"Jimin nerede Bay Park?"
Namjoon hyung'u işi olduğunu bahane ederek olaydan sıvışmış,Jungkook'u burada yalnız bırakmıştı.
"Yukarıda odasında. Bacağı hasarlı,biliyorsun."
"İzninizle ben onun yanına gideyim."
"Tabii oğlum git."
Jungkook süt paketlerini aldı,öğretmeninin önünde eğildikten sonra merdivenlerden çıktı ve ilk kapıyı tıkladı. Jimin'in yumuşak sesli gel komutunu duyduğu zaman içeriye girdi.
Jimin yatağına yarı oturur bir pozisyondaydı. İçeriye girdiği zaman gülümsemişti.
"Hoşgeldin."
"Hoşbuldum. Nasılsın?"
"İyiyim de ayakta kaldın,otursana."
Jimin yatağını yanında olan sandalyeyi işaret etti. Jungkook sütleri kucağına alıp oturdu.
"Ah,sütleri şaka manasında söylemiştim. Aldın mı cidden?"
"Hasta ziyaretine geldim Jimin. Bir hediye almam gerekiyordu."
Jimin sütleri kucakladı ve muzlu olanlardan birini çıkardı. Bir tanesini de kendisine uzattı.
"Sen de içsene Kookie."
"Hayır Jimin,onlar senin için."
Jimin alt dudağını sarkıttı. Kollarını kavuşturup küsmüş gibi yaptı. Jungkook gülümseyerek Jimin'in komodine bıraktığı süt kutusunu aldı. Bunu gören Jimin, mutlulukla gülümseyip kendi sütünü açıp mutlulukla içmeye başladı.
Jungkook Jimin'in yüzündeki yaraları inceliyordu. O seslerden sonra Jimin için daha fazla endişelenir olmuştu ve onu asla yalnız bırakmamak istiyordu.
"İlaçlarını düzenli alıyor musun? Ya da yaralarının durumu nasıl? Baban bacağının incindiğini-"
Jimin,makineli tüfek gibi konuşan ağıza işaret parmağını koyup onu susturdu. Aslında,dudakların yumuşaklığını test etmek için yapılmış bir hareketti. Ki amacına ulaşmıştı,dudakları yumuşacıktı.
Az sonra Jimin,parmağını kadifemsi dudaklardan ayırdığında Jungkook nefes almayı unuttuğunu fark etti,derin bir nefes aldı. O nefeslerini düzene sokmaya çalışırken Jimin halinden memnun,sütünü içmeye devam etti.
"Peki,evde ne kadar kalacakmışsın? Doktor onunla ilgili birşey söylemiştir mutlaka."
"Yaralarımın iyileşme sürecine bağlıymış,onların da ne zaman iyileşeceği belli değilmiş."
Jungkook anladığını belirtircesine başını salladı. Jimin susadığını hissetti,fakat su yakınında değildi. Jungkook'tan istemeye de utanıyordu.
"Jimin ben bir lavaboya gidip geliyorum,ne tarafta söyleyebilir misin?"
"Alt katta,koridordaki ilk oda."
Jungkook odadan çıktığında Jimin sağlıklı bacağını indirdi,ardından iki eliyle sargılı bacağını destekledi fakat canı çok yanıyordu. Zaten kolları da çok iyi durumda sayılmazdı. Kol değneklerine uzandı,bacağına aniden yaralarının verdiği sancıyla çığlık attı. Bunu yapamayacaktı,zaten Jungkook birazdan gelirdi.
Jungkook sadece sakinleşebilmek için lavaboyu bahane etmişti,Jimin'in dokunuşu etkisini hâlâ sürdürüyordu. Fakat yukarıdan Jimin'in acı dolu bir sesini duyduğundan,telaşla orayı terk etmek zorunda kalmıştı.
Jimin'in odasına girdiği zaman,tam oturur pozisyonda olduğunu gördü. Fakat yaralı bacağını tutarak ağlaması onu telaşlandıran şeydi. Hemen dizini çöktü ve ağlayan suratı avuçları arasına aldı.
"Sorun ne Jimin? Neren acıyor?"
"B-bacağım. Su al-almak istemiştim."
"Benden neden istemedin? Ah her neyse,sargılarını tazeleyelim ha?"
"O-olur."
Jungkook işe başlamadan önce kitaplıkta duran sürahi ve bardağı aldı,Jimin'e bir bardak su uzattı. Fakat Jimin kendisi içemeyecek kadar acı çektiğinden,eğildi ve Jimin'e suyu dikkatlice içirdi. Jimin ona minnettar bir bakış atarak teşekkür ettikten sonra,Jungkook canını acıtmadan bacağı ile ilgilenmeye başladı.
Yaralarına pansuman yaptıktan sonra yeni ve temiz sargı bezlerinden aldı,bacağını nazikçe sarmaya başladı. Jimin onunla bu kadar ilgili olmasına sevinse de,ondan hoşlanabilme ihtimalini kabullenemiyordu. Sonuçta vücudu kirlenmiş sayılırdı,ondan başka birisi dokunmuştu bedenine. Jungkook böyle birinden hoşlanır mıydı bilmiyordu.
"Bitirdim."
"Uh,teşekkür ederim Kook."
"Ben gideyim artık,dinlenmen gerekiyor. Bir sorun olursa falan ara olur mu? Hiç çekinme."
Jimin gülümseyerek teşekkür etti.
"Sütlerini içmeyi unutma sakın. Görüşürüz,Min."
"Görüşürüz Kookie."