Bakugou'nun omuzlarını tutmasıyla Midoriya irkildi:
"öpüşelim.. Kafamı böyle dağıtabilirim"
"a... Adamım ikimizde erkeğiz farkında mısın?"
"bir şey olmaz.. Sadece küçük bir öpücük.."
"... T... Tamam.. Ama.. Küçük.."
"pekala.." Bakugou, Midoriya'nın çenesini tuttu ve suratını kendine yaklaştırdı. Midoriya gözlerini hafif kıstı ve o dudaklara baktı. Onların tadını çoktan biliyordu. Ama sanki ilk defa tadacak gibi heyecanlıydı. Bakugou dudaklarını, Midoriya'nın dolgun dudaklarına değdirdi. Midoriya, tanıdığı soğuk dudakların, onunkilere dokunmasıyla hafif ürperdi. Bakugou'nun çekilmesini beklerken daha çok öpmeye başlamasıyla şaşırdı. Ağzının içinde Bakugou'nun dilini hissetti. Oda istemeden dilini hareket ettirdiği sırada, Bakugou onu yatağa yatırdı ve öpmeye devam etti. Midoriya'nın nefesi kesilmeye başlayınca Bakugou'yu omuzlarından tutarak geri çekti:
"sa.. Sadece küçük bir öpücük demiştin.." Bakugou, hafif kızaran suratı ve alev alan gözleriyle Midoriya'ya bakarak sırıttı:
"kendimi tutamadım"
*birkaç gün sonra*
O olaydan sonra birkaç gün geçti veee.. Evet.. Kraliçe Midoriya'yla uğraşmaya devam ediyordu. Bundan Bakugou'ya pek bahsetmiyordu ama cidden canını sıkmaya başlamıştı. Bakugou'yla sarayın bahçesinde, akşam saatlerine doğru kılıç talimi yapıyorlardı. Midoriya'nın, cılız olmasına rağmen güçlü olması Bakugou'yu şaşırtmıştı ama yılların tecrübeli adamı Bakugou asla yenilmezdi:
"hadi ama Deku. Ciddi ol"
"Ciddi olmayan sensin.. Senin gücünün bu olmadığını biliyorum" Midoriya gerildi ve Bakugou'nun karnının ortasına tekmeyi geçirdi. Bakugou hafif sarsılarak geriye doğru gitti ve karnını tuttu:
"hahh.. Siktir.." Midoriya'ya doğru koştu ve hem elleriyle hem kılıçlarıyla dövüşmeye başladılar. Yanlarına gelen kraliçeyle Midoriya durarak eğildi. Kraliçe havalı bir tavırla:
"neyse.. En azından eğilmeyi biliyorsun.." dedi. Midoriya yumruklarını sıktı ve sessizce durdu:
"ne istiyorsun?"
"kılıç sesleri duyunca geldim... Aynı baban gibi dövüşüyorsun.."
"babamı işin içine karıştırma... Bu saatte dışarıda ne işin var?"
"uyku tutmadı. Bende hava almaya çıktım"
"tamam biz burada çalışıyoruz.. Git başka yerde dur"
"çalışmaktan çok eğleniyor gibiydiniz.."
"istediğimizi yaparız.."
"şu askere fazla yüz verme.. Tepene binecek.."
"sanane.. Ne zamandır takıldıklarıma karışır oldun?"
"sadece tavsiye veriyorum.."
"verme. Tavsiyene ihtiyacım yok.. Ben kiminle takılacağımı gayet iyi biliyorum" kraliçe fazla üstelemeden oradan ayrıldı. Sanki bilerek Bakugou'yu sinir etmek için yapıyordu. Bakugou sinirle Midoriya'ya döndü:
"kusura bakma.. Devam edelim"
"istersen bırakabiliriz.."
"hayır.. Az önce yaptığın hareket.." Midoriya tam bir şey söyleyeceği sırada Bakugou, Midoriya'ya çelme taktı ve yere düşürdü. Bir eliyle boğazını tutup bir eliyle Midoriya'nın ellerini tuttu. Zaten fazlasıyla terlediği için acayip... Ateşli görünüyordu:
".. O hareket canımı yaktı... Bedelini ödeyeceksin"
Evet buda bitti... Bitirmeden önce bir şey söylememe izin verin bebeqlerr. Bu kitaba başlayıp, asla yorumlarını esirgemeyen ve çoğu yorumlarında gülmekten karnıma ağrılar sokan biricik melek okuyucularım cuguli11 2DarkNight 0KaiWaffle0 DekuXuraraka144 lil-happylil-sad LANETBITCHES enamor73 baminho61 anan-chan_ wkahperengi KiraBakugou bkdk_16 zeynepduruca 'ya çooook teşekkür ederim. 10. Bölümde olduğumuz için yazma gereği duydum. Hepinizi haremime alıcam yavrularım. Kendinize iyi bakın. Keyifli okumalar~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost In The Kingdom ~BakuDeku~
FanfictionMidoriya İzuku, tanımadığı bir adamla yaşadığı talihsiz olaydan sonra uzun bir süre kayıplara karıştı. Birkaç sene sonra kasabaya gelen şovalyeyle tanıştı. Şovalye onu, kralın koruması yapacağını söyledi ve Midoriya'yı krallığa götürdü. Ama aslında...