atıp  seni bulmadım." derin bir nefes çekerek Emir'e baktım. Belki bu son konuşmamız dahi olabilir.

" Sana herşeyi en başından anlatmak istiyorum. Ben kendimi bildim bileli yetimhanedeyim. Ama İstanbul'da değildim, İzmir'deydim. On altı yaşıma kadar yani." Bundan sonrasını nasıl anlatacağım.

Her ne kadar bir yıl dahi geçmiş olsa acısı hala ilk gün gibi. Ya insanların o iğneleyici bakışları.
Ya şuan karşımdaki nefesim olan adam, ya o da aynısını yaparsa. Iste o zaman gerçekten dayanamam.

" Ben on beş yaşındayken yetimhanede çalışan biri vardı. Erkek bir çalışan. Bana çok ilgilli davranırdı, başlarda güzeldi ilgisi yani hoşuma gidiyordu. Ne bileyim işte bana göre bir baba kızı nasıl seviyorsa o da öyle gibiydi." Karşımda bana sadece endişeli bakan gözler var.

" Birkaç ay böyleydi yani. Sonradan hareketleri beni biraz rahatsız etti fakat yine kötü düşünmedim. Baba sevgisi nedir bilmediğim için kendi kendime "o seni kızı gibi seviyor" derdim. Ta ki bilinçlenene kadar.  Birgün okulda verilen seminer oldu. Çocuk istismarı, kendimizi koruma ile alakalı seminerler. Ben ne farkettim biliyor musun? O adamın...

Yani o herifin aslında hiçte babacan bir tavırla bana yaklaşmadığını. Sustum Rmir, o kadar şeye rağmen yine de o herif hakkında kötü düşünmek istemedim. Ben sustukça o üzerime geldi. Ben sesimi çıkarmadıkça o daha da ileriye gitti. Salak kafam neden sustum ki?
Neden avazım çıktığı kadar bağırmadım?
Belki bir duyan olurdu. Olurdu değil mi Emir? Be-ben"  derin nefes aldım tekrardan. Ama sanki ciğerlerim iflas etmiş gibi bir türlü aldığım nefes bana yetmiyor.

Birkaç başarısız denememden sonra nihayet derin bir nefes aldım. Nefes alamıyorum çünkü gözyaşlarım bana ihanet ederek özgürlüğüne adım attılar.

Masada mendil bulamayınca ellerimi gözyaşlarımı silmek için kaldırdım ama  o an yüzümde başka bir el hissetim. Başımı kaldırıp elin sahibine yani bana nemli gözlerle bakan Emir'e baktım.

" Ağlama. Sen ağladıkça benim canım acıyor, Sen ağladıkça ben herşeyi yakıp yıkmak istiyorum."  Emir şuan buna ne kadar ihtiyacım var inan ki tahmin bile edemezsin. Lakin senin için sadece senin için bundan sonra ağlamıyacağım.

" Devam etmek istiyor musun? Anlatma istersen. Ben öğrenmek istemiyorum, bırak zaten geçmişte kaldı." 

Acı bir tebesüm aldı yüzümü ve şu sözler döküldü dudaklarımdan,

"Geçmedi Emir. Geçseydi ben hala acı çekmezdim. Bu kadar acı vermesine rağmen yinede anlatacağım."

Ellerimi tuttu. Hatta ellerimi ellerine adeta kenetledi. Iste bu bana cesaret verdi o an. O an bana ' ben senin yanındayım' demek istedi.

" Birgün ben hastayım diye okula gitmedim,izinliydim. Odamda uzanırken bir el hissetim vücudumda gezinen. Gözümü açtığımda o herif. Bağırdım Emir,inan ilk defa bağırdım.  O gün bağırmasaydım belki o h-"

" Sus" Emir' in sesi adeta bıçak misali sözlerimi kesti.

" Belkide o herif ban-"

" Sana sus dedim Derin"

" Bana tecavüz edecekti"  bir hıçkırık sesi ama bana ait olmayan...

" Yalvarırım sus artık." Karşımda durmuş ağlayan, hıçkırıklara boğulan Emir'e baktım.

" Ama en acısı ne biliyor musun? Yetimhane müdürü kendisi tanık olmasına rağmen sanki benim hatamış gibi bana yüklenmesi. Sadece ben kızım diye."

" SUS ARTIK SUS!" tüm kafe birden Emir'in bağırışıyla yankılandı.
Keşke Emir bende zamanında senin gibi bağıra bilseydim.

" O gün ordan buraya yolladılar beni. Taciz olayının üstünü kapatmak için. Burda nefes alamadım. Boğuldum, bir yıldır tam bir yıl kendimi öldürmeye çalıştım. B-" sandalyesini çekip kalktı.
O da gitti. Beni dinlemedi. Ne diyeceğimi duymak istemedi.

Ellerimle gözyaşlarımı silerek bende kalktım. Bu sefer susmayacağım, konuşacağım.

Montumu alarak bende peşinden gittim. Cafeden çıktığımda etrafıma baktım oradaydı, arkasına dahi bakmadan kaçıyor işte.

Adımlarımı hızlandırarak bende peşindem koştum. Bir süre o kaçtı ben kovaladım. Sonunda bir parkta durdu. Durdu ve sanki bütün kinini kusmak istercesine bağırdı. Ben mi?

Ben ise sadece arkasından ağlayarak baktım. Bu bağrış bana mıydı? Hayata mıydı?

" EMİR" sesimle bana döndü. Kıpkırmızı gözlerle.

" Ben nefes alamıyorum Emir. Artık dayanacak gücüm kalmadı."

" Emir ben ne yapacağım?" çaresizce konuştum. Yere yığılarak ağladım.

Ben ağladım, o ağladı. Ben acı çektim , o benim acı çekişimle acı çekti. Sonra o geldi beni kaldırdı. Gözlerime baktı ve aynen şunu söyledi,

" Sana nefes olurum demiştim" sonra  ne mi oldu?

Dudakları dudaklarıma mühürlendi usulca.
Nefesi nefesime karıştı. O bana nefes oldu...

Kitabimin en uzun bölümüydü. Ve bu bölümde şunu soylemek istiyorum. Biz kızız diye bu toplumda sürekli aşağıladık. Sürekli bir seylere maruz kaldık.

Fakat size diyeceğim şu ki arkadaşlar susmayın. Siz sustukça sizi daha dibe batıracaklar. Siz sustukca sizi güçsüz zannedecekler.

Bağırın, sesiniz ne kadar çıkarsa o kadar güçlü olacaksınız. Unutmayın biz kadınlar bir tanrı kadar güçlüyüz.

RASTGELE | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin