yorum yapmayı unutmayın iyi okumalar ♥️
&
Umutlarım vardı benim. Sonu bitmek bilmeyen hayallerim belki de ulaşamadığım birçok düşlerim. Hepsini elimle ittim günün birinde,ama gün geldi hepsini çocuğum gibi kucakladım.Hata yaptım belki de, hepsine böyle bir inançla yaklaşmamdan dolayı. Elimden gelen her şeyi önlerine sermem büyük bir yanlıştı her şey gibi. Onları öylece geride bırakamamak gibi büyük bir engebeydi benim için.
Hatalarım vardı benim.Bazıları her insanın başına gelebilecek ufak önemsiz ayrıntılar gibi. Ama bazıları vardı ki düzeltemeyeceğim ne yaparsam yapayım zamanı elimi şıklatarak geri giderek alamayacağım gibi. Ders çıkarmış mıydım hatalarımdan yoksa hala akıllanmamış mıydım farkında değildim.Tek farkettiğim bir şey vardı ki; ben hala o dün ki çocuktum. Ben hala düştüğünde ağlayan, arkadaşı olmadığı için sürekli kendi kendiyle konuşan veya hala o bıraktığı ilaçlara muhtaç olan o annesini çok özleyen küçük bir çocuktum. Hala ne olursa olsun annesinin eteğinin arkasında saklanan o beş yaşımdaki Jeongguk'tum.
"Ştt daha fazla ağlama lütfen..." Gözyaşlarım kuruyasıya kadar ağlamak belki de o damlaların arasında boğulmak istiyordum. Hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Her zaman önümde bir tümsek veya ne biliyim bir çukur oluyordu ve ben aşamıyordum. Yerimde sayıyordum. Adım atacak güç yoktu bacaklarımda. Ellerim artık tutunamıyordu bir şeylere. Ya geç kalıyordum ya da çok erken geliyordum bazı şeylere. Ellerimi bir türlü ayarlayamıyor o bal kavanozundan yeterli balı alamıyordum. Ben sürekli hatalar yapıyor birde üzerine dağ gibi engeller dikiyordum yoluma. Bazen yolumda dikenler,çakıl taşları doluyordu bazen de asfaltlı düz bir yol oluyordu. Ama hiçbir zaman çiçekler ile döşenmiyordu yolum. Benim yolum sürekli bana kumpaslar kuruyor ve bana zorluk çıkarıyordu. Pes edeceğim vakit beni kandırıyor seraplar gösterirken bir yandan da bana oynayacağı oyunları planlıyordu. Fakat benim yolum bana hiç mi hiç fedakârlık yapmıyordu.
"Jeongguk ağlama lütfen ben dayanamıyorum. Seni böyle bırakmayı ben kendime yediremiyorum."
Yatağımda uzanmış sevgilimin göğsünde saklanmış bir çocuktum. Ona çok aşık ve kıyamayacak kadar çok fazla sarhoştum onun tenine. Gün gelir şiirler yazar gün gelir seranatlar yapardım. Saçları önüne gelmesin işine engel olmasın diye fiyonklu tokalardan tutturur bazen de küçük küçük örgülerle süslerdim o yumuşak kıvrımlarını. Gözlerine bakarken sarhoş olur ayyaş bir adam oluverirdim. Tenine hükmeder imparatorluklar kurardım. Ellerimin arasındaki parmaklarına ben gözyaşlarımla sular çiçekler açtırırdım. Hem de öyle bir çiçekler açtırırdım ki hiçbir çiçek yarışamazdı onlarla. Küserler kurur giderlerdi o küçük saksılarında. Kendilerinden utanır bir daha da açmaya niyetlenmezlerdi. Öyle çok...öyle çok severdim ki sevgilimi bütün dünya benimle gurur duyar bana imrenerek bakarlardı. Aştığım o engelleri yürüdüğüm o yolları ve daha nicesini bilseler bana sadece acıyarak bakar daha sonra bana bir alkış tuttururlardı. Öyle çok seviyorum ki kıyamazdım ben sevgilimin tek bir yaşına. Dayanamaz kendimi küle çevirirdim o yansın parlasın diye.Ben Kim Taehyung'a hiç mi hiç sırtımı dönemezdim.
"Taehyung... gideceksin. Beni bırakıp gidecek misin cidden hmm?" Kaldırdığım kafamla onun yaşlı gözyaşlarına denk gelmiş ellerim hemen göz altlarını bulmuştu. Ağlamasın benim güz çiçeğim, üzülmesin benim canımın içi. Ben dökerim onun yerine gözyaşlarımı ben hiç gocunmam ki! Beni derin çukurlara atsınlar orada bedenimi çamura gömsünler sesim çıkmaz bir kere bile isyan etmezdim. Kör zindanlarda ağırlasınlar aç susuz bıraksınlar ben hiç itiraz edemezdim. Eğer Taehyung mutlu olacak ise günün birinde o kare gülüşü o güzel yüzüne küçük bir uğur böceğin parmağınıza konması gibi konacaksa benim için hiç mi hiç dert olmazdı.