Akşam yemeği

429 28 15
                                    

Sonunda varmıştık. Arabadan indik louis de bizim ile gelmek istedi biz de neden olmasın dedik. Market arabası aldık iki tane. Ilgın da biri bende biriydi.  Sebze ,meyve,şarap, bira,kahve,çikolata,cips,şeker her şeyden aldık ve bir kaç tane mum alacaktık ılgın çok seviyor mumları evde hep yakar onları bize döndü;
-çoçuklar ben mum almaya gidiyorum siz biraz daha gezinin bir ley unutmuş muyuz lorin sen bir kontrol yap.
-ılgın beraber gidelim mumlara bakmaya.
Louis ile baş başa kalmak istemiyordum. Halen ikimiz de utanıyorduk. Ama ılgın bu lafımı duymamış gibi yaptı ve bilerek bizi yanlız bıraktı. Her zamanki ılgındı şaşırmamıştım. Louis bana bakıyordu bende ona;
-bu akşam ne yemek yapamayı düşünüyorsunuz?
-alında bir çeşit del bir kaç çeşit yapmayı düşünüyoruz bir de tatlı tabiki de.
-Türk mutfağı mo yapacaksınız.
-evet öyle yapacağız. Sevmez misin?
-aslında ben Türk mutfağını bilmiyorum. Ama Türk kahvesini duymuştum.
-evet Türk kahvesi akşam yaparım istersen.
-çok isterim. 
-o zaman akşam Türk yemek ve içecekleri ile tanışacaksın.
Biraz daha rahatlamıştık ikimiz de reyonlarda geziyorduk her şeyi almıştık. Bir kız bize doğru yaklaştı. Louise bakıp;
-bir fotoğraf çekilebilir miyiz? Lütfen.
-tabi neden olmasın.
Telefonu bana uzatmıştı. Ben fotoğraflarını çekiyordum. Louisin arkasından elini geçirmişti louis de omuzuna atmıştı elini çektikten sonra telefonu geri verdim. Gitmeden önce kız bize döndü ve ikimize de bakarak ;
-louis çok doğru bir karar vermiş seni seçerek çok yakışıyorsunuz birbirinize. Birbirinizi tamamlıyor gibisiniz.
Utanmıştım gene Louise bakamıyordum bile louis bir şey diyemedi Kıza teşekkür edemezdi çünkü sevgili değildik. Bir şey demeyince kız yanımızdan ayrıldı. 
Ayağımın ağrısını gene hissetmeye başlamamıştım. Bileğim sızlıyordu çok fazla üstünde durmuştum. Doğal olarak da incinmişti. Ilgın geldi ve numara aldığını gördüm elindeydi mumlar. Bir kaç tane değil gördüğü her mumdan 3 tane almıştı. Gene şaşırmadım çünkü bundan daha çok aldığı zamanları hatırlıyorum.
-hadi kasaya gidelim lorin.
-tamam kanka benim kart ile ödeyelim. Babam yollamıştı alışveriş için.
-bende de var kanka.
-fark etmiyor kanka sonuçta evinize alıyoruz. Bizim evimize. 
-evet bizim evimize.
-kanka bu arada bir iş bulmamız lazım artık part time bir iş olması lazım yani okuldan da geri kalmayalım. 
-aynen kanka para bulmamız lazım.
-bu gün misafirlerimiz gittikten sonra internetten bakalım sitelere iş ilanlarına tamam mı.
-çok iyi fikir kanka. Bakalım.
Louis arkamızdan geliyordu konuştuklarımızı duymadı. Ilgına kartımı verdim şifresini söyledim ve tuvalete gitmem gerektiğini söyledim. Louis'de bana baktı ve seni bekliyoruz dedi. Bende tuvaleti bulmaya çalıştım sonunda bulmuştum girecekken ayağım ile kapıyı açtım ve o an incinmiş ayağım olduğunu hatırladım acısı vucudüma öyle bir yayıldı ki kendimi tutamadım ve yere oturdum. Oturmak iyi geledi ama gelen geçen herkes bana bakıyordu. Bu benim umrumda bile. Ne kadardır oturuyorum farkında değildim. Louis geldi beni yerde oturmuş görünce yanıma koştu
-lorin iyi misin?
-iyiyim sadece ayağımı zorladım.
-tamam hadi gel gidelim. 
-tamam
Yürümeye çalıştım ilk baş ama çok zorlanıyorum. Louisinde böyle yürüdüğümden zorlandığı belliydi. En sonunda bu böyle olmayacak dedi ve beni gene kucağına aldı
-louis herkes bize bakıyor ve fotoğrafımızı çekiyorlar.
-bu benim umrumda değil. Şu an sen daha önemlisin.
-louis ama zaten bizi sevgili zannediyorlar bir de böyle yaparak daha da öyle düşünmelerini sağlıyoruz.
-zaten magazinde adımız dolaşıyor. Ondan boş ver.
-peki.
Louis beni arabaya kadar getirmişti. Ilgın indi ve bacağına ne oldu gene diye sordu ben de olan biteni anlattım. Onlar her şeyi yerleştirmişlerdi bile.  Louis de arabaya binince eve doğru yol aldık. Bacağım şimdi daha iyiydi en azında sızlamadık geçmişti. Eve vardık arabayı park ettikten sonra hepimiz indik.  Louis yanıma geldi beni gene kucağına alacaktı. Ben de ona şimdi daha iyiyim dedim ve almasına gerek  olmadığını söyledim. Ilgın ve louis poşetleri almıştı bana hiç bir şey bırakmamışlardı. Merdivenlerden çıktık evin önüne geldik kapıyı ben açtım. Ilgın ve louis içeriye girdiler. Louis ilk kez evimize giriyordu her şey detaylı inceledi. Louise bakıp;
-bunca yardımın için bir kahve borçluyuz sana Türk kahvesi denemeye ne dersin. 
-şimdi mi?
-evet sen içeriye geç. Ben hemen yapıp geleceğim.
-tamam peki.
Ben 3 tane kahve yaparken louis de evi inceliyordu. Kitaplığımızda okuduğumuz kitaplara bakıyordu ılgın da ben de kitap okumayı severdik ve evimizi her yeri kitaptı. Louisin piyanoma yaklaştığını gördüm ve oturup kapağını açtı. Valse çalıyordu. Sevdiğim bir parçaydı ve onun çalması daha da sevemem neden oldu. Kahveleri yaptım ve salona geçtim. Louis'de piyanoyu kapatı yanımıza geldi.
-louis çok güzel çalıyorsun. 
-teşekkür ederim.
-Kahveyi tat bakalım. 
Kahveyi dudaklarına doğru götürdü ve bir yudum aldı. 
-tadı güzel ve acı.  Filtre kahveye benziyor. 
-afiyet olsun.
-teşekkür ederim.  Çok güzle çaldın valse benim sevdiğim parçalardandır.
-benimde
Birbirimize bakıp güldük. Louisin gözleri duvardaki resme takıldı.
-aaa o resim
-evet çok güzel çizilmiş. Hazır mı aldınız.
-hayır ılgın çizdi.
-gerçekten de mi?
-evet
-çok yeteneklisin ılgın
-teşekkür ederim louis.
-ılgın bizim okulda resim atölyesi var resim öğrencisi olmana gerek yok kendini geliştirmek isteyen her öğrenci katılabiliyor. Sen de katılsana.
-çok güzel olur. Okul açılınca ilk işim bu. Siz yarın konsere gidecek misiniz?
-evet ben lorin ile gitmeyi düşünüyorum.
Ilgına bakıp;
-kanka sende gelsene bizim ile evde yalnız kalmasın en azından.
-yok kanka siz baş başa gidin
O an ılgına öyle bir bakış attım ki baş başa gidin demişti. Bu louisin hoşuma gitmişti.  Gülüyordu. Ilgın da gülmeye başladı ben hem sinirli hem de gülüyordum.
Louisin kahvesi bitti ve eve gitti bizde ılgın ile mutfağa geçtik birlikte yemek yapamaya başladık. Mantı,dolma,sarma,Kıbrıs salatası,yoğurt çorbası. Tatlı olarak ılgın cheese kek yaptı ama yeterli olacağını sanmıyordum. İzmir bombası damla çikolatalı bisküvi. Bizim yöreye ait bir şey daha koymak istedik ılgına dönüp;
-kanka acaba baklava da mı koysam masaya
-aslında güzle olur ama nerden bulacağız baklava.
-ben hal ederim. Ama tatlılar fazla oldu ben gidip alana kadar sen bir yemek daha mı yapsan.
-aslında olabilir. Ne yapayım kanka ?
-şiş kebap yapabilirsin kanka hem basit hem de güzle.
-tamam peki.
-ben bir bakayım nerede Türk tatlıcısı var diye.
Telefonumu elime aldım ve bir yer buldum.
-kanka buldum ama 20 dk uzaklıkta araba ile bisiklet ile gider gelirim. Hem hava da alırım hem spor da yapmış olurum.
-tamam kanka 1 saat sonra gelirsin ortalama ben de sofrayı sererim. Kanka bu arada şarap mı koyayım.
-aynen kanka ama beyaz şarap kırmızı daha romantik sofralara gidiyor bu öyle bir sofra değil.
-haklısın. Kanka en bir sorum daha var İngiliz çayımı Türk çayı mı verelim tatlıların yanında.
-kanka bence ikisini de vermeyelim Türk kahvesi içsinler. Sonra olmadı başka bir içeçek de ikram ederiz.
-tamam kanka hadi sen git.
-tamam üstünü değiştireyim hemen çıkıyorum.
Odama gittim dolaptan siyah kot şortumu giydim üstüne de beyaz koşa bir tişört giydim. Çantamı bez olanı aldım içine cüzdanımı telefonumu anahtarımı su şişemi koydum ve mutfağa gittim
-lorin misafirleri böyle karşılamayanların değil mi!?
-hayır gelince değiştiririm kendimi.
-bence de bu baya rahat bir üst çünkü.
-haklısın ben gidiyorum.
-tamam kanka dikkat et.
-tamam seni seviyorum bay bay
Bisikletimi aldım ve aşağı indirdim çantamı öndeki sepetime yerleştirdim. Ve bisikletime bindim louis camdaydı bana bakıyordu ona el salayıp güldüm o da bana aynı şekilde tepki verdi sürmeye başladım ilk kez İngiltere de bisiklet sürüyorum. Doğrusu yolları o kadar güzle ki rahat şekilde vardım tatlımı alıp eve doğru döndüm. Geldiğimde louis halen penceredeydi benim geldiğimi görünce pencereden ayrıldı bisikletimi alıp üstü kata çıkardım. Kapıyı açmak için anahtarımı aldım. Açıp içeriye girdim. Ilgın hazırlanmıştı bile sofrayı da sermişti her şey çok güzle duruyordu. Ilgına bakınca çok şık ve güzle olmuştu. Kendime baktım bir de ve güldüm. Ilgın siyah askılı bir elbise giymişti. Ve ona siyah gerçekten de yakışıyordu. Bende hemen duşa girdim çıktım ne giyeceğime karar veremiyordum. Dolabımı açtım ince askılı crop giydim altımada mavi yırtık bir jeans giymiştim. Saçlarım gene açıktı makyaj yaptım güzle olmuştum ılgının yanında basit kalmıştım ama böyle de olduğumu düşündüm.
Ilgın baklavayı da servis tabağına almıştı. Her şey hazırdı. Gelmelerini bekledik. Kapı çaldı.
Açmaya gittik birlikte bunlar onlardı. Ilgın ile bir ağızdan hoş geldiniz demiştik. Onlarda hoş bulduk dedikten sonra içeriye girdik. İlk baş kanepeye oturdular. Biraz sohpet ettikten sonra masaya geçmeye davet ettim hep birler geçmiştik ılgın ile bir yandan şarapları bir yandan suları dolduruyorduk.
Bella teyze;
-kızlar bu sofrayı bu gün mü hazırladınız?
-evet efendim beğenmediniz mi?
-hayır çok beğendim bu kadar kısa bir sürede bunları yapmanız gerçekten de harikasınız kızlar.
-teşekkür ederiz efendim.
Louis;
-bende onlar ile alışverişe gittim. Malzeme aldılar geldiklerinde başladılar.
-aynen öyle
-lorin sen bisiklet ile nereye gittin.
-şey biz Türkiye'ye ait çok güzle bir tatlı var baklava onu evde yapabileceğimizi sanmıyoruz ondan onu hazır almak zoru da kaldım onu almaya gittim.
-öyle mi?merak ettim tadını
-yemekten sonra tadına bakarsın
Her şey çok güzeldi. Yemekleri yedik ve bol bol sohbet ettik louis ile bakışıyorduk ve göz göze gelince hemen çeviriyorduk gözlerimizi ve bunu ablası clark fark etmişti Louise baktı ve ona bir şey dermiş gibi baktı. Bunu fark etmesine biraz utandım ve yemek boyunca ne Louise ne de clark'a bakamadım. Yemekleri yedik ve salona geçtik biz ılgın ile hemen masayı topladık ve makinaya attık bulaşıkları elimiz hızlıydı birlikte olunca dağa da çabuk yapıyorduk. İşimiz bitince Türk kahvesi yaptım ılgın da tatlıları salona taşıyordu herkesin karnı doymuştu bunları da görünce şok oldular ve sevindiler. Bende kahveleri yaptım odaya geçtim. Herkese ikram ettim louis;
-sabah içtiğim kahve değil mi ?
-evet o. İstersen sana başka bir şey de getirebilirim.
-hayır hayır tadı güzle gene içerim.
-sen bilirsin dedim
Herkes kendi arasında konuşuyordu. Ben ve louis yan yana oturmuştuk ve kendi aramızda konuluyorduk arada bir diğer sohbetlere katılıyorduk veya onlar bize katılıyordu. Chuck amca;
-lorin kızım bize piyano çalsana.
-tabiki de istediğiniz bir parça var mı?
-aslında ben ve bella valse çok severiz ve louis de çok iyi çalar bir de seni dinleyelim mi?
-tamam dır o zaman valse çalıyorum.
Kalktım ve piyanoyu açtım çalmaya başlamıştım. Bitişinde alkışladılar beni ve çok beğendiklerini söylediler louis;
-lorin bir yerde kendini zorluyorsun bak şimdi sana bir taktik vereceğim öyle yaparsan daha da güzle çalarsın.
Kalktı ve yanıma oturdu bana gösterdi denedim denerken yanlış yaptım louis parmaklarımı tutu ve tek tek parmaklarımı tuşlarda gezdirdi. Benim o an aklım louis deydi. Louis de bana baktı gözlerimin içine gözlerinin içi bana gülüyordu. Ve birden nerde olduğum aklıma geldi anneleri ve kardeşleri arkamızdaydı. Hemen yerimden kalktım ve bunu deneyeceğim dedim louis ile gene onların yanına geçtik
Clark;
-magazinde isminiz dolaşıyor.
-evet bizde sabah gördük Louise açıklama yapmasını söylüyorum ama o şimdi açıklama yapmak için erken olduğunu söyledi.
-öyle mi dedi?
Louise bakıyordu. Louis de ona ablası güldü louis de kızarmıştı. Gözlerini başka yere çevirdi hemen. Tatlıları da yemiştik. Ilgın ile kaldırdık ve makinaya attık hemen döndüğümüzde louis ve clark balkona geçmişlerdi. Konuştukları az çok duyuluyordu. Clark Lorine karşı bir şeyler mi hissediyorsun diye soruyordu. Louis de bir şeyler hissediyorum galiba ama emin değilim belki o beni tek arkadaşı olarak görüyor. Diye cevap verdi clark ona bakarak mağazine açıklama yapman lazım ama. Louis de evet biliyorum. Daha fazla bir şey duymadım ve içeriye salona geçtim. Onlarda on dk sonra geldiler ve louis daha çok gülüyordu. Kalkmaya karar verdiler. Onları kapıdaya kadar eşlik ettik gene beklediğimizi söyledik. Herkese gitmişti ılgın da içeri geçti louis ile baş başa kalmıştık.
-lorin yarın konsere gideceğiz değil mi birlikte
-evet gideceğiz. Konser kaçtaydı?
- altı da başlıyor.
-tamam o zaman beş buçukta çıkarız. Hazır olurum ben beşte.
-tamam iyi geceler.
-iyi geceler.
Yorulmuştum. Odama geçtim kendimi yatağa attım telefonuma bildirim geldi. İki tane clark ve louis beni takip ediyorlardı artık. Ve bir bildirim daha louis fotoğrafımı beğenmişti. Hesabıma bakıyordu. Bu beni sevindirmişti. Onu düşündüm yatana kadar. Parmaklarıma dokunuşunu düşündüm her hareketini. Ve bunaları düşündükçe kendimi uykuya teslim ettim.

Future Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin