İp

2.1K 230 98
                                    

Süpizzzzzz🥳🥳🥳
Yeni yılınız kutlu olsun canlarım. Bu da benim size hediyem olsun. 🖤❤️
Biliyorsunuz ki; Hasat "Katil Doğan" yakında evinize kalıcı misafir olarak gelecek.😁 Haliyle 10 Ocak'tan itibaren bölümlerin çoğunluğunu yayından kaldıracağım. Şimdiden haberiniz olsun.

Spotify hesabımda Hasat "Şafak Vakti" şarkılarını oluşturmaya başladım. Dinlemek isterseniz; BonitaHikayeleri (Linki instagram hesaabımda bulabilirsiniz.).

Ve olmazsa olmaz bölümünde de benim kendi hesaplarım var. 😂
instagram : @bonitahikayeleri
twitter : @bonitasinatra

Ve HASAT'a özel instagram hesabı; @hasatserisiofficial

Bunlar da @feritakin_hasat / ozgesoydere_hasat /@tuna_atali parodi instagram hesapları. Kullanıcıları ben değilim ama her şeyden haberdarım vee spoiler için onları sıkıştırabilirsiniz. 😂😂

Sona yerleştirdiğim ufacık notu okumayı unutmayın.

Kendinize iyi davranın ve bu yıl önce kendiniz için bir adım atın.

Öpüyorum.
Ve başlıyoruz.😈

Bölüm Şarkısı

Candan Erçetin & Ceza 'Bu Şehir'

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Sağ elindeki telefonu yavaşça yatağın üzerine bıraktı genç adam. Nilüfer'inden gelen onuncu mesajı da görmezlikten gelmişti. 'Küstün mü?' yazmıştı genç kız ve bu cümle Ali'nin içinde bulunduğu duruma rağmen dudaklarının iki yana kıvrılmasına neden olmuştu. Nilüfer'i asla pes etmezdi. İstediğini alana kadar üsteledikçe üstelerdi. Genç adamın kıvrılmış dudakları, birkaç saat sonra olacakları düşündüğünde, düzleşti. Tahminen Cemal haber verecekti nazlı kızına. Nilüfer'inin kapısına kadar gider miydi arkadaşı? Bilmiyordu. Ama telefonda, basit, sıradan bir aramayla öğrenmesini de istemiyordu.

Çünkü Ali, nazlı güzeli yere yığıldığında yanında onu tutabilecek biri kalsın istiyordu. Ali'nin dokunurken bile mest olduğu o güzelim sarı saçları, Nilüfer'i tel tel yolarken biri tutmalı, engel olmalıydı. Telefonun ekran ışığı yeniden açılıp karanlık odayı aydınlattığında, genç adamın gözleri sol avucunda sıkı sıkıya kavradığı kalın ipe kaydı. Ekranda gördüğüne göre saat sabah beş elli ikiydi. Onunsa yalnızca sekiz dakikası kalmıştı. On sekiz yıllık ömrüne sığdıramadığı tüm düşünceleri bu sekiz dakikaya sığdırmak istedi.

Doğum günüydü bugün onun. Hemen yan odada uyuyan annesini düşündü. Kadının sekiz gibi uyanacağına emindi. Sonra onu uyandırmamak için sessiz adımlarla mutfağa yöneleceğini, iki gözü yanmayan eski aygazın üzerine çay suyunu koyacağını da biliyordu. Hatta patates kızartacak, yumurta haşlayacak, pişi yapacak ve dün akşam bakkaldan veresiye aldığı her lokmayı masaya dizecekti. Her sene annesi bunu yapardı. 'Çünkü bugün Perihan'ın oğlu piç Ali'nin doğum günü.' diye mırıldandı.

Tüm hazırlıklarını bitirince 'Oğlum hadi uyan.' diye kapıyı tıklatacaktı annesi ve ses gelmeyince 'Bak geliyorum he.' diyerek açacaktı odanın kapısını. Ve kapının ağzında yığılıp kalacak, belki bir süre onun sallanan cansız bedenini izleyecekti. Sonra da yerinden atılıp Ali'nin bacaklarını kavrayacak ve ölmüş birini kurtarmaya çalışacaktı. Annesinin onun ağır bedenini bir hamlede kaldıracağını biliyordu. Onun cansız bacaklarını kendi kolları arasına hapsedecek ve var gücüyle Ali'sini kaldıracaktı.

Ali birkaç saat sonra olacak şeyleri tahmin edebiliyordu. Sanki annesinin çığlıkları şimdiden kulaklarında duyuyordu. Çok şeyi göğüslemiş bir kadını yapayalnız bırakacaktı. Kalbine yumruk yemiş gibi hissetti genç adam. Gözleri annesinin odasıyla kendi odasını ayıran duvarda takılı kaldı. Yıpranmış, soluk mavi boyanın ardında kalanı görmek ister gibi baktı, durdu.

HASAT "ŞAFAK VAKTİ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin