Bölüm 6: Yetim/Öksüz- Adsız

645 158 179
                                    

Merhaba şekerlerim
instagram sayfamda harika bir çekiliş var!!! 3 kişiye Hasat "Katil Doğan" hediye ediyorum. Ayrıntılar için sayfama beklerim. ❤️❤️

Veee bu bölüm @BirglYldrm2 ithaf edilmiştir.

Kendinizi sevin. ❤️❤️
Haftaya görüşmek üzere 😘😘

Dipnot: İthaflar için sorular her cuma saat 21.00'de instagram adresimde yayınlanacak.
************************************
Eren sol eline şeffaf, beyaz renkteki eldiveni geçirdikten sonra çalışma masasının gözünde bulduğu siyah renkteki kâğıdı aldı. Sağ elinde tuttuğu delilleri koymak için kullandıkları naylon poşetin içine yerleştirdi ve poşetin ağzındaki klipsi çekerek kapattı. Ahmet Müdürünün kısık tonda çıkan sesini işittiğinde bedenini arkasında kalan insanlara doğru çevirdi.

"Bunu bir çocuk kendine neden yapar ?" diye söylenen adama baktı Agapi. Sonra da Ahmet gibi oda tavandan sarkan kalın ipe bakışlarını çevirdi. İpin ucunda duran düğümde birkaç saat önce gencecik bir kızın cansız bedeni sallanıyordu.

Ülkü Sarel sabahın erken saatlerinde intihar etmişti. Cansız bedeni onu uyandırmak için gelen kız kardeşi Hilal tarafından bulunmuştu. Küçük çocuğun evi inleten acı çığlığını ilk babası Ercan Bey duymuştu. Adam o esnada banyoda yüzünü yıkamaktaydı ve musluğu açık bıraktığının bile farkına varamadan apar topar banyodan kendini atmıştı. Agapi adamın o anlarda ne düşündüğünü tahmin edebilirdi. Ama hiçbirinin içinde kızlarından birinin ölü olduğu ihtimalinin bile olmadığına emindi. Bunları polis tutanaklarından okumuştu. Ayaküstü alınan birkaç bilgi bunlardan ibaretti.

Yan tarafında dikilen ve hala sarkan ipi izleyen Ahmet'e doğru başını çevirdi.

-Annesi neredeymiş?

Ahmet sıkıntıyla nefesini üfledi ve ceplerine yerleştirdiği ellerini dışarı çıkardı.

-Kızı için yaptırdığı hediyeyi almaya gitmiş.

Ertuğrul parmakları arasında tuttuğu defterin sayfalarını teker teker inceliyordu. Gözleri sayfaları tararken konuşmaları da dinliyordu. Kafasını kaldırmadan "Döndüğünde cesedi görmüş mü?" diye sordu. 

-Ekipler almamış içeriye. Zaten kadında fenalaşmış, hastaneye kaldırılmış.

-Kızına özel bir hediye yaptırdığına göre onu gerçekten tanıyor demektir.

Eren adamın bu sözüyle kaşlarını çattı. Neye dayanarak adamın bunu söyleyebildiğini anlayamadı. "Belki kadının parası da olmayabilirdi. Hiç hediye alamazdı. O zaman evladını hiç mi tanımıyor olacaktı?" diye düşündü. Nedenleri bilmeden yargıya varmak ne kadar doğru olabilirdi ki! Hayır. Eren beş parasız bir ailede büyümüştü. Annesi ona bir kez bile hediye alamamıştı. Onun için hiç pasta yapamamıştı. Yine de Eren'e göre bu dünyada annesi kadar kimse onu tanıyamazdı.

-Herhangi bir yerden hediye alsaydı onu tanımıyor mu olacaktı?

Ertuğrul çalışma masasının önünde dikilen adamın yüzündeki kırgınlığı hemen yakalamıştı. Bu soruyu ona meraktan sormadığının, aslında ona itiraz ettiğini kavramıştı. Normal zamanda olsa bu çıkarımını açıklama gereği duymazdı. Ama Eren denen saha ajanının yüzünden sildiği ama gözlerinde kalan kırgınlık için açıklama ihtiyacı hissetti.
-Hediyelerin değerini belirleyen şey; üzerindeki etiketi ya da alındığı yer değildir. Burada önemli olan şey, kişiyi özel hissettirecek olmasıdır. Ve bu bir uğraştır. Ancak gerçek anlamda tanıdığın birileri için bu uğraşa girmeyi göze alırsın. Neyi sever diye düşünmezsin. Böyle bir şeyi olsaydı çok mutlu olurdu dersin.

HASAT "ŞAFAK VAKTİ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin